Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

21 Nisan 2015 Salı

CHP Programı “demokratik devrim” olabilir mi? Türkiye’ye “Acil Yardım İktidarı” aranıyor!

Türkiye güneşi arıyor. Özgürlük arıyor. İnsanın onuruyla kazanacağı, güvenlik içinde yaşayacağı bir gelecek arıyor. Dünyanın en büyük 18.ekonomisi masalıyla değil, yollar köprüler yaptık edebiyatıyla değil, akıl ve bilim ile, teknoloji ve yüksek değer üretimiyle, sahip olduğu insan gücünü seferber ederek, üreten bir ekonomi inşa ederek, dayanaşarak ve hakça bölüşerek, yoksulluğu yokederek yarınını nasıl kuracağını arıyor..
Acil iş, acil insanca yaşam!
Acil demokrasi! Acil onur!
Acil gelecek... Kaybedecek bir saat yok, insan isyan içinde!
Kılıçdaroğlu böyle bir geleceği vaad eden bir bildirge ile halkın önüne çıktı dün.. Bir yandan Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını dinliyorum, öte yandan önümdeki 50 sayfalık ama çok daha ayrıntılısı 150 sayfalık “Seçim Bildirgesi 2015” devasa metnini ise sabahtan beri bilgisayarda sayfalarını çeviriyorum!
Bu çalışmada büyük emeği olan Sencer Ayata ile önceki günkü uzun sohbetimizde diyordu ki, “günü kurtaracak politikalarla Türkiye hiç bir yere varamaz, daha da batarız, dünya öyle bir yere geldi. Biz Türkiye’nin bundan sonra üzerinde yükseleceği tepeden tırnağa çağdaş ekonomi ve insan, hukuk, demokrasi, hak ve özgürlüklere dayalı bir ülke inşasının ana iskeletini kuruyoruz...”
İktidarın bugüne kadarki tüm seçim bildirgeleri bir çöptür. Oraya adeta yapacaklarını değil yapmayacaklarını yazıp durdular. Asla açıklamadıkları yapacaklarını ise, ani baskınlarla Meclis”te gerçekleştirdiler. Hiç biri programlarında yoktu.. Kılıçdaroğlu’nun özgüvenini izliyorum, öngörülen büyük iskelete bakıyorum, şüphesiz diyebilirsiniz ki şu bu niye yok... Özellikle siyasetin özgürleştirilmesi, ahlakileştirilmesi ve milleti ekonomik olarak rahatlatacak ekonomik önlemlerin hemen alınması konusunda, programda yapılmayacak bir şey yok gibi. Kılıçdaroğlu bir hesap adamı; şüphesiz programın bütünü dört yılda gerçekleştirilebilmesi olanaksız, ama gerçekten ciddi, kararlı, taviz vermez bir uygulama ile, Türkiye’de yapısal bir ekonomik, demokratik ve siyasal dönüşümün gerçekleşeceği orta vadeli bir döneme damga vurabilir.
13 yıldır hiç bir yapısal sorunun çözmeyip yeniden ekonomik ve siyasal krize ülkeyi geri döndüren bir iktidar, 300 milyarlık bir ekonomik hacimden 800 milyar dolarlık ekonomik hacme yükselttiklerinden bahsediyor. Elinde başka bir şey yok. Aradaki 500 milyar dolar farkın hesabını vermiyor, bu Türkiye’nin toplam dış borcu! İktidarı devraldıklarında 150 küsur milyar borcu düşerseniz, basitçe, 350 milyar dolar ülkeye giren yabancı para ile ekonomiyi büyüttüler diyebiliriz. Ama karşılarında şimdi bir kapı duvar..
Gördüğüm kadar Kılıçdaroğlu’nun ülkeyi yeniden inşa programı, adeta bir Demokratik Devrim kokuyor. Hayır abartmadan söylüyorum. Bu programın, hepsini değil, ana hatlarını gerçekleştirecek bir Türkiye, çok önemli bir eşik çizgisini atlar.
Kılıçdaroğlu, ana metne dayanarak ve 4 aşamalı bir stratejik planın çerçevesinde, halkın da anlayabileceği bir dille programını ördü. Bu bir seçim bildirgesidir, evet bir vizyonunuz olacak ama daha ilk günden halkın hayatında nelerin değişeceğinin örneklerini de sundu.
Kılıçdaroğlu toplumun belkemiğini kucaklayacak önerilerde bulunuyor:  Aile sigortası geçen seçimin ana konusuydu. Utanmaz iktidar ve yardakçıları parayı nereden bulacaksınız diye karaladılar. Çünkü niyetleri yoksulluğu arttırmak zengin kesimi de yükseltmekti. Türkiye’nin kaynaklarını yiyip bitirdiler, zenginliklerini sattılar paraya dönüştürdüler ve onları yemeye başladılar. Sonuçta İktidarları döneminde nüfusun yüzde 1’lik azınlığının milli gelirden aldığı yüzde 30’luk payı yüzde 54’e çıkarttılar. Milyonlarca nüfusu da sadaka yardımlarla uyutma yolunu seçtiler.

TOPLUMUN ÇALIŞAN VE YOKSUL KESİMİNE 
DAMARDAN GİRİYOR
Kılıçdaroğlu, aile sigortasını yeiden gündeme sürdü. Her ailenin en az 700 liralık geliri olacak dedi. Sağlığı da sigorta kapsamında kalacak.
Bu seçimde ikinci hedefi emekliler oldu: 11 milyon emekliye  iki maaş ikramiye için diyor ki, “bize teşekkür etmeyin sadece hayır duanızı istiyoruz, çünkü sbiz Türkiye’nin kalkınmasında büyük emek verdiniz, sizlere vefa borcumuz”. Güzel. Sağlıkta emeklilerden yapılacak 3 kalem kesintiyi kaldırıyor. Emekli olup çalışanlardan “yüzde 15 sosyal yardım kesintisini” kaldırıyor.
Kılıçdaroğlu, iktidarın sadaka toplumu derekesine düşürdüğü geniş kitlelere sesleniyor: Asgari ücreti 1500 nete yükseltiyor. 600 TL’lik artış.. Taşeron işçiliği kadrolara alıyor ve güvenceye kavuşturuyor. Evsizlere hesabı kitabı yapılmış konut öneriyor: Ayda 277 TL taksitle. TOKİ’yi yeniden yapılandıracağı açık. Çiftçi için söylediği cazip: Mazotu maliyet fiyatı olan 1,5 TL den satacak. Verdiği bilgi önemli: iki Trakya büyüklüğünde toprak Türkiye’de bu iktidar döneminde ekilmez biçilmez oldu! Bir yıl önceden fiyat garantisi açıklıyor.
Şu önemli: 5 milyon yurttaşı borç batağından kurtulmasına fırsat vermek. Faizin yüzde 80’ini sileceğiz diyor. Bunu bankacılarla nasıl halleder bilemem. Ama söylediği şu nokta çok önemli: Bankalar 12 milyar liralık, tahsil edemedikleri borcu, “varlık yönetim şirketlerine” 2 milyar TL’ye sattılar. Demektir ki zaten 10 milyar borcu sineye çekebilecek durumdalar! Vatandaştan aldıkları yüksek faizle, bu borcu faaliyetlerinde kompanse edebiliyorlar! O halde buraya devletin yapısal müdahalesi mümkün. Bu bağlamda, esnafa ödedikleri vergi kadar faizsiz kredi sunmaları da çok tartışılacak. İşletmelere işçi çalıştırmayı seven teşvikler getirilmesi, şüphesiz ki işsizler için umut.
Bunlar ilk 100 gün içindeki yapılacaklar listesinde. Programın, AKP’nin oy tabanını damarden deştiği açık. Fakat bunların halka anlatılması ve Türkiye’nin ekonomik ve siyasal dönüşümünü gerçekleştirecek bir önemli oy kaymasının sağlanması ise, ayrı bir program meselesi.. Bunu nasıl yapacaklar anlatacaklar güvenlerini sağlayacaklar, bilmiyorum.

100 GÜNLÜK PROGRAM
100 günlük iktidarlarında acil gerçekleştirecekleri iki çok önemli siyasal devrim var: Siyasal ahlak yasası, siyaseti kirlilikten, kendini, çevresini, adamlarını zengin edecek bir “işadamlığı’ndan kurtaracak ahlak yasası, yıllardır Kılıçdaroğlu’nun gündemindedir.  İkincisi Meclis’te kesin hesap komisyonu kurulması ve başkanlığına da muhalefet partisinin getirilmesi. Kılıçdaroğlu, böylece iktidarın hesap verebilirliğini, şeffaflığını gündeme getiriyor. Bu iktidarın neredeşse bütün hesapları Meclis’ten kaçırdığını ve arka planda kirli siyaseti işlettiğini düşünecek olursak.
Bu bağlamda, siyasi partiler yasasını değiştirmek programda. Lider sultasını yıkmak şart. Milletvekillerine lider için oy kaldıran değil, ülke için el kaldıran ve vicdanına göre hareket eden bir onur öneriyor! Önseçim, şüphesiz bunu önemli ölçüde sağlar. Tabii, çok önemli bir konu yüzde 10 seçim barajını kaldırmak. Gerçekten milli iradeyi, gerçek zenginliği Meclis’e yansıtmak. Parlamenter Sistemi güçlendirme projesi, şüphesiz ki RTE’yi yasal sınırlarına itecektir. Sonra da 4 yıl sonra emekli olur! Hukuk, yargıyı, sıcak siyasetin tasallutundan kurtaracak öneriler de siyaseti özgürleştirir ve ülkenin yolunu açar. RTE’nin Türkiye’nin tüm kurumları üzerindeki büyük “tasallutu” yerine, kurumsal biri demokrasinin tüm mekanizmalarını işletmek, ülkenin önünü açar.

 4 AYAKLI STRATEJİ
Evet sona gelelim. 4 ayaklı stratejinin ilk ayağı katılımcı üretici bir ülke. Üretim ayağa kaldırılmazsa, bu ülkede hiç birşeyi gerçekleştiremezsiniz. Para bulamayınca dışarıdan, krize girersiniz. Bakınız bugüne. 17’inci büyük ekonomi, ama insani gelişmişlik endeksinde 69’unculuk, büyük yoksul, büyük demokrasi ve insan hakları açığı, vizyonu olmayan bir ülke demek.
Barış, özgürlük, demokrasi, birbirinin kuyusunu kazan değil hedeflerde birleşen bir milleti yeniden kurabilir mi yeni bir iktidar. Eğer böyle bir amaç varsa, tabii ki.
En önemli ve uzun vadeli stratejik vizyon ülkeyi Bilgi Toplumu ülkesine dönüytürmek. Şüphesiz bunun için bir kaç iktidar dönemi gerekli. Katmadeğeri yüksek bir ekonomiye dönmek zor bir süreç. Ama bu zorluğu göze almadıkça bu ülke, sürünür. Üniversitelerin bilgi üretici kılınması ve bölgesel değil sektörel teşvikler, yüksek katma değerli ekonomiye geçiş olmazsa olmazı ekonominin. Bu amaçla eğitimin de bugünkü kepaze durumundan ve liderini oğlunun sultasından kurtarılması şart. İnsanı ve eğitimi özgürleştirmezseniz, Bilgi Toplumu’nun yanına yaklaştıramazsınız
Stratejik diğer bir nokta sosyal devlet, bu açıdan devlet güçlendirilecek ve toplum arasında hakka bölüşümü ve dayanışmayı gözetecek. Milletin bağlarını güçlendirmenin başka yolu yok. Kılıçdaroğlu bütün bu kazanımları güçlendirecek halka hizmet edecek bir devleti yeniden inşa olarak ülkenin önüne koyuyor.

ACİL YARDIM İKTİDARI GEREKİYOR 
Bütününe bakıyorum, hepsi olabilirlikler içinde. Vizyonu olan tüm iktidarlar, “Türkiye’ye hemen derhal acil yardım” kategorisinde daha fazlasını bile gerçekleştirebilirler. Yeter ki iste!

Evet “Türkiye’ye acil yardım iktidarı” gerek! Türkiye’ye demokratik devrimini gerçekleştirecek bir iktidar ve programa gerek. Temel soru: iktidara gelebilmek ve bunun da ötesinde, iktidara geldiği saatten itibaren, ne yaptığını ve eylemlerinin ana sonuçlarını bilecek kadar bilgi üretmiş bir siyasal bilinç, yüksek bir hızla çalışma.. Böyle bir örgütlenme var mı? Tabii, iktidara gelince tüm Türkiye’ye saracak ulusal büyük bir heyecan yaratmazsanız, bir şey yapamayabilirsiniz. Ülkenin önünü açacak demokratik programa destek veriyorum.
20 Nisan 2015 / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder