Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

24 Aralık 2014 Çarşamba

Koro: “Biz iktidarı asla terketmeyeceğiz!”

 İlk büyük uyarı, üstelik resmen ve açıklamalı olarak, AKP’lilerden geldi.. Ne zaman? Anayasa Mahkemesi’nin, gündemine aldığı seçim barajı tartışmaları sırasında... AYM Başkanı Kılıç, bir soru üzerine, yüzde 10’luk seçim barajının bir “hak kaybı”na yol açıp açmadığını karara bağlayacaklarını açıklayınca..
Tabii, kendilerine yapılan bireysel başvuruyu önce usul bakımdan inceleyecekler, AYM bu başuruyu ele almaya mezun mudur sorusuna yanıtz arayacaklar, yanıtları evet alabiliriz, olursa, bu kez esasa girecekler..
AKP, tabii RTE başta olmak üzere hemen açıkladı: “Barajı kaldıracak bir karar alırlarsa bunu tanımayız”.. Koro halinde..
RTE: Darbe ürünü kurumlar, siyasete hiza veremez
Kuzu: Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımayız. yüzde 10’luk seçim barajının kaldırılması yönünde karar çıkarsa Anayasa Mahkemesi’nin varlığı tartışılır hale gelir.?”
Şentop (AKP GnbBŞK Yardm), “Anayasa Mahkemesi’nin böyle bir yetkisi yoktur. Kılıç ihsas-ı rey’de bulundu. Kararı yok sayarız. “
Davutoğlu: “Bu siyaseti dizayn etme çabasıdır. Biz baraj falan tanımayız, biz sadece milleti tanırız.”
Bu sözler, AKP liderlerinin, yöneticilerinin “iktidar fıtratları” konusunda epey bir fikir veriyor. Anayasa Mahkemesi gibi, henüz üzerinde tam denetim kuramadıkları sistemin temel kurumlarını zerre kadar sevmediklerini biliyoruz. Daha önce de Meclis isterse Anayasa Mahkemesini kaldırabilir” biçiminde sözlerini, Twitter konusunda verdiği özgürlükçü kararlara RTE’nin nasıl ateş püskürdüğünü unutmayın..
AYM, parlamenter sistemin temel direğidir. Bunun kaldırın sistem çöker. Çok açık yazayım: RTE ilk atamasını yaptı, diğer atamalarla AYM tam iktidarın hınk deyiciliğine dönüşürse, sistem tamamen çökmüş demektir.
Haklı bir soru yöneltebilirsiniz: Sistem zaten çökmüş değil mi.. Değilmiş gibi duruyor… Ama bu soruyu bana yöneltmeyin, ne diyeceğim belli..

“Biz iktidarı asla terketmeyeceğiz!”
Şimdi düşünün, AYM diyelim ki seçim barajını kaldırma kararı verdi. İktidar tanımıyoruz dedi.. Yani bu şu demektir: Kararı uygulatmayacaklar. Seçim barajı yüzde 10’muş gibi “seçim” yapacaklar. Yasadışı bir seçim.. Herhalde kendileri katılır.. Ülkeyi de anayasamıza göre bir “suç örgütü” gaspetmiş sayılır.. Yetkisini Anayasa’dan almayan (çünkü yüzde 10 iptal!) bir iktidar, zorbalıkla orada oturuyor, ülkeyi yönetiyor demektir..
***
RTE ve adamlarının bu açıklamaları iktidara nasıl yapışmış olduklarının çok erken ilanı oldu. Bir de şunun: Biz iktidarı asla terketmeyeceğiz!...
Evet, Anayasa Mahkemesi davayı usulen reddetti veya yüzde 10 barajının olduğu gibi kalmasına karar verdi diyelim... RTE ve adamları, başka yasal durumlarda bile iktidarı terkedebilirler mi? Böyle bir siyasal, hukuki ve yasal ahlaka sahipler mi?
Şimdi doğmamış çocuğa don biçme demeyin. Bu yazıyı iki yıldır düşünüyorum, çünkü RTE ve adamlarının bütün yapılanmasını, asla iktidarı kendiliklerinden bırakmayacaklarına yönelik işaretler olarak görüyorum.. Ama bekledim. Nihayet, Anayasa Mahkemesi’nin muhtemel kararı üzerine “iktidarı bırakmayız, kararı tanımayız...” korosu sökün edince, hah işte, çocuk doğdu, dedim!
Bunlar iktidarı bırakmaz” düşüncesinin yaygınlığını da merak ediyordum. Önceki yazımda bahsettiğim Hukuk ve İktisat İlişkisi: Özgürlüğün Toplumsal Refah Boyutu” başlıklı konferanstan sonraki sohbetlerde gördüm ki, oooo bu düşünce çok yaygın...
Demokrasiyi gidilecek istasyona kadar binilecek bir trene benzeten bu dinci, islamcı ekibin, iktidardan düşmemek için her türlü önlemi alacağı, her türlü hileyi devreye sokabileceği, her araca başvurabileceği ve sonuçta, iktidarda tamamen gayri meşru olarak oturmayı sürdüreceği kanaati, giderek yaygınlaşıyor.
İnsanlar, RTE ve adamlarının pratiklerini, söylemlerini, nasıl herşeye egemen olduklarını, nasıl silahlandıklarını (polis..), sisteme, demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine olan inançsızlıklarını gördükçe, artan diktatoryal kararlarını gözlemledikçe, bu kanaatlerini kesinleştiriyorlar.

Parlamento, Meclis Seçimler.. Hepsi bir oyun
Evet, Parlamento, Meclis, seçimler.. bunlar iktidarın adamlarının işlerine yaradığı sürece ayakta kalabilirler, bu “aletlerle” bu oyunu oynayabilirler..
Ama, bu “iktidar araçları”nın kendilerini iktidarda tutmaya yetmediğini gördükleri anda, kendi güç-iktidar oyunlarını sahneye koyma eğilimindeler. Bir bahane mutlaka yaratacaklardır. Bakınız Anayasa Mahkemesi’nin henüz verilmemiş kararı üzerine düşünceleri!
Mutlaka bir mağduriyet bulacaklardır, gitmemekte haklı olduklarını göstermek için.. Milleti karşı karşı getirmeleri, birlik değil ayırma-bölme politikaları izlemeleri de, yarın milleti çatıştırmanın zeminini oluşturacaktır..
Siyasal islamcı partilerin fıtratında, yüzde 99 bu var. Karşımızda “müslüman kardeşler” örgütü fıtratını gönülden benimseyenler topluluğu bulunuyor.
Seçmenlerin oy yoklamalarında, yüzde 40’ların altını göstermesi, hem onlar hem de Türkiye için çalacak kırmızı alarm olacaktır.. İşte o zaman...
Ben, RTE-Ordu arasındaki giderek ete kemiğe bürünen ittifakın (Ordu mensuplarına da, iktidarın izni olmadan soruşturma açılamayacağını öngören yasa tasarısı gibi..), böyle bir muhtemel geleceğe yatırım olarak görüyorum. Bu adımın, en azından şimdilik, “iktidara dost ordu” seçeneği yaratmaya yönelik ittifak karakterini görmezsek, siyasal analizi bırakalım!
Neyse, insanların muhtemel çıkış yolları üzerindeki düşüncelerini erken erken tartışmaya gerek yok..
Önümüzde daha zaman var, ben erkenden zihnimi boşaltayım dedim..
Ne işe yarayacaksa!


--23 Aralık 2014 Salı / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder