Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

12 Şubat 2014 Çarşamba

İki Büyük Kazanç / Hakikat Hep Kazanır

İkisi de kaybetti.. Türkiye kaybetti.. Bir an önce aralarındaki bu savaşa son versinler.. Savaştıkça kaybediyorlar.. İslam kaybetti.. İslami partiler kaybetti.. Kazan kazan, kaybet kaybet oyununa dönüştü..
Bu laflar gırla.. Patronlar katından tutun, pek çok gazeteciye kadar.. Neredeyse hüngür hüngür oturup ağlayacaklar... “Bize bunu nasıl yaparlar..?
İktidardan yana yazar, bugüne kadar asla görmeyeceğim bir kâbus bu çatışma, diyor. Kimisi Siyasal İslamın karizması çizildi, diyor...
Yani şu mu: Kardeşim ne güzel, devletin, muhalefetin, ülkenin defterini düre düre gidiyorsunuz.. Biz de besleniyordu bu durumda, çanak çömlek patlatmanın alemi var mıydı?
***
Düzgün gitmeyen, yanlış olan herşeyin çanağı çömleği patlar. Önce siyasette bunun en doğal ve normal bir durum olduğunu herkes bilecek!
Daha önce kısmen yazmıştım: Bu savaştan Türkiye kazandı, kötüler kaybetti, görmüyor musunuz? Hakikat kazanıyor.. Pis siyaset, yolsuz siyaset, şüşvet ve yolsuzluk ağı kaybediyor.. Devlet içinde emniyet, yargı vb yi bizzat kendi adamlarıyla denetleyerek, kendine yeni iktidar alanları açmak ve “düşmanları”nı mahvetmek için kullanan çeteler kaybediyor.. Görmüyor musunuz?!
Bu duruma bakarak üzülenler şunu mu istiyorlar: Yolsuzluk ve rüşvet sürsün.. Devletin polisi ve yargısı büyük sahtekarlıklara alet edilsin.. Yarım demokrasi de tamamen yokedilsin.. Cemaat ve Tayyip Erdoğan büyük hanedanlığı el birliği ile bu ülkeyi yiyip yiyip bitirsinler.
***
Rüşvet ve yolsuzluklarla, kayırmalarla, arsa rantlarıyla, aile vakıflarına bu milletin arsalarını aktarmakla ve peşkeş çekmekle, içinde bulunduğumuz dünyanın gidişatına aykırı bir siyasal iktidar yaratmakla, yalana ve demagojiye dayalı bir iktidar söylemiyle... özgürlükleri sürekli kısmakla... suçsuz insanları hapiste tutmakla...
...Bir iktidar varlığını sürdürebilir mi? Sürdürülebilir bir ekonomi yaratabilir mi? Toplumu bir arada tutabilir mi? Temel soru budur...
Cemaat dediklerine gelince.. Hizmet hizmet diye diye, aslında tamamen bir siyasi iktidar savaşı veren Cemaat Siyasal Hareketi, bir dini toplumsal hizmet örgütlenmesi olarak kalabilir mi? Hâlâ kendini bir sivil toplum olarak nitelendirebilir mi? Silivri yargılamalarında tamamen sahte delillere ve düzenbazlıklara dayalı bir yargılama yapmaya nasıl cesaret edebilir?
Siyaset ve iktidar savaşı böyle bir şeydir.
Sanır ki yediğim haltları kimse görmeyecek.. Yaptığım sahtekarlıklar ve hırsızlıklar ebedi olarak hasır altı edilecek ve bunları sadece ben bileceğim!
Dünyanın neresinde böyle bir şey vardı ve var olabilir?
Sadece ve sadece, eninde sonunda hakikatlerin kazanacağını, şu kadarcık hayatınızda hiç mi öğrenemediniz? O zaman kafalarınıza dağların yıkılmasını da normal karşılayacaksınız..
***
Siyasal İslam uzun zamandır iktidar olmak için yanıp tutuşuyordu.. 2001 öncesinde Türkiye’yi yöneten merkez sağın, Türkiye’yi tamamen talan edip 20 kez çökertmesi ve ortadan yokolması sonucu, Siyasal İslamın partisi iktidara geldi..
Hem de bonusuyla: Cemaat!
Sonrası: Bir yiyicilik, bir yolsuzluk, bir rüşvet.. yandaş ihaleleri...
Bu politikalarıyla, 12 yıl içinde koskoca bir orta sınıf yarattılar.. Sormuştum: Acaba, mesela 10 milyonluk bir islami orta sınıf yaratmak için, kaç yüz milyar lira aktarılmak zorunda kalındı?
12 yıl içinde ortaya çıktı: Siyasal İslamın kuruluşları, eskilerden de kötü çıktı. Anası rütşvetçi, bonusu da, sahteci, baskıcı...
Bu gerçeklerin ortaya çıkması kötü mü oldu!? Türkiye için çok iyi oldu.. Hatta onlar için iyi bile oldu:
İşte diyorum, ne AKP sırtındaki bu rüşvet ve yolsuzluk yükü ve bunlar ortaya çıkmasın diye baskıcı bir rejimle bundan sonra birlikte yaşayabilir..
Ne de Cemaat, küfesindeki binlerce insanın haksızlığa feryadı ile..
Siz kendinizi temizlemezseniz, sırtlarınızdaki yükler sizleri fena halde temizleyecek, haberiniz olsun..
***
Hocam Doğan Kuban ile dün sabah telefonla sohbet ediyorduk... Bu ülkede herşey sil baştan olmak zorunda artık, dedi..
Evet. Sil baştan! Geldiğimiz nokta budur.

--11 Şubat 2014 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder