Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

29 Aralık 2013 Pazar

İntihal: Eseri Çalınana 2 bin TL Ceza / DİVRİĞİ ULU CAMİ İÇİN SORU ÖNERGESİ

 CBT Gündem, sayı 1397, 27 Aralık 2013 

Geçen hafta değindiğimiz intihal, yani başkalarının eserlerini çalıp çırparak kendine mal etme, yani fikir ve bilim hırsızlığı konusu ülkemizde nasıl da dal budak salmış.. Yeni öğrendiğim bir vakayı anlatayım, şimdilik isim vermeyeceğim: Bir yardımcı doçent, bir profesörden 40-50 sayfa çalıntı yapmış. Tabii etik kurula taşınıyor olay ve adama bir yıl doçentliğe başvurmama cezası veriliyor. 
Buraya kadar iyi ve normal de, sonrası acaip: Hırsızlığı yapan, eserini çaldığı akademisyeni itibarımı zedeledi, 20 bin lira tazminat istiyorum, diyerek mahkemeye veriyor! Yerel mahkeme bu başvuruyu haklı buluyor ve 20 bin TL değil ama 2.000 TL tazminata hükmediyor. Tabii Yargıtay’a taşınan dava bozuluyor ve hırsızlığı yapan hırsızlığı ile kalıyor.
Bilim hırsızlarının, yüzsüzlüğü nerelere tırmandırdığını gösteren bu olayı okuyunca şaşırmam mı gerekir bilemedim! Geçen haftaki Gündem’de yazdığımız, Danıştay’ın YÖK Disiplin Yönetmeliğindeki bilim hırsızlığına ceza verilmesini öngören maddeleri, yasalarımızda karşılığı yok gerekçesiyle iptal etmesi ve dolayısıyla intihalin serbest kalması üzerine, Bilim Akademisi Derneği Yönetim Kurulu bir açıklama yaptı. Aşağıya alıyorum:
***
Danıştay’ın intihal ile ilgili son yorumu yaygın ve derin bir ahlaki ve bilimsel sorun olan intihal konusuna çarpıcı bir biçimde dikkat çekmiştir. Mevcut yasa ve yönetmeliklerin Danıştay’ca yapılan bu yorumuna  göre intihal yapanlar üniversite öğretim üyeliğinden  çıkarılamayacaktır.
İntihal, başkalarının eserlerinden alınan unsurları, çalıntı bilgileri kendi eseri olarak saiplenmektir. Intihalin ahlaki açıdan hırsızlık veya sahtekarlık yoluyla çıkar edinmekten farkı yoktur. Üniversitelerde, eğitim ve bilim dünyasında, bilgi vermek iddiasındaki her türlü yayında bilginin doğruluğu, kökeni ve sahipliği konusunda sahteciliğin yaptırımsız kalması genç nesillerde ve toplumda ahlak standartlarını düşürür. Sahteciliğin bilgi alanında olması da bu ortamda yetişen gençlerin mesleki yetkinliklerine, dolayısıyla da toplumun üretkenliğine ve refahına olumsuz etki yapar.
Tıpkı maddi alandaki yolsuzluklar gibi intihal de ciddiyetle, açıklıkla ve hakkaniyetle  izlenmeli, intihal yapanların sorumlulukları ünvan, konum ve bağlantılarına bakılmaksızın  ele alınmalı, ceza ve yaptırımlarla karşılanmalıdır. Yargı mevcut yasa ve yönetmelikleri yorumlarken intihalin yaptırımsız kalacağı sonucuna ulaşıyorsa üniversiteler ve YÖK bunu aynen kabul etmek yerine intihal konusunda etkili ve adil bir yasal düzenleme için çalışma yapmalı, önerilerini en kısa zamanda Yasama ve Yürütme organlarına iletmeli ve kamuoyu ile paylaşmalıdır. Üniversiteler akademik dürüstlük ve intihal konusunda ilkelerini açık şekilde duyurmalıdırlar. Siyasi partileri ve milletvekillerimizi bu konuda açık ve adil düzenlemeleri gerçekleştirmeye çağırıyoruz.
Evet, üniversiteler ve siyasi partiler iş başına.. Bakalım bu önemli konuyu gündemine alacak babayiğit olacak mı..

DİVRİĞİ ULU CAMİ İÇİN SORU ÖNERGESİ
Bir kaç sayı önce kapağa taşıdığımız ve Gündem’de de “son çağrı” başlıklı yazı yazdığım, Doğan Kuban hocanın Divriği Ulu Cami yazısına ve feryadına, CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan kayıtsız kalmadı ve 29.11.2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’da, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in yanıtlaması isteğiyle bir soru önergesi verdi. Şöyle:
“UNESCO’nun dünya miras listesinde de yer alan, İslam sanatının en büyük taş oyma yapıtlarından Divriği Külliyesi’nin, gösterilen çabalara karşın durumunun kötüleştiği belirtilmektedir.
1-Bilim insanları, Divriği Külliyesi için tek kurtuluş yolunun, binanın cam kafes içine yerleştirilmesi, gerekli klima kontrolleriyle müze koşullarının yaratılması olduğunu vurgulamaktadır. Divriği Külliyesi için böyle bir proje hazırlanmış mıdır? Hazırlanmışsa uygulamaya ne zaman geçirilecektir?
2-  Divriği Külliyesi’nin bütün taç kapılarının askıya alınarak olası bir depremde zarar görmelerine engel olunması bilim insanlarının önerdiği bir başka koruma yöntemidir. Bu yönde bir hazırlık var mıdır?  
3- Bürokratik engeller ve hızlı hareket edilememesi nedeniyle Divriği Külliyesi’nin daha fazla zarar görmesi durumunda sorumluluk kime ait olacaktır?”
***
Ulu Cami konusunda şüphesiz yapılan bir şeyler var, röleveleri de hazırlanıyor vb.. Ama burada üzerinde durduğumuz, Ulu Cami için müze koşulları yaratılması ve zamanın ve dış etkenlerin yıpratmasına karşı örneğin bir cam yapı içinde bu büyük eserin korumaya alınması.. Başka hiç bir şey Ulu Cami’nin olağanüstü taş oyma taç kapılarını yokolmaktan kurtaramaz.
***
Bu sayımızla 2013’e elveda diyoruz. Geçen yılın önemli bilim ve teknoloji olaylarını her zamanki gibi yayınlamayı sürdürüyoruz..
Yeni yılınız kutlu olsun.. 2014 bilim dünyamıza ve ülkemize hayırlı olsun, diyelim..

Mutlu yıllar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder