Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

1 Ekim 2013 Salı

Kökleriyle Yeniden Buluşma


Cumhuriyet’i Türkiye’ye o anlattı”. Ben bu başlığı nedense bir gazetenin yazdığı gibi değil de, yanlış okuyorum durmadan, nasıl bir yanılgıdır anlayamadım, tekrar tekrar şöyle okuyorum: “Cumhuriyeti bize o öğretti”.. Ne kadar doğru! Yazdıklarını ilk okuduğumda şunu farkettim: Cumhuriyet üzerine yazılacak tonlarca makalenin anlatıp öğreteceklerini, bir tek Çılgın Türk kitabı fazlasıyla başarabilir..
Dikkat edin, okulda öğrenip not alacağınız bir konudan bahsetmiyoruz, kitapları okuyan 5-10 milyon insanın tarihini, Kurtuluş’unu, Kuruluş’unu gerçek verilerle öğrenmesinden bahsediyoruz. Ki bu Kurtuluş ve Kuruluş süreci, 75 milyon insanın doğuşunu, evlenip çoluk çocuk sahibi oluşunu, işini, eğitimini, kısaca her türlü varoluşunu borçlu olduğu süreçtir..
Bugünkü Türkiye’dir bahsettiğimiz..
Ama, Kazanılamamış bir savaş, kurulamamış bir ülke, olunamamış bir millet, bugün hayatta olmayan 75 milyon demektir!
***
Hepimiz, bu topraklar üzerinde raslantıların bir araya getirdiği insanların ilişkilerinin çocuğuyuz... Dikkat: Bu topraklar üzerinde! Sınırları, ülkesi, bayrağı, devleti ve varolan koşullarıyla... RTE, Gül ve bütün diğerleri herkes dahil!
Hayat bir sürekliliktir, bir yere yerleşir ve orada bütün ilişkileriyle kendini yeniden ve yeniden üretir..
Türkiye olamasaydı, büyük bir olasılıkla, bir arada yaşayan 5 nesil içinde bu süreklilik olamazdı.. Parçalanmış insanlar çeşitli yerlerde varlıklarını sürdürecekti, ama bambaşka ilişkilerden bambaşka insanlar doğacaktı..
***
Bu kadar basit bir gerçeği niye dile getiriyorum burada! Kafayı yedim de ondan!
Tozu dumana katanların, Kurtuluş Savaşına ve Kuruluş’a veryansın edenlerin, “O da Kurtuluş savaşımıydı” diyen tarihçi kılığındaki ahmakların kol gezdiği ve el üzerinde tutulduğu bir coğrafyada yaşamanın dayanılmaz ağırlığı.. Ve kendini inkârın..
İşte Turgut Özakman, adım adım, yavaş yavaş, olgunlaşa olgunlaşa, milletin büyük tarih öğretmenliği rolüne soyundu!
İnsanların, oldun 67 hadi işin bitti yürü git diye emekli edildiği ve toplumun onlara deneyimlerini aktaracağı veya yeniden varedeceği yeni ortamlar yaratamadığı koşullarda, Özakman, 83 yaşında hâlâ belge topluyor ve Çanakkale destanını yazıyordu!
Özakman, Millete, kaybettirilen ve kurutulan köklerini gösterdi.. Büyük olayların, olgulara dayanarak, içinde hiç bir gerçekdışı olmadan, ama masalsı bir dille nasıl yazılması gerektiğini ondan öğrendik..
Özakman, Milletin, varoluşuyla yeniden büyük kucaklaşmasının adıdır!
Bence hiç bir işi yarım kalmadı, Büyük Görev’ini tamamlayarak aramızdan ayrıldı..
Destanlarının, nesilden nesile okunacağını, şüphesiz ki adı gibi bilerek... Güle güle...

Gezi Soruşturması Avı

 Ergenekon ve Balyoz davasının polisi ve savcıları, mahküm ettirdikleri masum insanlara da benzer soruları sormuşladı.. Neden o meydandaydın? Neden elinde su taşıyordun, neden bu tviti başkalarına gönderdin, neden o yazarın cümlesini tvit ettin, neden gösterilerin yapıldığı meydana gittiğini duyurdun... Neden beyanat verdin... neden neden.. engizisyon sorgucuları gibiler.. tabii baş sorgucuları en tepede oturuyor, bir açıklama yapıyor memur sorgucuları derhal işe koyuluyorlar..
Feysbuk’unu kapatanlar var.. Herşeyi tarıyorlar, büyük bir terör estiriyorlar tabanda, anayasal özgürlüklerini ve haklarını kullandıkları için insanları korkutuyorlar: sus, otur evinde, karışma, siyaset yapma, konuşma, gitme, gülme, bağırma. Buradan onlara ekmek çıkmayacaklarını bile bile.. Ama amaç yıldırmak!
Tam bir kitlesel terör.. Biber gazı ve plastik merminin ardından, savcı terörünü devreye soktular..
Yargıçlar Sendikası Başkanı yargıç Eminağaoğlu, Ankara’da büyük bir çatışmanın önlenmesi için  polise bir adım geri atın, gerilimi düşürün dediği için, polisin görev yapmasını engellemek suçlamasıyla soruşturma açılıyor iyi mi!..
Polisin görevi neymiş böylece öğreniyoruz: Saldırmak, biber gazıyla terör estirmek, plastik mermi ve olmadı tabancasıyla insan öldürmek! Evet, polisin yasal görev tanımında olmayan ama pratik uygulaması, böylece resmen soruşturma dosyasına giriyor!
Tepedeki de demokrasi paketini açıklayacakmış.
Külahımı masanın önüne koyuyorum...
***
Bu iktidar, polisi ve savcıları Ergenekon’u, Odatv davasını ve Balyoz’u iyi bilirler.. İlk deneyimlerini oralarda kazandılar ve şimdi de Gezi’de o tezgahı zorluyorlar..
Hiç denemesinler, ne Türkiye bütün yargı ve hukuk düzenbazlıklarının yapıldığı 2007- 2012’lerin Türkiyesi ne de bu millet o millet..
Nehirlerin altından çok su aktı..
----30 Eylül 2013 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder