Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

2 Ekim 2013 Çarşamba

1. Demokrasi Bayramı, Ama Ne Zaman?!


Başlangıç faulu 1: Demokrasi paketi açıklayacağım, içinde ne sürprizler var diye günlerce reklamını yapıyorsun.. Ama hoşlanmadığın gazete ve TV’leri içeriye almıyorsun..
Başlangıç faulu 2: Demokrasi üzerine cilali şeyler söyleyeceksin, ama bir saatlik konuşmanın 40 dakikasını, muhalefeti kötülemek, itirazları kötü ilan etmek, geçmişte demokrasi arizaları yaratmış olan diktatör bozuntularını övmekle geçireceksin..
Biçim/usul hataları, içerik hataları kadar önemlidir.. Ama Başbakanın böyle bir derdi olmadığını biliyoruz..
Başbakan günlerdir reklamını yapıyordu paketin: içinde ne sürprizler var! Yalakaları çok önceden paketi allayıp pullamaya girişmişlerdi.. Bu köşede ise sık sık RTE kafasından demokrasi çıkmasının mümkün olmadığını, sadece kendilerine yarayacak maddeleri içereceğini yazıyordum. Dünkü yazımda da “külahımı masaya koyuyorum” dedim.
AKP’liler, acaba ne değişiklikler yapalım ki, önümüzdeki seçimlerden kârlı çıkalım diye düşünüp taşınmış.. İktidar sormamış hiç (neyi ne zaman sordu ki!) ama toplum kendisine sürü sepet demokrasi önerilerinde bulunmuş.. Doğal olarak hiç biri yok içinde.. Muhalefete saldırıyor, CHP ise 18 maddelik gerçekten büyük bir demokrasi paketini aylar önce açıklamıştı, ama otoriter bir kafa gerçek demokratik düşüncelerle ilgilenebilir mi?
***
Paketin ilk özelliği, İmralı-BDP-Kandil ile süren “Kürt Sorunu Üzerine Pazarlık” görüşmelerine yönelik atılan minik bir adım.. Üç noktayı sayabiliriz, a) İller- ilçeler dışında, Kürtçe coğrafi isimlerin değişiminin resmileşmesi.. Kürtler zaten bunu uygulamaya koymuştu ve İçişleri Bakanlığı da onay vermeye başlamıştı.. b) Kürtçe 3 harfın kullanılması.. Bunu isteyen zaten kullanıyor.. 3) Özel okullarda Kürtçe eğitim.. Bazı derslerin Türkçe olması kaydıyla..  4) Andımızın ilköğretimden de kaldırılması..
Bunlar, RTE’nin, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve belki de Anayasa’da düşünülen Başkanlık değişikliğine yönelik, Kürt desteğini almak için aralanan yeni pazarlık kapısıdır: “Bak şimdilik bu kadarını verdim, daha fazlasını vermek için ise...” Öcalan ile İmralı’da yapılan anlaşmanın özünü aslında Orta Doğu’daki diğer Kürt parçalarını da kapsayacak “Türk-Kürt Federasyonu” düşü oluşturuyordu.. RTE bu anladığım kadar şimdi bunu ülke içinde gerçekleştirmek için adım atıyor.. Yeter ki, Kürtler kendisini Başkan olarak görsün, onaylasın..
Türkiye’de demokrasi meselesini Kürt meselesi olarak gören bir Kürtçü çevre var. Oysa demokrasi öncelikle bir RTE ve adamları meselesine dönüşmüştür ülkede.. Kürtlerin RTE ile yapacakları bütün anlaşmaların, ülkede diktatörlüğü güçlendireceği açık seçik ortaya çıktı..
Kürt ulusçuları, BDP liderleri, Gezi Protestolarına, Demokrasi taleplerine ve diktatörlüğe karşı direnişe, “aman bunlar RTE’yi devirecek hareketlerdir, biz ise ne güzel RTE ile işleri pişiriyoruz, Gezi protestoları Ergenekon tertipidir” diyecek kadar düzeylerini düşürmüşler demokrasi taleplerine sırt çevirmişler, ülkede demokrasi konusundan ne anladıklarını net bir şekilde ortaya koymuşlardı: Demokrasi=Kürtlere her türlü özgürlük..
Son zamanlarda bu tutumlarında bir düzeltme yaptılar, ama ne zaman? RTE’nin zik-zaklar çizerek Kürtlerle anlaşmayı yokuşa sürdüğünü gördüklerinde.. Şimdi RTE ile yine “demokrasi dansı”na soyunabiirler! Bu nedenle, Kürtlere endeksli bir demokrasi arayışı, büyük bir siyasal yalandır..
***
Paketin diğer yönüne gelelim: Türban’a kamuda serbestlik. Bu konuyu tartışmam. Türbanın şimdi neredeyse bütün kamualanına yayılması, dinci iktidarın en önemli projelerindendi.. Anayasa değişikliği gerektiren bu konuyu yasayla halletmek, iktidarın önemli başağrılarından biri.. İslami iktidar, bizim özgürlük ve demokrasi konusu gördüğümüz hiç bir şeyi kabul etmezken, kendi takvimlerinde işte bu demokrasi meselesidir dediği, İslami karakterinin bir parçası olan herşeyi bize demokrasi diye dayatıyor.. Tabii liberal şakşakçılarının da desteğiyle..
Bu bağlamda, pakette, sözde özgürlükler kapsamında İslami olan herşeye büyük bir koruyucu şemsiye getirilirken, örneğin, ateistlerin veya müslümanlığı başka türlü yaşamak isteyenlerin hayatlarını zorlaştıracak uygulamalara daha çok tanık olacağız.. Birileri islama hakaret etti diyecek ve savcılık soruşturma açacak.. Ramazanda yemek yiyen sigara içenler bile, işte yazıyorum şuraya, İslama hakaret olarak şikayet konusu olacak.. Bu iktidardan baka türlü uygulama bekleyen?
***
Seçim barajı falan, hiç girmiyorum.. Biz getirmedik barajı diyen, askerlere suçu atan, ama askerlerin yasasına sarılan bir lider, ne kadar inandırıcı ve demokratik olabilir? Barajı tutuyorlar, sundukları alternatifler ise, bugünlerde sadece AKP’ye yarayacak seçenekler..
Gezi Protestolarına katılanlara, demokratik itiraz ve anayasal haklarını kullananlara karşı, savcı ve mahkemelerine talimat vererek korku ve yıldırma operasyonu sürdüren bir iktidar sahibinin, demokrasi paketi sunacağını kim düşünür? Gösteri hakkının daha da kısıtlanacağını söyleyebilirim
Mor Gabriel Manastırı’na topraklarını iade kararı tek anlamlı konu! Topraklar zaten onlara aitti! Paket, bütününde, milletten, parçalanmış bir ümmete evrilmeyi öneriyor.. Devamını getireceklerdir..
***
Ha, yazının başlığı mı? Unutmadan yazayım da yanlış anlaşılmasın: RTE’nin iktidardan gidişi ile demokrasiye geçiş için ilk adımı atacağız..
O günü “Demokrasiye İlk Adım Bayramı” olarak kutlamayı öneriyorum..
İnşallah..
--1 Ekim 2013 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder