Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

4 Mayıs 2012 Cuma

İnsanlığın Temel Sorunu: Mülk ve Sahipliği




Taksim’de 1 Mayıs gününe katılan “Anti Kapitalist Müslüman Gençlik”in taşıdığı büyük sloganlardan biri de şuydu: “Mülk Allahındır”! Diyeceksiniz ki bir bilim kültürü dergisiyle şimdi bu konunun ne ilgisi var.. Yok var, en azından kapak konumuzla ilgili!
Bu slogan düşündürdü beni; çünkü insanlığın, zenginlik yaratan, doğuran, çoğalan ve çoğaltan “ana mülkler”le sorunu var..
Hele hele bu mülkler önemli bir kısmıyla da başkalarının emeği üzerinden çoğalıp çok az sayıda ellerde “temerküz” ediyorsa..
Bu kadar da kalsa: Bu eller de iktidarları, dünyayı kendi çıkarları ve istekleri doğrultusunda yönlendiriyor ve yönetiyorlarsa.. Büyük çoğunulğun aleyhine!
Hadi yine bu kadarla da kalsa diyelim ve ekleyelim: Bu eller ve “sermaye temerküzü”, dünyayı yaşanmaz kılıyorsa, hayatın sürdürülebilirliğini çıkmazlara sokuyorsa, 2 milyar yoksul insan kitlesi yaratıyorsa; ormanları, ırmakları, gökyüzünü, denizi, börtü böceği varolduklarına pişman ediyorsa..
Derin ve büyük ve iktidar mülküyle ve mülk temerküzüyle insanlığın derin bir sorunu var demektir.
***
Karl Marks bunu 150 yıl önceden gördü. Ama Marks bunu salt “sömürü” ve artı değere el koyma bağlamında ele aldı; siyasi olarak sömürülen büyük çoğunluk, proletarya iktidara gelmeliydi.. Şüphesiz ki sınıfsız toplum ve zenginliğin hakça paylaşımı da, Marksist teorinin toplumsal ütopyasıydı.
Bugünkü sorunumuz salt “artı değer kimin”, “emek sömürüsü” değil.
Kapitalizm, “mülk çoğaltma” ve mülk / sermaye temerküzü ile insanlığı ve yerküreyi tehdit eden noktaya geldi.. Hele savaşlar! O alçakça savaşlar!
Hepimiz aslında “mülk edinme ve çoğaltma”nın bir parçasıyız. Bu açıdan, sistemin parçası ve sistemin yeniden ve yeniden hergün üreticisiyiz! İşçiler dahil!
İlk bakışta şöyle görülebilir olay: Kardeşim evet sermaye ve mülk temerküzü var, ama bir yandan da mülk de yaygınlaşıyor, yayılıyor, bu kötü bir şey mi?
Mesele bu değil, soruna “sistemin içinden, onun parçası” olarak bakarsak, sistemin genel karakterini değiştiremezsiniz. Sadece genel karakterini güçlendirirsiniz..
Mülk edinme yarışı”, dünyaya ve insanlığa durmadan kötülükler üreten kapitalist sistemi meşrulaştırıyor.
Mülk edinme, yatay ve dikey olarak, ne kadar yaygınlaşırsa, o ölçüde de kapitalizmin kötülük üretmesine olanak tanır,” demeliyiz, zorunlu bir çıkarsama olarak.
Şüphesiz ki insanların daha iyi yaşamına olanak sağladığı, her mülk edinme sürece kötüdür demek zordur..
Ama, aynı iyi yaşamaya olanak sağlayacak başka “mülk-mülksüzlük” sistemleri, toplumsal sistemler olamaz mı? Olur, kapitalizm ne kadar “doğal gelişme” temellerine sahip olursa olsun, en sonunda insanların oluşturduğu bir sistem.. İnsan eliyle! Hiç bir şey değiştirilemez değildir! Hele hele kapitalizm!
Kötülük yerine, daha çok iyilik, hoşluk, mutluluk, çeşitlilik, insani ruh ve düşünce zenginliği yaratacak ve doğayı da en azından insanlığın eşit parçası olarak görecek yeni bir anlayışa, yeni bir toplumsal sisteme bütün insanlığın gereksinimi var.
Anti Kapitalist Müslüman Gençlik’in “Mülk Allahındır” sloganı üzerine düşündükçe: Osmanlılar da öyle kabul ederdi aslında (Osmanlı’da kapitalizmin, bireyin ve burjuvanın gelişimini engelleyen süreç..) Ama Allah adına mülkün sahibi olan, istediği gibi kullanıcısı ve dağıtıcısı ise, kendi çıkarları doğrultusunda Padişahındı! Mülkün, Allahın olmasının bir anlamı yoktu!
***
Bugün koşullar, anlayışlar, bakışlar, düşünceler şüphesiz ki farklı. “Müslüman Gençlik” henüz ne dediğinin farkında değil gibi. Çünkü ileri sürdüklerinin toplumsal teorisi yok. “Allahın” demekle Allahın olmuyor.. Birileri, bugüne kadar olduğu gibi, Allah adına işe koymaya başlayarak, iktidarlar yarattılar ve yaratıyorlar. Allah adı, her zaman bir tür iktidar yaratma aracı mı, değil mi!? “Allah adına..” hareket etmeye başladın mı, “olayı” başından kapatıyorsun demektir!
Büyük mülklerin / zenginliklerin, toplumun bütününün malı veya Allahın malı olması, pratikte bir şey değiştirmez.
Ama, belki de öbür dünyayı öbür dünyaya, bu dünyayı da bu dünyaya bırakmanın büyük yararı var!
Çünkü “Allahın malı” dediğiniz anda, yukarıda da belirttiğimiz gibi, birileri bunu “Allah adına kullanma yetkilisi” olarak ortaya çıkıyor!
Diyeceksiniz ki, toplumun malı dediğiniz de de benzer şey olmuyor mu? Gözünüzün önüne Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa ülkelerindeki uygulamalar geliyor, biliyorum, bugüne kadarki pratik, bu soruya da “evet” dedirtiyor!
***
Bugünkü kapak konumuzu inceleyin:  Daha bencil, daha acımasız, daha duyarsız ve daha tutucu bir mülk sahipliği dünyayı kasıp kavuruyorsa..
Bizler neyi savunacağız ve neyin parçası olacağız?
Gelecek Cuma gününe kadar, mutlu bir hafta diliyoruz.
Gündem, CBT, Sayı 1311, 4 Mayıs 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder