Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

10 Mayıs 2012 Perşembe

Bir “Bilimci” ve Gazetesi


Bu adama değmez deyip hiç konuya girmeyecektim. Ama iki satır yazarak bu sıkıntıyı üzerimden atmam gerek.. Konu 1 Mayıs 1977 Taksim katliamı. Gezi tarafında Kürsü’ye yakın konumda tepeden bakıyorum meydana. Kızım Mercan henüz anne karnında 5,5 aylık, o kargaşada annesiyle birlikte yerde yatarken epey çiğnendiler..
Çalıştığım gazetede de, henüz katliam olmadan, heyecan vardı! O gün akşam mı ertesi gün mü anımsamıyorum, patron dahil herkes gazetede idi ve haber ve fotoğraf seçimi ve kurgusu, Maocular ile Sovyet yanlılar arasında çatışma üzerine kurulmuştu!
Devletin güçleri, MİT, Kontrgerilla/Gladio’nun açıkladığı senaryoydu bu aynı zamanda.. “Devrimciler arasında” düşmanca çatışmalar ve anlaşmazlıklar, onlara bu fırsatı yaratmıştı!
***
Sol militanlık döneminden derin pişmanlık duyan bir tarihçi, yıllardır solun, solculuğun ne kadar kötü olduğu üzerine teorik/pratik yazılar yazıyor The Taraf’ta. Kapitalizmin nimetlerini öve öve bitiremiyor, bu iktidarı yere göğe sığdıramıyor... Geçmişine söverken, gelecek hakkında ise söyleyecek tek sözü yok. Çalıştığı üniversitesinde aynı bölüm, neredeyse Kurtuluş Savaşı olmamıştır diyen ders anlatıcılarla dolu!
Herhalde, dünyada bir zamanlar solcu olup da, hayatını solu kötülemek için geçiren başka bir insan zor bulunur!
Solla yeni bir hesaplaşma fırsatı bulmuş bu yılın 1 Mayısına giderken... 1977 katlimanını devlet/gladyo falan değil tamamen solcuların birbirini öldürerek gerçekleştirmiş olacağını yazdı.. böylece yeniden sahne ışıklarını kendi üzerine çevirdi!
Patronu da çok memnundur şüphesiz ki, sola durmadan küfür edecek başka birini bulması kolay olmaz.. Bu tutumuyla, yerini daha çok garanti altına aldığını hesap ediyor da olabilir!
Böyle birinin, katliamı da solcuların üzerine yıkmasında bir anormallik bulmam! Kurduğu düşünce sistematiğinin doğal uzantısıdır, kendisi için! Bu tür kimselerin yapacağı hiç bir şey beni şaşırtmaz.
***
Ama şu şaşırtır: “Bilimci” ve “tarihçi” sıfatıyla bile düşünmekten kendini arındırmış olması! En azından bir şüphe, bu konuda 35 yıldır biriktirilenleri merak edip araştırma gereği duymama! Öğrencilerini bu kişinin dersleri konusunda uyarıyorum! Anlattıklarını olduğu gibi kabul yerine, sorarak ve irdeleyerek gerçeği aramalılar!
Bu ilginç kişinin ileri sürdükleri üzerine, Ertuğrul Özkök ve Milliyette yazan bir başka yazar tam anlamıyla atladı! Özkök, solcular arasında işlenen bir cinayeti örnek göstererek, katliamın kahramanlarının da solcular olabileceğini ileri sürdü. Bu da ayıptır! Solcular arasında çatışmalar yeni değil. Birbirlerini yiyerek, vurarak “büyümek” anlayışları vardı! Ama 1 Mayıs Katliamını bu çatışma üzerinde kurmak?!
O dönemin ağır ceza savcısı olan ve katliamı araştıran en yetkili kişi olarak Çetin Yetkin’in açıklamalarını da mı görmüyorlar! Yetkin’in dünkü Aydınlık’taki belgelerle anlatısına baksınlar. Diyor ki sonuç olarak: “Katliam, 12 Eylül 1980 askeri darbesine giden sürecin başlangıcıdır”. 30 savcı görevlendirilmiş, 40’a yakın insanda mermi yarası ve mermiler bulunmuş, ama polisin bu mermilerle yaralar arasındaki ilişkiyi bile araştırması önlenmiş!
Özkök’ün 12 Eylül sevgisi bilinir. Gerçekten büyük çoğunluk için canını kurtarma olmuştur. Ama bu darbenin hazırlık aşamalarında ve darbe sonrası öldürülenler, çekilen eziyetler? Neden bu darbe yapıldı acaba? Soru da mı sormak yok!?

The Taraf’ın “Demokratlığı”

Tarihçinin yazdığı The Taraf’tan iki yazar istifa etti. Bu kadarına dayanamazlarmış. Bu gazetenin, Ergenekon olaylarının patlamasından tam iki ay önce yayın hayatına sokulduğunu anımsatırım! Sahiplerinin para bulmak için gezdikleri yerler, kurdukları cemaat ilişkileri üzerine dolaşan karanlık dedikodular ortalıkta duruyor henüz..
Bu gazetenin, Ergenekon, Balyoz, Odatv vb gibi operasyonlarının uygulayıcı projesi olarak yayın hayatına atıldığına ilişkin, çok mantıki çıkarsamalar var.
Ergenekon ve bağlantılı bütün operasyonlar bir bir çürümüştür, bazı operasyonlar tamamen fos çıkmış ve tek tutuklu sanığı bile kalmamıştır. Dünyanın bugüne kadar görmediği sahtekarlıklar, dijital uyduruklar üzerinden sürdürülen davaların, Ordu’yu, Cemaat ve iktidar muhaliflerini diskalifiye etme operasyonu olduğu açıkça ortaya çıktı!
Ama suçsuz insanlar içeride, aileler perişen!
Herşeyi bırakın, Soner Yalçın’ın Samizdat’ını okuyun yeter! Yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz alçaklıklar konusunda bir fikir sahib olmak için..
Bugün, yayın yönetmeni kişinin, iktidarbaşını hedef alan sözde “demokrat” yazılarını, Gülen- Erdoğan iktidar çatışmasının ürünü olarak görün. Bu çatışma derinden sürerken ve özellikle de açıkça patlak verdikten sonra, The Taraf da Erdoğan’a arada sırada, kavga kızışınca da düzenli “çakmaya” başladı!
Ayrılanlar şüphesiz ki bu durumu gördüler. 1 Mayıs iyi bir bahane oldu, orada kurulan tuzaktan kaçmak için! Şüphesiz akıllı davranıp The Taraf’a küfretmediler, çünkü The Taraf, aynı zamanda kendi geçmişleri!
Belki zamanı gelince yazarlar!
--10 Mayıs 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder