Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

25 Kasım 2011 Cuma

Cumhurbaşkanı Gül, Bölünmeyi Önleyebilir


Türkiye’nin İlk Akademisyen Cumhurbaşkanı Doç. Dr. Gül, Türkiye Bilimler Akademesi’nde (TÜBA) bölünmeyi önleyebilir. Önceki gün Londra’da konuşmanın sonunda, Akademi ile ilgili endişe dile getiren bir soruyu yanıtlarken, “Akademi’ye dışarıdan aday gösterilmesi yeterlidir, bu görüşümü hükümetle paylaştım” dedi. 
Gül, böylece, doğrudan üye atamak yerine, YÖK / Üniversitlerin ve TÜBİTAK’ın aday üye göstermesinin yeterli olacağı ve onlar arasında kesin üye seçiminin Akademi yönetimince yapılması görüşünü zımnen dile getirmiş oldu..  Konuşmasına bakalım:
Bilim adamları ve sanatçılar bir ülkenin en değerli varlıklarıdır. Onlara her zaman değer verdiğimin bilinmesini isterim… TÜBA ile ilgili son dönemdeki sıkıntılar ortaya çıkınca TÜBA heyetiyle görüştüm. Kim olursa olsun, düşüncesi ne olursa olsun çok saygı duyulacak insanlar.. TÜBA’nın mevcut yapısına ilaveten, toplam üyelerinin 3’te birini üniversitelerin, 3’te birini Bakanlar Kurulu’nun aday göstermesi planlandı… Üniversitelerin kendi içindeki kriterleri belli. Ben doğrusu yüksek seviyedeki bilim insanlarını aday göstermesinin yeterli olacağı kanaatindeyim. Bu fikirlerimi hem kendileriyle hem hükümetle paylaştım”.
Bildiğiniz gibi, Türkiye Bilimler Akademisi’ne üye atama yetkisinin TÜBİTAK ve YÖK aracılığıyla siyasi iktidara verilmesiyle, evrensel bir yanlış yapılmış ve Akademi’nin kendi üyelerini seçme yetkisi elinden alınmıştı. Bunun üzerine özerk ve özgür bir Akademi kurulması için, TÜBA’dan 70 kadar bilim insanı istifa etti, yönetimin ve başka üyelerin de istifası gündeme geldi.
Gül’ün önerisi uygulanırsa, Akademi’nin bölünmesi ve iki akademinin ortaya çıkması önlenebilir. TÜBA yönetimi ve üye çoğunluğu, dışarıdan üye adayı gösterilebileceğini kabul ediyor; ancak kesin üye seçiminin Akademi tarafından yapılması gerektiği “evrensel” noktasında duruyor.
***
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, bakanlığının bütçesi görüşmelerindeki konuşmasında ise bu yolda umut vermedi ve sadece “merak etmesinler, oraya siyasi müdahale yapmayacağız, atamaları yapınca göreceksiniz..” biçiminde konuştu. Bakan, önemli bir sorumlulukla karşı karşıya, bu durumda iki Akademi’nin ortaya çıkması kaçınılmaz gözüküyor.
Bakanlığın bütçe görüşmelerinde CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir, TÜBA’ya siyasi müdale üzerine, Akademik özgürlüğü savunan bir konuşma yaptı.
Bu arada, Bakan, Akademi’ye sadece 2 yabancı üye seçildiğini söylüyor. Akademi’nin 2 değil 3 yabancı üyesi var: Prof. Dr. Carter Vaughn Findley, Prof. Dr. Gyorgy Hazai, Prof. Dr. Bernard Lewis.
4 Yabancı üyesi daha vardı, ancak vefat ettiler: Prof. Dr. Hans Gueterbock, Prof. Dr. Andreas Tietze, Prof. Dr. Manfred Osman Korfmann, Prof. Dr. Stanford Shaw.
TÜBA yönetiminde bulunmuş üyeler diyor ki: “TÜBA ancak Türkiye’ye, Türklere önemli katkı yapmış yabancı bilim insanlarını şeref üyesi olarak seçebiliyor.” Yabancı üye seçimini daha geniş tutmalarında yasal bir engel mi var, bilmiyorum. Ama böyle bir kriter belirlemişler. Belki, bunun biraz ötesine çıkılabilir ve Türkiye bilimine önemli katkıları gündeme gelmiş yabancı insanları da gündemlerine alırlar.


600 Yıl Önceden Bİr Örnek 
600 yıl önce, Bursalı Matematikçi ve astronom Kadızade Rumi’nin, devlet yöneticilerinin bilime müdahaleleri karşısındaki tutumu örnek ve evrenseldir:
 Kadızade, Semerkant Medresesi’nin yöneticisidir. Aynı zamanda Devlet başkanı Uluğ Bey’in de hocası. Uluğ Bey, bilime astronomiye de meraklıdır. Uluğ Bey, Kadızade’den habersiz, Medrese’nin öğretmenlerinden birini görevden alır. Kadızade bunu öğrenince, ders vermeyi bırakır, evine kapanır... 
Uluğ Bey bunu öğrenince hocasını evinde ziyaret eder ve nedenini sorar. Şu yanıtı alır:
 Biz müderrisliği siyasi kişiler tarafından azli düşünülmeyen bir görev sanırdık. Halbuki, şimdi hüküm sahiplerinin tasarrufunda olduğunu gördük. Bu nedenle...”
Uluğ bey üzülür, öğretmeni eski görevine iade eder ve bir daha böyle bir müdahalede bulunmayacağına söz verir.
Değerli bilim insanlarını küstürmeyelim! 
Sayın Gül’ün önerisi, sorunu çözecek niteliktedir.
Not: Kadızade Rumi'nin öyküsünü, Osman Bahadır gelecek sayı CBT'de yazıyor..
-- 25 Kasım 2011 / Bilim ve Siyasct – Cumhuriyet



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder