Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

8 Kasım 2017 Çarşamba

Kuban’ın “Kaya sınıfı” ülkeyi ayakta tutuyor

Doğan Kuban hocanın kalça kemiği kırığından sonra takılan proteze uyum süreci hastanede epey uzun sürdü. Uzun bir İzmir rehabilitasyonundan sonra önceki gün İstanbul’a döndü. Yürüteç kullanıyor ama her şey yolunda. Kazadan önce de baston kullanıyordu.
Konumuz başka tabii, ama hazır şu tatsız kaza konusu açılmışken bir kaç söz edeceğim.
Bir tezim var, özellikle kadınlar ileri yaşlarda ve dengesi fazla sağlam olmayan ileri yaş erkekleri en azından baston kullansalar, ülkemizdeki kalça kırıkları olayları yarı yarıya azalır. Hem ölümler hem de yaşanan derin sağlık sorunları azalır. Ama 80 yaşında bile kendimize toz kondurmuyoruz, façamız yerinde olsun, yıkılıncaya kadar ayakta duralım, varsın kalçaları kıralım.
İkincisi, Kuban kemiği kırıldığı için mi düştü yoksa düşünce mi kemiği kırıldı.
Biliyorsunuz yaşlılıkta kemikler zayıflıyor.
Fakat Kuban’ın kemik yoğunluğu çok iyiydi. Zaten kemik zayıflaması daha çok bir kadın sorunu. Kadınların pek çoğunda kendiliğinden kemik kırılması olabiliyor, ama Kuban düştü kırdı..

Kaya Sınıf

Doğan Hoca, hastanede yattığı sürece (Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi doktorlarına, hemşirelerine, ekibine ben de buradan çok teşekkür ederim..) önemli gözlemlerde bulundu. Bu haftaki Herkese Bilim Teknoloji dergisinde köşe yazısını bu gözlemlerinden ilkine ayırdı. (Dergideki hiç bir yazısını kaçırmayın lütfen, HBT’yi de hiç kaçırmayın!..)
“Hastanelerde çalışan uzman ve uzman yardımcısı, kimisi üniversiteyi, kimisi liseyi bitirmiş genç uzman grubunun, Türkiye ekonomisini ve toplumun çağdaşlık düzeyini açıklayan davranışlarını incelemek fırsatı buldum. Bugün Türkiye’de sınıfsal ortalamanın alt katmanlarını temsil eden ve benim “Kaya ” sınıfı diye tanımladığım büyük halk katları, Türkiye’yi çağdaş dünyaya en çok yaklaştıran  gruptur...

Türkiye’yi ayakta tutuyorlar

“...Bu insanların arasında genelde lise ve üniversite eğitimi görmüş, ailesini geçindirmek için yaşamın sağladığı bütün olanaklara yapışmış, gelir seviyesi alt boyutlarda, kadın erkek karışık, bekar ve evli, yaşı 50’yi geçmeyen bir sınıftan söz ediyorum. Bu sınıf öğretim derecesi ne olursa olsun, Türkiye’nin ayakta kalmasını sağlayan sınıftır.
“Bu grubun temel amacı, güncel yaşam koşulları içinde herhangi bir ideolojiden uzak olarak hayata sarılmak ve yaşamı geldiği gibi kabul etmektir. ..politik ideolojileri yoktur, partilerle ilişkileri çok zayıftır, dinle ilişkileri yoktur, toplumun yaşamı hakkında ön yargıları yoktur, yaşayabildikleri bütün çağdaş değerlere yakındırlar, toplumdaki politik çatışmaların tarafı değillerdir, giyim kuşamları orta sınıf gibidir...

Politikacı söylemlerinin dışındalar

“Bu insanlar Türkiye’nin büyük sayılarda nüfusa sahip, bilinçli fakat tarafsız üyeleridir. Onun için de bu makalede onlar “Kaya” sınıfı olarak adlandırılmıştır. Bu sınıfın güncel politik kavganın politik ve dini kin, giyim, kuşam, kadın statüsü gibi, politikacıların temel konu yaptığı sorunlarla hiçbir pratik ilişkisi yoktur. Aslında böyle bir davranış, cumhuriyeti tanımlayan temel davranıştır. Bu grup halk, dünyanın gidişatına uygun doğal bir davranış içinde yaşamakta, o açıdan politik kavgalara girmemektedir...”
“Kaya toplum” Cumhuriyet’in yarattığı bir yapıdır. Veya daha şiirsel olarak, evrimin yakın Türk tarihindeki başarısıdır diyebiliriz. “Kaya” sınıfı çağdaş dünyaya her noktasından asılarak Türkiye’nin gelişmesini, çağdaşlaşma yoluna çekiyor . Onun için korkak düşünürlerin “Ne olacak bu halimiz?” demesi, Türk toplumunda gerçekte var olan bir dinamiğin yok olması anlamına gelmiyor.”

Umudu ayakta tutun

Yazının bir kısmını aldım, tamamını okuyup tartışın lütfen. Bunlar çok önemli saptamalar. Geleceğe “öldük bittik mahvolduk..” gözüyle bakan umutsuzların ve yılgınların, iktidar iki karar alınca, tamam her şey bitti diyenlerin, geri döndürülemez süreçlere girdik diye bağıranların durup düşünmesi gerekir.
Kuban’ın bunu izleyen diğer makalesi de, daha sonraki sayıda yayımlanacak.
Bu konuya ekleyeceklerim var.

Yarına..
5 Kasım 2017 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder