Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

30 Mart 2015 Pazartesi

Seçim Sonrası-3: HDP-AKP İlişkisi Ne Olur


HDP’den bir milletvekili adayına, bir sohbette bu soruyu şöyle yönelttim:
Diyelim ki HDP Meclis’e girdi, AKP ile birlikte Anayasa’yı değiştirecek, en azından Referandum’a götürecek 330 milletvekilini buldu. HDP, RTE’nin Başkanlık anayasasını destekler mi, pazarlık mı yapar. Ne alır ne verir?
Yanıtı şu oldu: Öcalan, HDP, Kandil ilke olarak Başkanlık sistemine karşı değil, ama RTE’yi tek hakim yapacak bir sisteme karşı olduklarını biliyorum. Demirtaş’ın “seni diktatör yapmayacağız” sözünün anlamı bu. Anayasa üzerinde tabii pazarlık yapılır. Herkes amaçları doğrultusunda yeni anayasa şekillendirmeye çalışacaktır..”
Öcalan’ın İmralı Tutanakları belgesinde (2013) RTE’nin Başkanlığını destekleriz, sözü var (İmralı’da al- ver pazarlığı sonucu). Ama Öcalan bunu “şartlı” söylüyordu.

İKİ TARAFIN VAZGEÇİLMEZLERİ  
Şimdi analiz edelim:
1) RTE ve HDP için seçim sonrası en önemli konu Yeni Anayasa’dır.. RTE için yeni anayasa, asla taviz vermeyeceği Başkanlık Anayasası demektir.
2) Kürt hareketi için de temel mesele yeni anayasadır. Dolmabahçe’de 10 maddelik mutabakatın da koşuludur. Kürt partisi, “kimlik” meselesinin, Kürtlere yönelik bir dizi talebin, özerkliği kolaylaştıracak maddeler dahil, Anayasa’ya konmasını istiyor. Kürtler için de bunlar, “çözümün vazgeçilmezleri”!
3) Böylece iki tarafın anayasal vazgeçilmezleri çerçevesinde “anayasa pazarlığı” yapılacak. Seçimler bitmiştir ve yeni bir durum vardır. Seçim sürecinde vaadler geride kalmıştır. İkisi arasında başlayabilecek bir al-ver (kazan kazan) sürecinde pazarlığın ucu nereye gider bilinmezdir.
 4) Kürtler, tabii ana güç PKK kimlik, özerklik vb için savaşıyor. Bu hedeflere ulaşmayan herşey ilgi alanları dışındadır. Dolayısıyla, kurduğumuz senaryoda, RTE/İktidar ve Kürt güçlerinin anayasal pazarlığa oturması kaçınılmazdır.
5) Durum bu olunca, S. Demirtaş’ın “seni diktatör yapmayacağız” lafı, RTE’ye Anayasal Başkanlık vermeyeceğiz anlamına geliyorsa, tam bir seçim palavrasıdır. Yok, seni başkan yaparız, ama yetkilerini de sınırlarız, demekse, anayasal al-ver pazarlığında bunu nasıl yapacağını şüphelidir.
6) Çünkü, Kürtler için herşeyde öncelik Kürt kimliğidir. Çözüm sürecinin bütün damarlarında bu akar. Büyük pazarlıklar sonucu, al Kürt kimliğini ver başkanlığı nihai açmazına düşerlerse, Kürtler bunu kabul eder. Şöyle demezler: “Hayır, bizim için herşeyden önemlisi RTE’ye tam otorite anlamına gelecek anayasal başkanlık vermemektir. Kürt istekleri ikinci planda kalsa da olur..”
PKK Kürt ulusçuluğunun, etnik kimliğinin silahlı örgütüdür. Türkiye’nin geri kalanı, böyle bir durumda PKK’nin ilgi alanı dışında kalır. Burada son söz PKK’nındır.
7) Yani “seni diktatör yaptırmayacağız” lafının, bir kısım seçmen üzerinde yarattığı mutluluk hormonu serotonin salgılamasının altını karıştırdığınızda, bu durum ortaya çıkıyor.
8) Çok canalıcı bir nokta daha var. Senaryomuzda AKP-PKK, hazırlayabilecekleri ortak anayasayı bu millete dayatamazlar. Milletin yarısından çoğunun onaylamadığı, anayasa yapımına kurucu unsur olarak katılmadığı bu süreç, tamamen çöp olur. Böyle bir anayasayı kime takmaz, eninde sonunda yırtar atar. İç savaş çıkar. Kimse hayal kurmasın.
Özetle, seçim sonrasının en önemli iki meselesi, yeni anayasa ve Kürt meselesinin seyri olacak. Tabii seçim sonuçları anayasa ve başkanlık pazarlıklarını tamamen çöpe atacak sonuçlar üretmeye çok açıktır. Seçim sonrası senaryolarda daha çok seçenek var yazacak... Ama şunu saptayalım: Dünün yetmez ama evetçileri, yazar çizer kanaat belirtenlerin tümü, bugün başka bir rolü üstlendi. Millet onlara, hadi oğlum güle güle, diyebilir.
---
Not 1)Arınç yine çark etti” başlıkları yanlış. Arınç RTE’ye söylemek istediğini söyledi: Hükümete karışma! Bundan çark etmedi, sadece tarz olarak hatalı olduğunu dile getirdi. Elde kalan, Arınç’ın RTE’ye eleştirisidir.


Not 2) Prof. Metin Durgut’un ilginç saptaması:
Demokrasi için AKP'ye oy sezonu kapandı, anlaşılan gene demokrasi için HDP'ye oy sezonu açıldı. Kürt halkının temsilcisi partinin TBMM'de barajı aşarak yer almasını çok isterim. Gene isterim ki bu başarı öncelikle Kürt seçmenin oylarıyla gerçekleşsin..”
29 Mart 2014 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

1 yorum:

  1. Öncelikle Demirtaş "seni diktatör yaptırmayacağız" gibi afaki bir söz söylemedi. Çok açık ve tartışmaya yer bırakmayacak şekilde "Seni BAŞKAN yaptırmayacağız" dedi. Türkiye partisi olma iddiasında olan bir parti niçin yalnızca kürt seçmenin oyuyla parlementoya girsin ki? Ben türküm ve oyum HDP'ye. HDP eğer Türkiye'nin batısında da oyunu bir kaç puan artırarak barajı aşarsa buradaki seçmen tabanına karşı hiç mi ahlaki bir yükümlülük hissetmeyecek?
    Demirtaş bugüne kadar gösterdiği dürüst tutumuyla sağduyulu türklerin de güvenini kazanmış durumda. Eğer gerçekten yanar-döner karakterde olsa -kürt seçmen nasıl olsa cebindeyken- seçime kadar arasına Öcalan'la "yalancıktan" mesafe koyar kafası bu nedenle bulanık pek çok türk seçmeninin tümden gönlünü fethederdi. (CHP yönetimi Ekmel'i CB adayı gösterirken böyle yapmadı mı?) Ama o pek çok türkün kulağını tırmalayacağını bile bile "Sayın Öcalan" söyleminden vazgeçmiyor. Bu karakterdeki bir adamdan ortada hiçbir somut kanıt yokken nasıl AKP ile "yalancıktan" kavga ediyor kanaati ediniyorsunuz?

    YanıtlaSil