Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

28 Kasım 2017 Salı

Engel tanımayan Feriha’nın İrfan’a diz çöktürmesi

2010 yılı 5 Mayısında Halley kuyruklu yıldızı dünyaya yaklaşıyor. Dönemin bilim insanları (“Felekiyat”çılar –yani astronomlar– arasında Halley’in dünyaya çarpıp kıyameti kopartacağı, dahası suların Viyana kapılarına kadar dayanacağı vb gibi yorumlar halk arasında revaçta ve cerideler –gazeteler– bu felaket senaryolarını halka satmakla meşguller.. Çünkü o para ediyor!
Öyle ki, İstanbul’un en yüksek yapılarına kadar varacak suların altında kalacağı ve / veya kuyrukluyıldızın saçaklarının insanları cızbız edeceği korkusu yaygın! Öyle ki son anda tekneler, mavnalar eski şilepler bile alınıp satılıyor.
Hüseyin Rahmi Gürpınar “Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç” romanını tamamen bunun üzerine kurmuş. Mayıs’tan önce basıma gönderdiği kitabının takdiminde de, bu çarpma zırvalıklarına veryansın ediyor.
Mükemmel bir kurgu ve roman.. 

Savaşçı kızımız Feriha

Hüseyin Rahmi, toplumu saran hurafe boş inançlara karşı bilimsel bilgiyi savunan ve çağın ileri düşüncelerini kitaplarında “konuşturan” Osmanlı’nın ve sonra da Genç Cumhuriyet’in en aydınlanmacı insanlarından biri. 
Aydınlanmacı lafı bugün alçakça hakarete uğramış, küçümsenmiş ve üzerine tepiniliyor olsa da…
Romanda kadınlar baş rolde. Kendini yetiştirmiş, bilgili, dünyayı kavramış bir genç kahramanı (İrfan); kadınlar arasında da, belki de zamane içinde bir benzeri olmayan genç bir kız kahraman var (Feriha). Erkek kahraman ne kadar ileri olsa da, kadınlara karşı epey erkek egemen yüklerle dolu. Kızımız ise, bilgisi ve mantığıyla, ona bile diz çöktüren cinsten.
Kadınların savaşçı öncüsü ve topluma örnek gösterilen..

“O saçaklı Raziye dünyaya çarparsa..”

Bazı diyalog örnekleri:
“..o saçaklı Raziye dünyaya çarpar da senin evin sağ kalır mı..”.
“..benim evime bir şeycikler olmaz, o helal para ile yapıldı, bu dünya yıkılır da yine benim evim ayakta durur..
“.. Siz gökteki kuyrukludan korkmayınız.. yerdekilerden korkunuz.. Bu berikiler daha tehlikeli..
“Bu yukarıki yıldız çarparsa hepimiz tuzla buz olacak mışız.. Ulemalar kitapta yerini görmüşler..”
“Kıyamet alametleri.. Bu gökteki kuyruklu yerdekilerin şerlerinden zuhur etti.. Paşanın katırı doğurdu dediydiler de inanmadıydık.. Demek ki vakitler yakın. Bina da pek çoğaldı… İşte bu bir kaç şey kıyamet alametleri, biz büyük babalarımızdan analarımızdan öyle işittik..”
“Bizim ahali böyle şeylerde çarçabuk aklını başına toplayamaz, onlar son kerteye gelmedikçe, yani sular yangın kulesine kadar varmadıkça… herşeyde yumurta kapıya geldikten sonra çare ararlar.. Odunun çekisi 20 kuruşa iken almazlar da, kar yağdıktan sonra 35 kuruşa alırlar..”

Güzel tanımlamalar

Toplum içinde yüzyıllardır inanılagelmiş, söylenegelmiş boş inançlarının bugün de toplumun önemli kesiminde etkili olduğunu anımsayın: “ulemalar kitapta yerini görmüş… bina ve zina çoğalınca..”. Ve milli hasletimiz: Yumurta kapıya dayanınca..
Kitaptan şaşırtıcı tanımlamalar: “Mutlaka bir talih tecrübesi yapmak lazımdı” “Haydi karşımdan, aptal herif” gibi… “İstanbul’un denizin saldırmasına uğrayacağı sabit olmuştur… Asabım biraz yoruldu.”
Kadınların konuşkanlığına ilişkin şuna ne dersiniz: “Kadınlar için sükut yorgunluk, söylemek dinlenmektir..”
O dönemin Haydarpaşa’sı: “Vapurla Haydarpaşaya geçti. Tenha tenha kırlarda dolaşa dolaşa ağaç altlarıda, çayırlıklarda otura otura..”

Eşitlikçi toplum arzusu

Daima cehaletle, taassupla, en çirkin hislerle, husumetlerle birbirimizi yedik..”.. Kıyametin kopacağı anda millete özeleştiri yaptırıyor Gürpınar. “Hayat, hayatı yiyerek, yok ederek kalıcı oluyor.. Yaşamak için diğer hayatları hazmederek kendimize çeviriyoruz.. Kuvvetli olan haklı oluyor, o kuvveti imkan derecesinde herkese dağıtmanın yolunu bulmalıdır… 
“.. Büyük insanların, filozofların, sosyalistlerin, insanların refahlarını temin için hayatları pahasına uğraştıkları eşitlik ise.. Şu eski dünyayı aralarında bir türlü adil paylaşamayan..
Ve Feriha’nın zaferiyle biten bir aşk.. Büyük bir mektuplaşma (kız-erkek arasında dönemin en büyük özelliği.) Ve Feriha’nın önünde diz çökerek “Bana senin gibi eşsiz bir güzellik verdiği için Halley’i takdis ederim” diyen İrfan..
Halley 75 yılda bir gelip geçiyor, en son 1985’de ziyarete gelmişti, anımsayın! 

Hüseyin Rahmi büyük adam.. Kırmızı Kedi yayını.
26 Kasım 2017 Pazar / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder