Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

7 Ocak 2014 Salı

Bundan Sonra Neler Olur?

Mektup gündeme damgasını vurdu! Çeşitli teoriler ortaya atılıyor, ilki, Cemaat tarafına göre AKP (Gül ile birlikte) “ortalık sakinleşsin” arayışı içinde, beyinleri iki tarafta da olan kişi veya kişileri F. Gülen’e göndermiş..bir uzlaşı -ateşkes arayışı. Veya, A. Gül böyle bir girişimde bulunmuş (RTE’nin bilgisi içinde veya değil). ABD’nin Pensilvanya’sındaki muhkem yerde görüşmeler olmuş. F. Gülen “uzatılan eli boşta bırakmam” diyerek bir de mektup yazıp göndermiş postacılarla..
Mektubun varlığını, RTE’nin, yandaş medya ve kişilerle kahvaltılı toplantıda yaptığı açıklamayla öğreniyoruz.. İlk izlenim, Erdoğan’a yazılmış olduğu ve bir pazarlık içerdiği.. RTE, pazarlık yok diyerek, kapıları kapatıyor.. Sonra Cemaat açıklama yapıyor ve mektubun RTE’ye yazılmadığını, muhterem bir devlet büyüğüne (Gül’e) gönderildiğini ve pazarlık içermediğini açıklıyor..
Aracı gönderelim girişimlerine F. Gülen “Zahmet buyurmayınız; sulhün yanında duracağımızdan ve elimizden geldiğince herkesi sükûnete çağıracağımızdan emin olunuz!
Cemaat’in son açıklamasından anlaşılıyor ki, Gül, yine de “kıymetli bir insanı” (Fehmi Koru) göndermiş. Dolayısıyla F. Gülen’in mektubu da Gül’e hitaben yazılmış. Ama F. Gülen, RTE’yi de boş bırakmamış ve iki imzalı kitap göndermiş!
Mektup R.T. Erdoğan’a da iletilmiş. Zaten F. G., keşke mektuptan Başbakanın da haberi olsa, dileklerini belirtmiş.. Gül verdi, ya da “aracı kişi” Gül’ün onayıyla bir kopyasını Başbakan’a vermiş...
Her neyse..
Bir saptama yapacak olursak, öncelikle “uzlaşı”, “barış” baltaların gömülmesi”, “ateşkes yapılması” önerisinin öncelikli sahibinin Gül olduğu ortaya çıkıyor. Cemaat mi Gül’ü bu girişime heveslendirdi, Gül kendisi mi inisyatif almış, bunu yaparken RTE’yi de bilgilendirmiş mi.. bilmiyoruz..
Aracılık mektupçuluk tarihi 21 Aralık ve kurye/ arabulucukuluk rolünde de Star yazarı Fehmi Koru. Koru, zaten bu kavgadan hiç hoşnut değildir. Siz bunları okurken bu arada bir gazetecinin arabuluculuk çabasının etik olup olmadığını tartışın.. Ama "hepimiz aynı kayıktayız batarsak beraber batacağız, hepimiz müslümanız" düşüncesi ön planda olunca..
***
Cemaat açıklamasında diyor ki, mektup hiç bir pazarlık içermiyor.. Ama mektubun içeriği üzerine üç nokta vurgulanıyor: Dershanelerin kapatılması milletin zararına olur, kamudaki görevden almalar vicdanları sızlatır hale geldi, medyadaki savaş baltaları gömülmeli”.
Dershanelerini kapatılması ve atamaların durdurulması dile geliyorsa, savaş baltalarının gömülmesinin bir şartı olarak algılanması doğaldır. Yoksa mektupta bu iki ana çatışma konusundan hiç bahsetmezdi… bahsediliyorsa, bu pazarlıktır, RTE bunu doğru algılamış ve pazarlık yok demiştir.. Bu çerçevede ve gündem duyarlığında hiç bir kimse “koşullarımız şunlardır”, diye mektup yazmaz, ama bunu hissettirir.
***
Bundan sonra olaylar nasıl gelişir, yanıtını merak ettiğimiz sorudur.
1)   Başbakan, tepesinde her daim bir demoklesin kılıcı ile yaşayamayacağına karar vermiş gözüküyor. İktidar, birbiriyle ilişkisiz ve iktidar mücadeleleri birbirinden 180 derece farklı siyasi yapılar arasında paylaşılabilecek bir nimet değildir. Her ikisi de yönetimi tam anlamıyla, hiyerarşık ve otoriter olarak devralma niyetinde ve mücadelesinde olan yapıların, birbiriyle kapışması kaçınılmazdır. Bu çatışma patlamadan önce nice ortalıkta laf eden anlı şanlı nice insan “bu palavradır, birbirlerinin gözünü oymazlar, bu iyi-polis kötü polis oyunudur, mutlaka uzlaşırlar gibi, siyaseti asla okuyamayan konuşmalar yapıyorlardı..
2)   RTE, devlette çevrelenmiş olduğu gerçeğini tam görünce, iktidarın üç mihenk taşında, yargı, emniyet ve MİT’te denetimi tamamen ele almakta kararlı gözüküyor.
3)   Ergenekon davalarının yeniden görülmesinin kapılarının açılması, Cemaat yargı ve polisine vurulacak en büyük darbedir. Burada bütün sahtekarlıkları resmen ve yasal olarak da ortaya çıkacaktır.
4)   Cemaat “hepsini birlikte yaptık” diye tehdide ve gerçeğin diğer yönünü de dile getirmeye başladı. AKP’yi Ergenekoncu olarak niteliyorlar! RTE’nin bunu göze aldığını ve bu saldırıyı savuşturabilirim diye düşündüğünü görüyoruz.  
5)   Savaşta ölümler yaralanmalar kaçınılmazdır. AKP de hasar alacaktır.
6)   AKP'nin, Cemaatin bundan sonraki saldırılarını göze aldığı görülmekte. Kamuoyunu etkilerim (tıpkı Balyoz ve Ergenekon.. davalarına kamuoyunun yönlendirildiği gibi..) diye düşündüğü ve RTE’nin kamuoyu desteği aradığı açıktır.
7)   Burada RTE ne kadar ileri gider bilmiyoruz. Belki de bunu, Cemaatin, RTE ve ekibine yapacağı saldırıların şiddeti belirleyecektir..

8)   Burada bizim için önemli olan, RTE’nin diktatörlüğünü sağlamlaştıracak adımlarıdır, kesinlikte karşı çıkmalıyız.. Dünkü yazımda da belirttiğim gibi, al Ergenekonu- ver yolsuzluğu gibi bir takas olamaz..
--6 Ocak 2014 / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder