Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

29 Mart 2021 Pazartesi

İrtica, “Eski’yi geri getirme” demek ise, AKP ile tam uyuşuyor!

 Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet, 28 Mart Pazar, 2021

 

Vikipedi’ye başvurdum İrtica ne demek diye, bana şunu dedi: “İrtica, eskiye geri dönüş, gericilik, geri kafalılık, reaksiyonizm veya retrosesyonizm, önceki koşullara dönüşü isteyen, aşırı tutucu ve ilerlemelere karşıt olan, herhangi bir toplumsal ya da siyasi hareket ya da ideoloji ve buna bağlı eylemler..”

İrtica, bir siyasal ideolojidir.

İrtica, Muhafazakarlığın (tutuculuğun) bir kısmında güçlü olarak bulunduğu gibi (fakat daha çok varolanı muhafaza), tamamen geri dönüşü isteyen çeşitli siyasal yapılar da vardır. Mesela Cumhuriyet’e karşı Krallık veya Padişahlık. Laik devlete karşı “din devleti”. Osmanlı zamanında da bazı “ilerici” padişahların mesela ordu düzeninde yapmak istedikleri yenilikçi hareketlere karşı istemezük ayaklanmaları da bu kapsamdadır.

Türkiye’nin Kuruluşunda “eskiye geri dönüşü olanaksız kılacak” medeni hukuktan tutun kadınların eşitliğine şapkaya Türkçeye Cumhuriyete Eğitim Birliğine kadar uzanan tüm devrimler yeni bir ülke yaratmanın temel taşlarını oluşturuyordu; başka bir açıdan bu devrimler geri dönüşün tüm yollarını tıkamak anlamını da taşır. Bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda, ruhunda, özünde, evet “irtica düşmanlığı” vardır!

 

Neden güçlü bir yapı

 

Toplumsal yapıda “irtica” hiç eksik olmadı. Alttan alta yaşadı, yaşatıldı, korundu, desteklendi, büyütüldü. Toplumsal yapımızda “Cemaatçilik” çok güçlüdür. Bu, az gelişmiş kapitalizmin kısmen toplumsal yapıdaki cemaatçiliği dağıtamamasından da kaynaklandı.

Ama bu yapılar ilginç bir şekilde kapitalist örgütlenmelere dönüştü, dini kullanan birer kapitalist yapılar olarak yükseldiler. Yarattıkları ahaliyi büyük bir inanç sömürüsü ile üttüler. Paralarını varlıklarını aldılar, irili ufaklı taht ve krallıklarını kurdular, hepsi kendilerine büyük zenginlikler inşa etti. Okullar, üniversiteler, hastaneler... Üstelik en pahalısından! kapitaliste taş çıkartan, müthiş bir inanç sömürü mekanizması kapitalizmine imza attılar. Allahları ticaret para ve zenginlik!

 

 

Devleti kullandılar

 

Devlet, siyasi partileri daha büyük zenginlikler yaratmak için iyi bir kullanışlı alete dönüştürdüler.

Bunlar arasında en yeteneklileri FETÖ idi. Diğerleri daha sessiz sedasız gibi, ama mesela Sağlık Bakanlığı ve daha pek çok devlet kurumunda, kendi borularını öttürüyor. AKP en büyük destekçileri. AKP adeta, tüm bu yapıların şemsiye örgütüne dönüşüyor. Bu şemsiyenin altında FETÖ de vardı. Ama ne zaman ki Fethullah Efendi Erdoğan’ın iktidar koltuğuna göz dikti, kıyamet o zaman koptu.

AKP, bir liderlik partisi olarak, adeta bir irticai yapıdır. Lider değişse, belki yapı da değişir, bilemem. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, laiklik, Eğitim Birliği gibi büyük devrimlere düşmandır. Cumhuriyeti Osmanlı ile kendi dönemleri arasında bir reklam kuşağı olarak görmekteler. Lideri sultanlık inşa etmiştir, Anayasa’yı ve yasaları bu nedenle işine gelmediği zamanlar askıya almaktadır.

Kendi yaptığı Anayasa’ya bile aykırı düşerek İstanbul Sözleşmesi’ni fesh etmeye kalkışması, yasaları ben koyar ben kaldırırım tutumudur.

Hukukçu Ersan Şen, Anayasa’nın 50 maddesine aykırı hareket edildiğini söyledi geçen gün.

 

Cumhuriyet’in irtica duyarlığı

 

Cumhuriyet her zaman irticaya son derece duyarlı oldu. Bu duyarlığın temel nedeni, Cumhuriyet’ten geri dönüş kapısının bir şekilde açılmasını önlemekti.

İrtica bizde dini kullanan tarikat, cemaat siyasal yapılanma olarak otaya çıktı. Devleti siyaseti birer koza olarak kullandı. Bugün inanılmaz servetlere ulaşmaları ve dal budak yayılmaları bu sayede oldu.

Burada, ülkemizdeki kapitalizmin sömürge karakteri ile ülkeyi geri kalmışlığın dar alanında tutan karakteri da büyük rol oynadı.

 

 

İrticanın koltuğunda bir iktidar!

 

Silahlı Kuvvetlere eleman alımında “irtica” şartının kaldırılması, Saray’ın bilinçli politikasının bir sonucudur, bu yapılara mensup olanlara Ordunun kapıları sonuna kadar açılıyor.

Cemaat tarikat mensubu örgütlüdür. Bunların “namaz kılan” normal insanlarla bir ilgisi yok. Örgütlü yapılar, ahtapotun kolları gibi yayılmayı bilir. Her zaman.. Şimdi Ordu bu kollara teslim ediliyor.

Savunma Bakanı, bir zamanlar bu ordunun genel kurmay başkanının, “İrticaya yeşil ışık yaktığımız yorumu doğru değil. Değişiklik yönetmeliği daha etkin hale getirme çabası" açıklaması tamamen göstermeliktir.

Saray’ın niyet ve politikasını gizleme veya bu politikasının bir parçası olmayacak hiç kimse, hiç bir etkin makamda oturamaz.

Tıpkı Şentop gibi.

Onun da görevi, Anayasa’yı, Meclis’in hak ve hukukunu savunmak değil, liderinin her türlü tasarrufunu haklı çıkarmak ve desteklemektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder