Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

21 Ocak 2020 Salı

Cumhurbaşkanı kendini İstanbul’un da Belediye Başkanı sanıyor


20 Ocak 2020 Pazartesi / Bilim ve Siyaset -  Orhan Bursalı
Cumhurbaşkanı İstanbul Belediye Başkanı iken bir Bakan’a “İstanbul’la ilgili her şeyi benimle konuşmak zorundasınız. Ben şehrin belediye başkanıyım, beni aşmazsınız” diyordu. O dönemde de bu ülkenin bir Cumhurbaşkanı vardı, Başbakanı ve Hükümeti vardı! Bunların hiç biri İstanbul’u sana bırakamayız demedi...
Ama şimdi Kanal İstanbul üzerinden, İstanbul’a sahip çıkmayan isteyn seçilmiş İmamoğlu’na “İstanbul’un projeleri bu şehrin mahalli yönetimlerine bırakılamayacak kadar önemlidir” diyor, şaşırdık mı?
İstanbul, AKP’nin tüm servetini İstanbul üzerinden kurduğu ve iktidara yürüdüğü kenttir. Bu kentin, ebedi ve ezeli dünyanın en büyük rant kaynağı olduğunu, bu rantı kentle paylaşmak yerine kendine akıtmanın neler yarattığını bilir.
Cumhurbaşkanı İstanbul’u kaybettiğini hiç bir zaman kabul etmedi. İktidar 31 Mart seçim sonuçlarını elinin tersiyle itti. Böylece Milli İrade diye göklere çıkardığı  ve demokrasiyi sandığa ve sonuçlarına tapınmaya indirgediği millet iradesinin, kendileri açısından öyle har zaman “matah bir şey” olmadığını ilan etmiş oldu.
Cumhurbaşkanı zaten demokrasiyi, istediği istasyon gelince inilecek bir trene de benzetmişti.
31 Mart 2019 İstanbul, inilen istasyonun adı olarak tarihe geçti.
Umarım bu tarih kalıcı değil geçici olur.

İmamoğlu ihanet mi etsin

Ama tartışmalı durum da sürüyor. Seçilmiş Belediye Başkanı’nın ve dolayısıyla İstanbul halkının, burada yaşayanların Kanal’a itirazlarını, iradesini hiçe sanıyor, itirazların zerresini tartışmıyor. Bu aynı zamanda seçim sonuçlarını yine elinin tersiyle itmek demektir.
Asgari şunu yapması gerekir. Daha çoook önceden İmamoğlu’nu çağırır, planı programı ortaya koyar, İstanbul’a kazandıracakları kaybettirecekleri maliyeti depremi Montröyü Trakya’yı vb ne varsa karşılıklı görüş alış verişi yapar, itirazları alır, akıl ve ülke yararı süzgecinden geçirir..
Cumhurbaşkanı için böyle bir şey hiç olabilir mi?
İstanbul’un geleceğini kaderini  etkileyecek belirleyecek maddi olarak da dünyanın en büyük projelerinden birini, İstanbul tartışmayacak da, bu millet ve ülke tartışmayacak ta, itirazlarını açıklamayacak ve sonuçta karşı çıkmayacak ta, başka ne olacak?
İmamoğlu seçmenine İstanbul’a ihanet mi etsin!

“İktidara gelemeyeceksiniz”
Yine Kanal üzerinden şöyle demişti geçen ay: “..daha şimdiden birileri yapamazsınız diyor. Müteahhitlere de tehdit savuruyorlar. 'Sakın ha bu ihalelere katılmayın. Katılırsanız biz iktidara geliyoruz, gelince bu aldığınız ihaleyi iptal ederiz.' Yahu sen zaten iktidara gelemeyeceksin ki. Bu millet size bu ülkede iktidar vermez.”
Niye vermesin? İstanbul’u, Ankara’yı, dizi dizi Büyükşehiri sizden aldı muhalefete verdi. Başarısızlığınızı tescilledi. İktidardan düşürdü. Türkiye’yi yerelde muhalefet yönetiyor!
Yoksa iktidar, seçimler bir şekilde olursa, muhalefet iktidar hayali görmesin, allem eder kallem eder vermeyiz, terörist deriz, fetöcü deriz, belgeler uydururuz, yargılarız, içeri atarız, sandık sonuçlarını muhalefetin istismar ettiğini belgeleriz, size de kayyum atarız..” mı dersiniz..
Şüphesiz bunların hiç biri gerçekleşecek değil. Bu düşünceleri cebinde taşıyanlar seslendirenler var... Küçük ortak var... Hepsi çöp.

Ülke yoksullaşacak
Cumhurbaşkanı, ülkeyi büyük bir mali ipoteğin altın sokacak Kanal İstanbul’un maliyeti 75 milyar diyor. Türkiye’de hiç bir proje öngörülmüş ihale edilen bedelle bitmedi. Sağdan soldan bu işleri bilenler en az iki ile çarpın diyor: 150 milyar. Hele bu asla maliyeti öngörülemez bir projedir. Türkiye’yi esir alır.
Şunu mu yapacaklar, bir küçük bölümü devlet ihalesine çıkartacaklar. Kazmayı da vurmuş ve sözlerini tutmuş olacaklar.
Şu kesin: Ülke daha da yoksullaşacak ve yoksul zengin uçurumu derinleecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder