Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

5 Ocak 2020 Pazar

Libya’ya tehlikeli askeri maceraya ancak Meclis dur diyebilir! 2003’deki gibi




2 Ocak 2020 Aralık 2019 Perşembe / Bilim ve Siyaset -  Orhan Bursalı

Bugün Meclis’te çok önemli bir Saray kararı oylamaya sunulacak. Bu çok tehlikeli serüvene girişilmesini engelleyecek ve ülkeyi tehlikelerden koruyacak tek güç Meclis.. Milletin Meclisi.
Bunu 2003’te Irak savaşına gönderilmek istenen TSK’ya izin vermeyerek yapmıştı. Türkiye’yi 1 milyon Iraklının öldürülmesine ortak olmaktan kurtarmıştı. Şimdi yeniden tezkereye hayır oyu vererek, ülkeyi savaştan kurtaracak bir görev üstlenmesinin karar aşamasında.
 TSK ilk kez denizaşırı bir ülkenin, Libya’nın iç savaşına askeri müdahale etmek üzere gönderilmek isteniyor. Yani Ordu Libya’da savaşacak.. Dış İşleri Bakanı’nın Kılıçdaroğlu’nu ziyarette “en kötü senaryoda evet savaşa girebiliriz,” demesi bunu açıkça gösteriyor.
Meclis’te tezkereye destek sağlamak için Çavuşoğlu “en kötü senaryo” olarak nitelendirdi, ancak asker göndermenin tek senaryosu savaşmaktır. En kötüsü zaten ilk senaryo olmasıdır.

Bir orduyu bile gönderebilir, Meclis tam devre dışı
Tezkere’de Cumhurbaşkanına “Hudut, şümul (kapsam), miktar ve zaman Cumhurbaşkanınca tayin ve takdir olunacak şekilde...”  büyük ve bugüne kadar görülmemiş bir esneklikte yetki verilmesi isteniyor. Meclis kendi yetkisini doğrudan bir kişiye devretmektedir ve olabilecekler konusunda tamamen kendisini yetkisizleştirmekte ve sorumluluktan uzaklaşmaktadır.
Bu yetkiye göre Saray isterse bir orduyu bile Libya’ya gönderebilir. Asker top yekün savaşa da sokulabilir. Kara, Deniz Hava her aracı kullanabilir. Bu yetkileri, Kurtuluş Savaşı yapan Mustafa Kemal’e bile o zamanki Meclis vermemişti.. Şimdi ise Saray bir yıl boyunca istediği gibi ve Meclis’i tamamen devre dışı bırakacak olağanüstü yetkileri talep etmektedir.

Savaşa girecek

Türk Ordusu Trablus hükümetini düşmekten kurtarmak için gönderiliyor. Düşman ise Hafter! Hafter ki Libya’nın çok büyük kısmını ele geçirmiş durumda ve son bir hamle ile bunu başarabilir.
Hafter’in arkasında ayrıca Mısır var, tanklarıyla!
Ve Fransa’nın özel birlikleri..
Avrupa’nın bir kısmı şimdilik tarafsız, ama Türk Ordusu oraya gidince ve savaşa girince, Fransa’nın yanında yer alması beklenebilir.
Türk Ordusu’nun önünde General Hafter, Fransa ve Mısır var. Daha arka plandı ise Suudi Arabistan vb.
Şüphesiz bir de en büyük güç olarak Rusya var!
Çok tehlikeli bir süreç.
İktidar Libya’nın resmi hükümetinin talebini gösteriyor ve kendisine bir bir hukuki konum inşa etmeye çalışıyor. Bu bir uyduruk gerekçedir. Suriye’nin meşru hükümeti Şam’dır. Ama Türkiye Şam’a karşı savaşıyor!
Ahmet Yavuzbelli ki Deniz anlaşmasını yaparken Trablus hükümeti ile, asker gönderilmesi de kararlaştırılmış” diyor.
Türkiye Suriye’ye müdahalede yeterli deneyimi çıkarmamış. Şimdi benzerini Libya’da yaşamaya soyunuyor. Naim Babüroğlu “Libya’da Suriye’de olduğu gibi taraf olmak, Türkiye’ye hem Libya’da hem hem Suriye’de daha çok kaybettirir” diye uyarıyor ve anımsatıyor “Tarih tekerrürdür derler, ibret alınsaydı hiç tekerrür eder miydi” sözünü anımsatıyor.
Meclis bu tehlikeli maceraya dur diyebilir ve tarihe geçer.
Ve ülkeye yeni bir yıl armağanı olur!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder