Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

24 Eylül 2019 Salı

Yargı: Cumhuriyeti, Anayasayı yasaları iktidardan kim koruyacak, Fetö dönemi gibi


23 Eylül Pazartesi 2019 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı

İktidar içinde “kanat savaşları”nın yeni hedefi Adalet Bakanı Abdurrahman Gül dişli çıktı. Pelikancı adıyla kötü tanınan, iktidar içinde bir grubun adına “silahşörlük” yapanlar şimdilik ikinci bir emre kadar kuyrukları kıstılar. Daha önce eski Cumhursbykn Abdullah Gül’ü yıpratmışlar; sonra da Ahmet Davutoğlu’nu henüz Başbakan ve Parti Başkanıyken top ateşine tutmuşlardı. Sonuç, Davutoğlu’nun tepetaklak görevlerinden olmuştu. Gelinen nokta Davutoğlu’nun Partiden atılmadan ayrılması olmuştu.
Konumuz yine yargı ve hukuk aslında, ama bu siyasi olayın hukuk veya yargıyla ne ilişkisi var diyeceksiniz. Bir iç çatışma ve tasfiye, değil mi?!
Evet esasında ve görünüşte öyle.
Ülkemizde tetikçilik siyasi bir iktidar savaşının parçası olarak işlediği, kişilik hak ve özgürlüklerine yapılan saldırıların üst düzey korumaya sahip olduğu için, hukuk işlemiyor. Davutoğlu o zaman bu silahşör veya tetikçileri dava etse dilekçesini kabul eden bir savcı bulamazdı..
O zaman şöyle sorabiliriz: Siyasi defter dürme girişimleri kendi içlerinde böylesine amansız sürüyorsa, iktidarlarının rakiplerine neler yapmazlar..
Dünkü yazımda epey sayıp dökmüştüm. Yapıyorlar zaten. Amansız, korkusuz ve alabildiğine...

Cumhuriyeti ve anayasayı kim koruyacak
Eski Cumhurbaşkanı AKP’den neden tam kopmak zorunda kaldı, RTE’ye karşı Cumhurbaşkanı adaylığını koyacak kadar kesin bir kopuş, üstelik... Mücadele etseydi, Davutoğlu’nun başına gelenlerle karşılaşacaktı.
Bir siyaset çirkefliğin batağında ise, rakiplerine karşı kullanmayacağı silah yoktur.
Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırılar konusunda kendiliğinden dava açarak kamu adına, Anayasal hak ve özgürlükler adına, ülkenin muhalefet liderinin devlet ve yasalar çerçevesinde sahip olduğu haklar adına hesap soran ve yasaları işleten bir savcılık kurumu ortalıkta bulunmuyorsa, orada keyfi bir yönetim var demektir.
Bir de şu demektir bu durum: Savcılar, Cumhuriyet Rejimi- Anayasa adına hareket etme özgürlüklerine sahip değiller. Yıllarca dışarı çıkmaması gereken on paralık bir adam “imza vermek” durumunda kaldığı için özgürlüklerinin kısıtlanmasından şikayetçi!
Hakkındaki soruşturmanın şeklen olduğundan ve bir süre sonra kendiliğinden kapanacağından şüphesi olan var mı?
Şimdi bakın: 2018 yılında dövizin artacağını söyledikleri, ekonomik krizden bahsettikleri için BDDK’nın (bankacılık denetleme kurumu) şikayeti üzerine savcılık “Türkiye ekonomisinin istikrarını zayıflatma girişiminde bulundukları” gerekçesiyle 38 gazeteci ve uzman hakkında dava açtı!
AKP iktidarı ekonomiyi batırmış, dolar almış başını gitmiş, bunu söyleyenler ekonomiyi zayıflatıyormuş.
Bu siyasi ve ekonomik susturma işlemi..

Her şey göstermelik: Yargıç sınavları

Bildiğimiz bir konuyu bir avukat bizzat yaşadığı için gündeme taşıyorum yeniden:
Sayın Bursalı,
“...Adana Barosu mensubuyum , 46 yaşındayım. Sizi yıllardır takip ediyor ve severek okuyorum. Bugün yazmış olduğunuz yazınızı da bir yargı mensubu olarak okudum. İstanbul Hukuk mezunu uzun yıllardır avukatlık yapan bir hukukçuyum, 2016 senesinde 43 yaşımda ömrümde ilk defa hakimlik sınavına girdim ve hiç de fena olmayan bir puanla bu sınavı kazandım.
“Ne var ki mülakat denilen garabeti geçemedim, ne oldu derseniz: Adana'da tanıdığım ne kadar Akp'li avukat varsa puanları benden düşük olmalarına rağmen hakim-savcı yapıldılar. Hem de toplamda 900 kişi, resmi Akp üyesi, ilçe başkanı, yardımcısı, disiplin kurulu üyesi veya parti üyesi vs
Bu konu o dönem bir süre gündeme getirildi hatta liste liste isimleri yayınlandı, gelin görün ki unutuldu gitti, hatta bu listeyi yayınlayan gazeteniz haberine ve başka haberlere erişim yasağı getirildi.
Sizden istirhamım konuyu diri tutmanızdır. Yaşım 45'i geçti, yasa gereği artık zaten hakim olamayacağım ama lütfen asıl kadrolaşmanın bu olduğunu yazınız. Bu arada eklemeliyim ki sadece 2016 sınavında değil sonrasında yapılan sınavlarda da aynı şekilde hep Akp'li avukatlar alındı, cüzi bir istisna hariç.
***
Durum budur.
Tıpkı Fetöcülerin yaptığı gibi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder