Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

23 Aralık 2017 Cumartesi

“Büyük devlet” olmak, “Yüzyılın Projesi”ne baş koymak

Bir tv programında tartışmacı AKP’li milletvekili sakin sakin Ortadoğu’da Türkiye’nin özellikle petrolden pay alması gerektiğini ve bunun tarihsel bir hakları olduğunu vurguluyor ve AKP’nin bu güne kadar ki Orta Doğu politikasına “ışık” tutuyordu (*).
Şüphesiz, Davutoğlu da aynı görüşteydi, Erdoğan’ın Şam’da Emevi Camisinde namaz kılma niyetleri de..
Köprülerin altında suların çok hızlı aktığını ve siyasal gerçeklerin bu görüşlere 180 derece çark ettirdiğini önceki yazılarımda belirtmiştim. Bugün konuya başka açıdan bakacak ve okur katkılarına yer vereceğim:
Düne kadar iktidarın bu politikaları “biz Ortadoğu’nun süper gücüyüz” manşet ve yorumlarıyla bu “alt emperyalist güç” tavırlarına destek ve gaz veriliyordu. Birden görüldü ki biz o kadar da güçlü değilmişiz! İlhakçı ve dayatmacı bir “küçük emperyalist güç” bile olmamız mümkün değilmiş. Oyunun kurallarını bölgeyi tasarlayan baş emperyalist güç koyarmış. Ki, o bile doğrudan Ortadoğu petrollerine el koymak gibi bir niyeti olmadı, sadece parçaladığı ülkelere kendi petrol şirketlerinin yerleşmesini sağladı, silah sanayiine yeni işler çıkardı ve siyasi çıkarlar peşinden koştu.

Çıkarımız ne emreder?
Türkiye’ye dönelim, kabul edelim ki ülkemiz “Büyük”. Her ne kadar izlenen siyaset büyüklüğümüze hiç uygun değil ise de!
“Büyük Devlet” tavrı, bölgeye ve komşularımıza yönelik, ilhakçı politikalar izlemeyi mi gerektirir? Yani güç bende, o zaman alırım. İyi ki o kadar gücümüz yoktu, yoksa savaştan helak olmuş ve çok şey kaybetmiştik
Türkiye’nin bölgeye yönelik ihtiyacı nedir, çıkarımız ne emreder?
Sakinlik! Kardeşlik! Dostluk!
Savaşsız bir bölge! Büyüyen ekonomik ilişkiler! Hep beraber mutluluk! Bölgede adeta bir “ebedi huzur”! Bir itirazı olan var mı?
O zaman, tüm bu güzelliklere ulaşmak amacına yönelik bir politika izleyeceksin..

Yüzyılın projesi sahibini bekliyor!
Bu projeyi kim istemez? Mesela ABD ve bölgenin sürekli savaş eşiğinde kalmasından çıkarı olan, mesela İsrail! Rusya da mı? Sanırım Rusya’nın tek çıkarı, bölgenin sakinliğinden yararlanmak ve çok yönlü ilişkileri geliştirmektir. Bilmiyorlarsa bunu bir düşünsünler!
Ortadoğu’yu sakinleştirmek “Yüzyılın Projesi”dir! Asla küçük çıkarlar, tarihsel ayrılıklar, mezhep çekişmeleri gibi geçmişin çöplükleri içinde hiç eşelenmeden ve sadece geleceği kurmaya bakarak!
Türkiye büyük devlet mi? Erdoğan büyük liderlik mi oynamak istiyor? İşte fırsat! Bunu gerçekleştirmeye baş koyarsan, büyük lider olarak tarihe geçersin. Emperyalizme karşı mısın? İşte saha, işte çelik, işte çomak! Türkiye’yi İslam dünyasında da bölgede de evrenselliğe taşıyacak olan budur.

“Bir proje, çözüm öneriyorsunuz!”
Sevgili Orhan Bey, Bir haftadır İran üzerinden sürdürdüğünüz tartışmanın çok önemli bulduğum ve takdir ettiğim bir yanı var: Ortaya bir proje, bir çözüm önerisi atılıyor. Doğru veya yanlış olabilir, eksikleri olabilir. Ama asıl önemli olan gerekçeleri ile ortaya bir hipotezin atılması. Ülke salt eleştiri istemiyor, sorunlara çözüm önerilerini, alternatif kalkınma projelerini duymak istiyor... Yazılarınızın, aydın sol kesimin her konuda çözüm önerilerini, projelerini ortaya attığı bir döneme öncülük etmesini diliyorum... Son olarak şunu da belirteyim: Çözüm önerilerinize büyük ölçüde katılıyorum. On yıla yakın süredir çevre ülkelerde ağır sanayi tesisleri inşaatlarında yerli yabancı müteahhitlere elektrik taşeronluğu yapan  bir şirketin yöneticisiyim ve bu sayede bölgeyi kısmen tanıma şansım oldu..” (Adı bende)
***

Ülkemizin uzunca bir süredir iyi yönetilememesine rağmen hala umut yansıtan yazılarınız iç rahatlatıyor. Demek ki birçok ulusal ve insani değerimizi henüz kaybetmemişiz. İran’la büyük projelerde işbirliğine işaret ediyorsunuz, her şeye yürekten katılıyorum. Bölgede çatışmalara sonlandırmak hele de başta ABD olmak üzere emperyalizmi devre dışı bırakmaya öncelik vermeniz doğrusu beni sevince boğdu...” (M.S.Ü)

21 Ağustos 2017 Perşembe / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder