Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

2 Temmuz 2017 Pazar

Adalet için bedenlerini ortaya koyuyor insanlar..









Gündeme “Sivil itaatsizlik” eylemleri de girebilir..


Önceki gün gerçekten zorlu bir Adalet Yürüyüşü’ne tanık olduk. Bunaltıcı sıcak, tempolu 20 km’lik yürüyüşü zorladı. Dün 4 derece daha arttı. Kılıçdaroğlu ile “saray” karavanında sohbet ettik ve kendisine yürüyüşte eşlik ettik. Türkiye’nin dört bir yanından katılım var. Bu, iktidarın giderek sıklaştırdıkları adaletsizlik, keyfilik, hukuksuzluk mengenelerine adım adım sıklaştırmalarına karşı bir top yekün meydan okumadır..
20 bin kişiye yakın insan bedenlerini ortaya koyarak yürüyorlar.
Neden söyle dedim? Çünkü iktidardaki muktedirlerin “lütufları” sayesinde bu yürüyüş gerçekleşiyor. Öyle dediler ya! Bazı duygu ve düşünceleri tamam nefret düzeyinde hissedersiniz, dilinizin ucuna gelir, damarlarınız şişer, öfkenizi dışa vurmak istersiniz, ama bulunduğunuz makam bakımından susarsınız, yüzünüze bir gülümseme maskesi takmasını bilirsiniz. Her ne kadar muhataplarınız bunun gerçek olmadığını bilse de!
Ama öyle değil. Şu, “lütfettik de yürüyorsunuz” meselesi ülkenin hangi noktada olduğunun kesin belgesidir. Anayasal ve yasal hiç bir hak yok, bunların hepsi sepete atılmış, kullanmaya kalkarsanız iktidarın lütfuna sığınacaksınız..
Bu sözlerin ardında şu düşünce yatar: Eğer lütfetmezlerse, mesela gönderir, TOMA’sını, özel kuvvetlerini, lastik-çelik mermi kuşatılmış silahlı elemanlarını, dağıtır Kılıçdaroğlu’nu, milletvekillerini, yürüyüşe katılanları.. Artık kim öle kim kala!
Bu nedenle sayıları ve katılımları durmadan değişen yüzbinlerce kişi, bu tehdite karşı bedenlerini ortaya koyarak ve meydan okuyarak yürüyorlar dedim.
***
Kılıçdaroğlu ve Milletvekilleri kararlı. Ok, yaydan çıktı ve Enis’e biçilen uyduruk ceza ile Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin bedenine saplandı. Adalet, hak – hukuk, bağımsız yargı, bunların hepsinin boş laflar olduğu her bir karar ve uygulama ile kanıtlanıyor.
CHP ve yüzde 50’lik muhalefet ya var olacak ya da dükkanı kapatıp uzuuun bir tatile çıkacaktı.
 Kılıçdaroğlu’nun Yürüyüşü müthiş büyük destek aldı. İnsanlar mutlu, sevinçli, güle oynaya yürüyor. Giresunlular, Edirneliler, İzmir’liler, tabii İstanbullular ve yerel halktan ve örgütlerden katılımlarla, büyük bir toplum, aslında Türkiye yürüyor... “Hayır”, yürüyor. Referandum ruhu ayakta ve yürüyor. Özetlersek, olay budur.

Sivil itaatsizlik

Kılıçdaroğlu Merkez Yönetim Kurulu toplantısı bittikten hemen sonra Enis’in mahkumiyet haberinin geldiğini ve MK’ye hemen ikinci toplantıya çağırdıklarını ve ertesi gün yürüyüş kararını aldıklarını anlatıyor bize: “Ertesi sabah kravatlı ve normal pabuçlarıyla gelenler, ilk gün zorluk yaşadılar ama ertesi günü uzun yürüyüş düzeni alındı..” diyor.
Maltepe’de en az 1-2 milyon kişinin katılacağını mitingle yürüyüş sona erecek. Belediyeler harıl harıl çalışıyor. Başkanlar da orada, gördüklerim arasında Kadıköy, Maltepe, Kartal... vardı.
Peki sonra? Kılıçdaroğlu:
“Devingen değişen bir siyasal gündemdeyiz, eylemlerimizi sürdüreceğiz, duruma göre davranacağız, ama uzun aralar vermeyeceğiz. Şimdi anayasal- yasal haklar çerçevesinde eylem yapıyoruz. Örgütle toplanıp bunları konuşup tartışacağız. Bu anayasay- yasal eyleemleri çeşitli biçimlerde sürdüreceğiz, ama gündemimize “sivil itaatsizlik” çerçevesinde eylemler de girebilir.. hele şu mitingi yapalım..”
Yürüyüş kararıyla, CHP yeni bir aşamaya geçti. CHP ile birlikte Türkiye de, muhalefet de tabii ki.
2019 seçimlerine kadar sürecek bir düzene, sürece girildi.
CHP’li milletvekilleriyle, yerel ve genel seçim süreçlerini ve yöntemlerini, yüzde 50’yi nasıl çoğaltacaklarını, seçimlerin güvenliğini, adayları, yeni anayasayı ve referandum sonuçlarının iptali meselesini de konuştum..

Artık sonraya...
1 Temmuz 2017 Cumartesi, Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder