Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

24 Nisan 2016 Pazar

Yaşadığımız, adı konmamış “gizli” bir iç savaştır

Hayır, kastettiğim, çoğunlukla Güneydoğu’da süren PKK ile silahlı çatışma değil. Bunun adı konmuş. Silahlı çatışma, dahası silahlı iç savaş denmiş..
Başka bir şeyden bahsediyorum, daha doğrusu hepimizin bildiği, tek tek karşı çıktığımız veya teşhir ettiğimiz, örneğin 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı iptal etmek, Cumhurbaşkanının uçağından ATA adını silmek gibi olayların adını doğru düzgün koymak gerekliliğinden..
Yaşadıklarımızı bir kavram olarak bilince çıkartmazsak…
..eh işte bir iktidarın işgüzarlığı… bak bunu da yaptı terbiyesizler.. bunlar Atatürk’e zaten karşı daha ne bekliyordunuz.. kadına bak “reklam arası” dedi 90 yıllık cumhuriyete..
Gibi ucuz tanımlamalarla geçiştirirsek yaşadıklarımızı, içinde bulunduğumuz süreci hiç anlamamış oluruz. Sanırız ki, bunlar devrilecekler nasıl olsa, herşey eskisine döner, Cumhuriyet ayakları üzerine oturur..

Yıkılan ve çökenleri görmüyoruz!

Öyle ucuz bir süreç yaşamıyoruz. Şiddetli, yıkımlı bir süreç içindeyiz.
Yıkılan, 96 yıllık Cumhuriyet’in üzerinde yükseldiği taşıyıcı kolonlarıdır, direkleridir, ana ilkeleridir, abc’sidir, kurucu iradesidir..
Bugüne kadar görülmemiş bir şiddetle yaşıyoruz her şeyi, aslında sürekli deprem sarsıntıları içindeyiz, ama yerlerde yıkıntıları, çökenleri, yere düşen insanları, yıkılan kurumları görmüyoruz..
Cumuriyet kimsesizlerin, çocukların esirgeyicisiydi..
Bebelerimizin başları sözde melekleri çağrıştıran reklam beyaz türban ve şallarla örtülüyor; 23 Nisan, kuran okuma yarışlarına dönüştürülüyor.
Eğitim parçalandı, çocuklarımız dinci kurumların evlerine peşkeş çekiliyor. Devletin çocukların eğitim üzerindeki koruyucu görevi, sorumlulukları kaldırıldı.

Kapatılması gerekirken

Daha önce de çocuklarımız, iktidarın kasıtlı olarak üzerine düşen görevi yapıp yurtlar, parasız kaliteli kurslar açmadığı için Cemaatlere, evlerine yurtlarına, kurslarına okullarına peşkeş çekilmişti. İktidar o cemaati yıkarken, onun işlevini kendi dinci kurumlarına, adamlarına devrediyor!
Ayrıca milletin malı mülkü birilerine, çatısı altında çocuk istismarcılarının cirit attığı, normal koşullarda çoktan kapatılması gereken Ensar gibi dinci oluşumlara, hanedan evlatlarının uyduruk vakıflarına peşkeş çekiliyor.
Dikkat edin sözde eğitim kurumlarının görevi daha önce tanımlanmıştı “Kindar ve dindar nesil yetiştireceğiz…”

Kindar ve Dindar bir toplum

Bu tanımlama, çocuk eğitimi için yapılmadı sadece. Yarattıkları ve yeniden yapılandırmak istedikleri toplumun niteliğini de belirlemişlerdi: Kindar ve dindar bir toplum..
Bu toplum bölücülüğünün ortada dolaşan adı “kamplara ayırmak” olarak günlük dile geçti.
Hiç durmadan.. hiç bıkmadan.. birbirine siyasi ve ideolojik düşman kampların yaratılması politikası.
Kurucu iradenin toptan ve bütünüyle yok edilme stratejisi gündemde.
Cumhuriyet’in özgür yurttaş oluşturma ve milletin egemenliği sistemi, tam tersine işletiliyor: Kindar ve dindar, kör inançlı bir toplum ve yerle bir edilen hanedanlık rejiminin altyapısının kuruluşu.

Havalanı duvarlarındaki resim

Atatürk şimdilik havaalanlarında bu rejim liderlerinin basın toplantısı yaptıkları salonun arka duvarını süsleyen anlamsız bir fotoğraf.
Kurumlar yok. Barolar Birliği diye bir şey var ama düşman. Anayasa Mahkemesi şimdilik, iktidara uyduğu sürece orada. Hukuk, rejimin özel mahkemelerinin elinde, siyasi olarak insan hayatını ve özgürlükleri dürüp içeri tıkma çarkı.
Medya, iktidarın elinde inanılmaz yalan ve rüsva makinesi olarak işliyor. Bunların zamanı gelince tüm varlığıyla hesabının asla sorulmayacağı inancı içinde.

Başkanlık rejimiyle perde inecek

Cumhuriyetin en temel birlikte yaşam ilkesi yerle bir edildiği gibi, dünya ile barış içinde yaşama ilkesi gitti, yerini “aktif savaş” ilkesi aldı.
İktidardalar 14 yıldır, ama her gün beş posta muhalif olarak kim varsa sayıp söğme, hapise atma, kötüleme, saldırma politikasını topluma yerleştirdiler.
Başkanlık rejimine geçtiler mi, perde inecek.. Bunun için de yaşayacağımız çok alametler olacak!

Ne yaşadığımızın adını koyalım:

Şimdilik silahın sanki ortalıkta görünmediği, devleti ve tüm kurumlarını ele geçirenlerin her gün bir meydan savaşı ile yıktıkları bir toplum ve Cumhuriyet var.
Bunun adı tek taraflı sivil bir iç savaştır. Bir ideolojik sapkınlığın, eline geçirdiği her cihazla sürdürdüğü.

Tepeden son yıllarda şiddetlenerek hukukla, polisle, tehditle, boyun eğdirmeyle, ekonomik el koymayla sürdürülen bir sivil iç savaş..
21 Nisan 2016 Perşembe / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder