Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

8 Şubat 2013 Cuma

TÜBİTAK Niye Ses Vermiyor? “Uzay”da İşler Çöktü mü?


CBT Gündem, sayı 1351, 8 Şubat 2013
  
Arkadaşımız Reyhan Oksay ikinci kez TÜBİTAK Uzay’ın basınla ilişkilerden yetkili kişisine başvurdu. Amacımız Göktürk-2’nin yörüngesindeki faaliyeti hakkında bilgi edinmekti. Türkiye’nin 26 yıldır kesintisiz yayımlanan tek bilim, teknoloji haberleri ve kültürü dergisi olarak okurumuzu bilgilendirmek istememiz doğal. 
Ama ‘tamam size geri döneceğiz’ gibi bir sürü gevezelik dışında, bilgi isteğimizi, üstelik yasalara aykırı olarak engelliyorlar. Halkla ilişkiler yetkilisi görevini mi yapmıyor veya görevini yapması mı engelleniyor. Bunu bilemeyiz. Ama bize göre görevini yapmıyor, o halde orada oturmaması gerek. 
Ayrıca TÜBİTAK sitesine bakıyoruz, Göktürk uydusu ile ilgili basında yer alan haberleri koymuşlar, Cumhuriyet ve Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’deki haberleri ise es geçmişler..
Belli ki bize karşı bir düşmanlık var! Hoşlarına gitmek zorunda değiliz… Babalarının çiftliğini değil de Türkiye’nin, hepimizin bir kurumunu yönetiyorlarsa, bizim vergilerimizle, sorularımızı yanıtlamak zorundalar. Ama hayır, biliyoruz ki orayı kendi çiftlikleri sanıyorlar.
Biz de Göktürk-2 ile ilgili, bir kısmına zaten bu sayfalarda yer verdiğimiz, Göktürk-2 ve Uzay bölümüyle ilgili projede yıllarca çalışanların açıklamalarıyla olan biteni anlamaya çalışalım. “Ankara’nın gayri resmi gazetesi” Solfasol internet gazetesinden alınıp http://muhimhadiseler.org/gokturkte-2-perde/ sitesince iktibas edilen bir röportajdan bölümler aktaracağız.
Solfasol Gazetesi’nden Gözdem Üner Tubay ve Mehmet Onur Yılmaz, RASAT ve GÖKTÜRK uydularının “Temiz Oda Uzmanlık Grubu Lideri” Vedat Gün ile bir söyleşi yaptılar. Lideri dediysek, eski lideri! Çünkü kapının önüne konanlardan biri.. Uydu yapmak macerasını öyle anlatıyor. TÜBİTAK’tan uyduları yapanların büyük çoğunluğu atıldıktan sonra yeni bir uydu yapabilir mi sorusuna ilginç yanıt veriyor Vedat Gün:
Yeni bir uydu yapabilir mi bilmiyorum. Konusunda uzman yöneticiler artık yok. TÜBİTAK’ta artık öyle bir enerji yok. Dahası bu düzeyde iş yapabilecek bir kadroya sahip değil. Kağıt üstünde bir sürü insan görünebilir. Ama o tecrübeye sahip insanların çoğu yok orada. GÖKTÜRK-3 de yapılabilir 5 de. Ama TÜBİTAK’ın önümüzdeki beş yıldan daha önce bu düzeyden daha yüksek yerlilik oranına sahip bir uydu yapması mümkün değil. BİLSAT’tan bu yana son 15 yıl içinde elde edilen tecrübenin çoğu 6 ayda kaybedildi. 5 takım uydu yapacağız deniyor. Ne kadar sürede yapılacak bakalım görelim...”
***
İlk yerli uydu GÖKTÜRK-2 değil RASAT’tır. 2004 yılından itibaren ilk vidasından, fırlatma öncesi kameranın kapağının kaldırılmasına içinde olduğumuz, tasarımını tamamen bizim yaptığımız, modül üretimlerinin çoğu, testlerinin nerdeyse tamamı Ankara’da yapılan bir uydudur RASAT.. GÖKTÜRK-2 ise RASAT ile öğrenilen teknolojinin ikinci uygulamasıdır. İkisi de %100 yerli değildir. Dünya’da kimse %100 yerli uydu yapmıyor. Çok büyük oranda yerlidir. Önemli olan teknolojiye sahip olmak. RASAT’ta “Devrim” arabası ile yaşanan travmanın tekrar etmemesi için çok özendik. Her şey defalarca testten geçti. Bu durum süreci biraz uzattıysa da sonunda başarılı oldu.
“Biz RASAT’ı yaparken 2007 yılında GÖKTÜRK-2 projesi gündeme geldi ve sözleşmesi imzalandı. RASAT’tan daha büyük ve kapsamlı bir proje olduğu için ve daha fazla kurumun işi öğrenmesi için TUSAŞ’ın da katılımıyla yapılmaya başlandı.
“Uyduyu uzayda yörüngeye yerleştirme kabiliyetine sahip çok az ülke var dünyada.. Uydu fırlatma teknolojisine sahipseniz başlığa uydu yerine bomba koyup dünyanın istediğiniz yerine gönderebilirsiniz. Kuzey Kore’ye bu yüzden çok kızıyor Amerika... RASAT uydusu fırlatıldıktan kısa bir süre sonra TÜBİTAK yönetimi görevden alındı...
“TÜBİTAK’a bağlı enstitülerde de huzursuzluk başladı. TÜBİTAK UZAY’da da çeşitli huzursuzluklar başladı. 2011 Kasım ayında TÜBİTAK UZAY’ın tüm yönetimi görevden ayrılmaya zorlandı ve çalışanlara çok ciddi baskı oluşmaya başladı... Bir yıllık süreç içinde TÜBİTAK UZAY içinden 80 kişi işinden ayrıldı. Bu kişiler içinde üst düzey yöneticiler, uzmanlar, proje yöneticileri, uydudaki çok önemli modüllerin tasarımcısı olanlar vardı. Her biri üzerine uzun süredir yatırım yapılmış insanlardı.
“Biz ayrıldığımızda GÖKTÜRK-2 %98 tamamlanmış ve sadece son testleri kalmıştı. Uydu bugün yapıp yarın fırtlattığınız bir şey değil. İnsanların görevleri yavaş yavaş bitmişti. Yeni uyduda kullanacağımız güç sistemi ve haberleşme sistemi ile ilgili küçük küçük çalışmaya başlamıştık... Ayrıca ekibin tamamının ayrılmamış olmasının da etkisi var. Hala büyük bir özveri ile çalışan arkadaşlarımız var kurumda.
“GÖKTÜRK-2 fırlatıldığında davet edilmeyen tek kişi Cumhurbaşkanı değildi. GÖKTÜRK-2′yi yapan ekibin büyük bir kısmı da o gün orada yoktu. Hiçbirimiz davet edilmedik... Davet edilmediğini duyduğumuzda Abdullah Gül’e şakayla karışık “Üzülmeyin Cumhurbaşkanım bizi de çağırmadılar. Biz de televizyondan seyrediyoruz” diye twit atsak mı diye düşündük.
“TÜBİTAK UZAY’da 2011′de olan neydi? Sadece bir yönetim değişikliği mi: Eskiden de yönetimler değişirdi. Yeni gelen yönetimler alt kadrolara ve uzmanlara dokunmazlardı. Onlar size siz onlara alışmaya çalışırdınız. Siyasi kimlikler sorgulanmazdı. Kimse sizin orada işinizi yapmanıza engel olmazdı. Şimdi, hiç işi bilmeyen, konudan uzak siyasi güdümle gelen bir yönetim var. Çok nitelikli bir CV’ye sahip olabilirler. Ama orada yapılan işin ne olduğunu tam bilmiyorlar ve tam da çözemediğimiz kriterlere, göre ayrımcılık yapıyorlar.
“Daha açık sorayım o zaman, TÜBİTAK UZAY’da belirli bir görüşten insanlar mı tasfiye edildi?
“Buraya solcuları, komünistleri, vatan hainlerini doldurmuşlar onlar da hiçbir iş yapmıyorlar, diye geldiler. Evet pek çok uzmanın dünya görüşü birbiriyle ya da yönetimdekilerle aynı değildi. Ama bundan bağımsız olarak çok güzel işler üretiyorlardı. Yapılan onca, çok önemli işleri görünce durumu anladılar ama çok geç kaldılar. Şimdi o işleri sahiplenmek istiyorlar, ama artık o işleri yapacak insanlar orada değil. Sahipsiz kalan bir diğer önemli proje de BALİSTİKA’dır. Emniyete ve Jandarmaya otomatik balistik inceleme yapan yerli bir sistem geliştirildi. 15 yıllık geçmişi olan bir projeydi. Bu projedeki kilit insanların çoğu da ayrılmak zorunda kaldı. Ne tesadüftür ki o projede de teslim edilmesine çok az süre kala oldu tüm olaylar. İnsanlar da projemizi bitirelim, sonra gideriz diye sabrettiler. Projeyi teslim ettiler ve ayrılmak zorunda kaldılar.
***
Gelecek Cuma yeniden birlikte olalım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder