Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

2 Nisan 2011 Cumartesi

Cemaat: Çok İleri Gittik (Pennsilvanya Meşvereti)


Başbakan’ın “yargının işi” açıklaması ve AKP içinde “durumu okuyamayan” partili yöneticilerine, “yargının işine karışarak yanlış yaptılar” demesi ile durum netleşti. Zaten sızan haberler de, Ergenekoncu savcılıkta değişim yapılması “ricasının”, hükümetten (yani başbakandan) HSYK’ya gittiğini gösteriyor.
Erdoğan “cemaatçi yargısal yapılanma”nın aleyhine işlediğini görüyor. İktidara yakın Metropol şirketinin yaptığı araştırmaya göre de, Ergenekon davası konusundaki kamuoyu algısında güvensizlik artmıştır!
Ergenekon yargılamaları, yaygınlaştırılması ve tutukluluk süreleri açısından da (hele hele Balyoz–daha doğrusu 11 nolu sahtekar CD ile) ciddiyetten tamamen uzaklaştı ve bütün keyfiliğin faturası Başbakan ve AKP iktidarının sırtına yüklendi!
Cemaatçi yapılanma ve iktidar, bu durumu tersine dönüştürmek için, Ergenekon üzerine, bugüne kadarkilerini çok çok aşan büyüklükte bir kıyamet koparmalı! Ama bütün barutlarını harcadılar! Türkiye’nin yarısını tutuklamaya gitmelidirler! Metropol araştırmasına göre de zemin uygundur, çünkü, halkımızın yüzde 34’ü –AKP’li seçmen (%29.5) dahil- “Ordu gerektiğinde yönetimi ele almalıdır!” demektedir!
İmamın Ordusu kitabı kimde varsa örgüt üyesi olur”, kararı, aslında faşizmin tam kitlesel uygulamasına yönelik aptalca bir denemeydi!
Ergenekoncuların inişi, Türkan Saylan ile başladı! Odatv ile bağlantılı gazeteci tutuklamaları ve İmamın Ordusu ve ilahiyatçı baskınları ile tam başaşağı gitti..
***
Bu durum üzerine “Pennsilvanya Meşvereti” yapılıyor. F. Gülen, ABD’de, Hüseyin Gülerce’ye diyor ki (Kendileri, Ergenekon konusunda olacaklar ve olması gerekenler konusunda kamuoyu yönlendirme uzmanıdır):
Başkaları niye düşmanlık yapıyor… Burada biraz da kendimize bakmamız lazım. Acaba bizim usul hatalarımız mı, üslup hatalarımız mı var? Bize olan bakış; yanlış yaklaşımlarımızdan mı, ihmallerimizden mi, o insanları 'karşı cephe' olarak görmemizden mi kaynaklanıyor? Bunları düşünmeden, bir yönüyle kendimizle yüzleşmeden, kendimizi sorgulamadan, hemen insanları, kabahatlerinin mahkûmu haline getirmek doğru değil..”(Zaman, 30 Mart)
Anlaşılan, iktidar uygulamalarındaki saldırganlıklarının kendilerine verdiği zarar üzerine epey “meşveret” yapmışlar! Geldikleri noktada kamuoyunda yarattıkları büyük tepkiyi görmüşler. Onları en iyi anlayan gazetecilerden biri olan Ruşen Çakır’ı bile hedef tahtasına yerleştirip ateş ettiler! Çakır, Gülen’in sözlerini “özeleştiri”, “hatadan dönme” noktası olarak görüyor.
Bu yazının Cumhuriyet’te yayımlanan ilk biçiminde “bu görüşe katılıyorum” demiştim. Ama hayır!
Bu, gerçek bir özeleştiri ve gerçek bir hatadan dönme mi? Hiç sanmıyorum. İktidara yapışmış bir “siyasi yapı”, süreç içinde görüntüsünün zedelenmesinden rahatsız! Bunu toplumsal algı çalışmalarıyla düzeltme yolunu arıyorlar! Nitekim F. Gülen devreye girdi ve açıklama üzerine açıklama yapıyor! F.G., siyasi olarak sanırım en son, “Gatakulli” diyerek adamlarına rehberlik yapmıştı!
Cemaatin siyasi bir hareket ve siyasi hedefleri olduğunu görmek istemeyen herkes, değerlendirme hatası yapacaktır!
Cemaat, her zaman “hoşgörü, diyalog” sloganlarını şiar edinerek ve her zaman iktidarlara (12 Martçı generaller dahil) yakın durarak, devlet içinde örgütlenmeye ve bu yolla büyümeye öncelik verdi. “Hoşgörü ve diyalog” ile büyüme! Doğrusu, bunu büyük başarı ile uyguladılar! Bu açıdan “araştırılmaya değer”dir!
Ama artık iktidar oldular, yani erk, yetki kullanıyorlar! Bu hareketin, STK değil, özünde siyasi nitelikli olduğu kabulumu, “iktidar yayılması ve uygulamaları” net olarak göstermektedir! İktidar olarak, bütün rakiplerini bertaraf etmeye yöneldiler!
***
Bu aşamada, iktidarın esas sahibi AKP’ye de zarar vermeye başlayınca, tırpan yemeye başladılar.. 6 Mart tarihli Bir Analiz Denemesi yazımda şunları belirtmiştim:
“..son medya operasyonu, AKP ve iktidarını epey zora soktu. Medya ile birlikte dünya da ayağa kalktı! İktidarın bundan hoşlandığı söylenemez. Operasyonları, tamamen cemaat kanadı sahiplendi. Zaman gazetesi, Gülerce!.. Yıllardır taş taş üzerine koyarak yarattıkları imaj, bir darbede yıkıldı!”
“Erdoğan’ın “gözaltılar bizim talimatımız değil, güvenlik, emniyet savcılık yetkilerini kullandı, bu süreçlerin süratle neticelendirilmesi arzumuzdur..” sözleri  ile operasyonların sahibi Cemaati uyardığı da söylenebilir.. ”
“Şimdi: Ahmet Şık ve Nedim Şener ve diğerleri serbest bırakılacaktır. Çünkü, operasyon, Gülerce’ler, Zaman, Samanyolu takımı, çökmüştür...”
***
Evet, Pensilvanya meşvereti, bu çıkmazdan bir çözüm arayışıdır.. Siyasi bir oluşumun çözüm bulması, zordur! Tek yolları, diyalog vb sloganları ile, iktidar ve ülke tam kucaklarına düşünceye kadar, “uzun yürüyüş”lerini sürdürmektir!
--
Not: Satılmış Torun, Kartal Uğur Mumcu Kültür ve Dayanışma Derneği, Memleket Sevdalıları Derneği gibi kitle örgütlerine emek vermiş ve çevresinde “atom karınca” ünvanını almış bir CHP aday adayı! Başarılar dilerim..
––1 Nisan 2011 / Bilim ve Siyset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder