Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

26 Haziran 2017 Pazartesi

Bir kâbusun sonuçlarını düşünmek


 Seçimlerde, sandıktan kaybetsem bile iktidarı vermem, her türlü aracı kullanırım, sandıkta kazanmış gibi gösteririm, veya göstermem, iktidarda kalırım..”
Giderek yaygınlık kazanan bu inancın bugün ülkeyi yönetenlerde kök saldığını sanmak gerçek olabilir mi? Şüphesiz bu konuda evet- hayır diyecek bir siyasal sorumlu bulamazsınız.. sıkıştırırsanız, burası demokratik bir hukuk devleti böyle zırvalıkları kim öne sürüyor yanıtı alırsınız...
Ama demokratiklikten ve hukuk devleti olmaktan geriye ne kaldığını sorgulayan ve uygulamalara bakan büyük bir çoğunluk buna inanmaz, pür dikkat her gelişmeyi her adımı mercek altına alır.
Durum budur..
Eğer böyle bir şey gerçekleşirse bir ülkeden geride ne kalır, sorusu akla gelir.. Bugünkü konumuz.

“Seçimleri kaybetsem de ben kazandım”

Ülke zaten iki kampa ayrılmış mı? Evet.
Hatta PKK’yı da katarsanız üçe.
Bu iktidarın giderek artan hukuksuzlukları ve yasa devleti bile olmaktan uzaklaşması, hem ülke içinde hem ülke dışında büyük tepki topluyor mu, Evet.
Yasayı iğdiş eden yorumlarla insanlar özgürlüklerinden mahrum bırakılıyor ve mahkemelerde hukuk ve hak aramak giderek olanaksızlaşıyor mu? Evet.
İktidar da bunu teşvik ediyor mu? Evet.
FETÖ ile mücadele adı altında büyük hukuksuzluklar ve keyfilikler yapılıyor mu? Evet.
Referandumda YSK adındaki iktidar bağımlısı kuruluş, kendisini var eden yasanın bazı maddelerin iptal edip seçim sandıklarına müdahale ediyor mu? Evet.
Gelecek seçimlerde iktidarın seçimleri kaybetme olasılığı var mı? Evet.
İktidar, seçimleri ben kazandım diye ilan edebilir mi? Evet.

İşte dananın kuyruğu o zaman kopar

Yasadışı bir iktidar durumu tartışılmaz, kesin ve net ortaya çıkar. Ülke sertleşir. Kanun tanımazlık artar. İktidar iyice zorbalaşır. Halka karşı milis, polis ve askeri güçlerini devreye sokar.
Bir iç savaş durumu doğar mı?
Türkiye parçalanmanın eşiğine gelir.
Ülkenin Doğusunun kopartılması politikası, “faşist, zorba, yasadışı iktidar” perdesi altında adeta meşruiyet kazanır.
İktidarın yasadışı konumunu dış güçler tepe tepe kullanır.
Türkiye Suriye, Irak, bir sıradan Arap-İslam ülkesi muamelesi görmeye başlar. Artık İslam ülkelerinden hangisinin kaderine benzeyen bir serüven başlar bilemeyiz.
Ordu ne olur, sivil iktidar milisleri ne olur, her güç birbirine mi girer, bilmek mümkün değil.
İktidar mensuplarının AKP’li milis evlerine otomotik silah ve 1000 mermi projesi, böyle durumlar için mi devreye sokulmak istenmektedir, bilmiyoruz.

Tamam tamam devam etmiyorum

Bayram bayram başka konu mu bulamadım yazacak.
Ağzımdan şeker, bal çukulata, güzellikler iyilikler, sağlııklar damlaması gerekirken..
En iyisi siz bütün bunları unutun.
Bu adam yine gece kâbus gördü deyin.
Evet öyle!
Hepsini yok sayıyorum, ne iktidarın böyle bir düşüncesi olabilir, ne de bu ülke böyle bir uçuruma itilir, atılır.
İktidar sahipleri, kendi iktidarlarını değil, şüphesiz ki ülkenin geleceğini düşünürler ve asla böyle bir olasılığa fırsat vermezler..
Hepsi vatanseverlerin en ala cinsinden değiller mi..

Kafamı temizledim, hepinize sağlıklı bir bayram diliyorum, tatilleriniz güzel geçsin...
26 Haziran 2017 Pazartesi  /  Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder