Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

1 Nisan 2017 Cumartesi

Gen soru.. Suç mu işledi siyaset, gider sandığa halk isterse indirir, anlayışı



Biliyorsunuz, Tek Adam’ın otoriter – otokrat rejiminde, bakanlar hakkında Meclis’te milletvekilleri gensoru veremeyecek. Tek Adam, bakanlarını, ne halt ederlerse koruyacak ve milletvekilleri mesela bu adam görevini kötüye kullandı, görevden çekilsin diyemeyecek.
Cumhurbaşkanı TV’de ve CHP’nin Hayır Çadırı’nda, “Şu ana kadar 484 gensoru verildi” yanıtı verince, sandım ki 15 yıllık dönemini kastediyor. Hayır, tüm Cumhuriyet tarihiymiş, ama bunu söylemiyor! Ben de merak ettim:
AA’nın haberine göre
1920 Anayasası döneminde 62,
1924 Anayasası döneminde 27,
1961 Anayasası döneminde 186 ve
1982 Anayasası döneminde 219 olmak üzere, bugüne kadar toplam 494 gensoru önergesi verildi (RTE’ye göre 484)..

Toplam 64 gensoru
1982  Anayasası döneminde AKP’nin payına düşen ise: 22, 23 ve 24.dönemlerde 52; 25. dönemde ise 1 Ekim 2016 ya kadar 14 gensoru verilmiş. Yani 15 yıllık AKP döneminde 66 gensoru ve tabii ki hiç biri kabul görmemiş. Bölerseniz, 3 aya 1 gensoru düşüyor!
Oysa Cumhurbaşkanı diyor ki: “Akşam yat, sabah kalk gensoru... yok artık. 16 Nisan'da milletimiz 'evet' derse hükümetler gensoru belasından kurtulacak. İkide bir güvenoyu yok. 5 yılda bir sandığa gelir, millet kal derse kalırsın, değiş derse değişirsin..”
Bu anlayış ne yasa takar ne Anayasa; ne siyasi ahlak tanır. Mesela  rüşvetmiş, 5 yılın sonunda sandıkta aferin derse millet kalır, git derse gider!
İktidarın hak-hukuk ve siyasi ahlak anlayışı bu: Milletin seçtiğini yargılamak, sorgulamak, gensoru vermek veya düşürmek  kimin haddine!
Oysa 15 yılda ne büyük olaylar yaşadı bu ülke. Say say bitmez. En önemlilerinden biri 17-25 Aralık 2013 Rüşvet ve Yolsuzluk skandallarıydı ve RTE hiç bir bakanını “yedirmedi”, Yüce Divan’da yargılatmadı; ama sessiz sedasız hükümet dışı bıraktı ve siyasi hayatlarını bitirdi. Ucu RTE’ye dokunabilirdi.

Suçlara siyasi örtbas

Yargısal olaylara siyasal örtbas, bu iktidarın temel faaliyet alanlarından biri oldu.
Buradan, ve daha önceki olaylardan çıkarttıkları temel sonuç şu: Yargıya, bize dokunmalarına hiç fırsat vermemeliyiz. Bunun için yargıyı tamamen kontrolümüz altına almalıyız.
Şimdi AKP’liler diyor ki, gensoru hiç bir şeye yaramıyor, o halde neden Meclis zaman kaybetsin?
Bak sen! Meclis çoğunluğu elinizde! Milletvekillerinin yüzde 99’u adeta hükümetin –partinin, liderin askeri! Dünyayı yıkan bir bakanınız olsa, gensoruya hayır dersiniz! Bu reel durumdan yola çıkarak, gensorunun gereksizliğini ve işe yaramazlığını ve kötü amaçlı kullanıldığını söylüyorsunuz. Kötü amaçlı olan iktidarınız! Ayrıca bugüne kadar da 4 bakan ya da hükümet gensoru ile düşürüldü! 

Resmen padişahlığa mı geçsek!?

Hazırladıkları tek adam rejimi (Otokrasi yani tüm kuvvetlerin pratikte tek kişinin elinde toplanması. (Wikipedia Otokrasi, monarşinin bir çeşididir. Yönetici, bütün siyasî yetkileri tek başına elinde bulundurur. Fakat monarşinin aksine yönetim, kendisine miras yoluyla kalmamış tek kişi tarafından ele geçirilmiştir.)
Acaba monarşiye mi, resmi padişahlığa mı geçsek, hiç olmazsa eee ne yapalım miras olarak yönetimi devraldı, deriz J) RTE’yi mi Padişah yapmalı? Ama geçmişine bakıyoruz, tek bir bağlantı da yok! Yapsak, yönetim-miras, mal mülk gaspı yapmış oluruz, dava AHİM’e kadar da gider!!!

Halk Bankası ve Savaş suçu

Şüphesiz ki genel müdür yardımcısının ABD’de tutuklanması, Rıza Sarraf AKP iktidarı ilişkilerine şiddetli bir dokunuş sayılmalı. Halkbank eski Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın ayakkabı kutularındaki 4,5 milyon doları da anımsayın. ABD yetkilileri “siyasi bağlantı’ya vardırırlar mı işi?
İktidar Suriye’de iyice daral durumda ve ABD’ye sesini hiç çıkartamıyor. Nerede o “hey üst akıl” teraneleri?!
Üstelik Trump, Halep’de sivil halkı bombalayarak öldürüyor. İnsan hakları gözlemcileri bile “ABD savaş suçu işliyor yargılanabilir..” derken?
Der Spiegel dergisi: Donald Trump, seçim kampanyasında demişti ki: “Teröristlerin ailelerini de bertaraf etmeliyiz. Bombalayarak yerle bir etmeliyiz.” Şimdi Başkan olunca bu dediğini yapıyor. ABD sivilleri vuruyor çocuklar kadınlar ölüyor. Yüzlerce!
İktidar susuyor!
Rejim değişikliğine evet, Türkiye’nin başını iyice belaya sokacak! Gelecek için Hayır çıkmalı!


İKİ BİLGE KONFERANSI: Bu Cumartesi, 1 Nisan’da Bahçeşehir  Üniversitesi Beşiktaş Yerleşkesi’nde. Saat 17’de. Doğan Kuban kitap da imzalayacak. Bekliyoruz!
30 Mart 2017 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder