Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

18 Şubat 2015 Çarşamba

Bilim İnsanları: h değeri Başarım Listeleri Üzerine

CBT Gündem, Sayı 1456, 13 Şubat 2015 Cuma 

4,5 aydır dergimizde parça parça yer alan, bilim dünyasında başarım değerlendirmesinde bir kıstas olarak kullanılmaya başlanan h-20 ve üstü değerine göre düzenlenmiş 358 bilim insanını kapsayan listeyi, erkek+kadın, tama yakın olarak, dergimizde yayımlıyoruz. Şüphesiz ki hâlâ bu listede ufak tefek eksikler olabilir. Listede yer almaları gerekirken gözden kaçmış veya bizim bu çalışmamızdan bihaber köşede bucakta kalmış insanlar varsa, bunları sonradan toplayıp dergimizde duyuracağız.
Bu arada, kadın bilimcilere pozitif ayırım ayrım yaparak, h-15 değerine göre düzenlediğimiz 155 kadın bilimcimizin listesini de gelecek sayımızda yayımlayacağız.
4,5 aydır bu konu üzerinde duruyoruz. Bu süre içinde pek çok bilimcinin atıf sayılarında artışlar olmuştur ve hatta h-değerlerinde de bir-iki puanlık yükselişler olmuştur. Artık bunlar önemli değil. Zaman içinde listedeki değerleri yenileriz.. 
Günce’mde (blogspot) yayınladığım önceki başarım listesinin bulunduğu sayfaya 13.000’i aşkın girişler oldu. Bu da gösteriyor ki, bilim insanlarımızın ilgisi çok yüksek. Tabii, bloğumdaki listeyi de yenileyeceğiz, gelecek sayımızı da yayınlayalım hele.
14 Eylül 2014 tarihli Anadolu Ajansına göre, (YÖK kaynaklarından derleme) akademisyen kadro sayısı 142 bin 437. “Bunun 20 bin 5'i profesör, 12 bin 839'u doçent, 31 bin 345'i yardımcı doçent, 20 bin 471'i öğretim görevlisi, 9 bin 990'ı okutman, 3 bin 672'si uzman, 44 bin 74'ü de araştırma görevlisi ve kalan kısmı da diğer akademik kadrolarda görev yapıyor.”
Bu kadrodan bilimsel araştırma yapabilecek olanlar, esas olarak, profesör, doçent, yardımcı doçent kadrosunda bulunanlar olduğunu kabul edersek, toplam sayıları 64 bin civarında. Tabii, araştırma görevlisi kadrosunda bulunan genç bilimcileri de aslında bilimsel yayın yapacak kapasitede görmek gerekir. Ekleyelim: 108 bin eder.
Soru şu: Bilimsel yayın yapabilecek 108 bir akademik kadrosu olan bir ülkede, h-20 değerinde yayın yapan bilim insanlarının sayısının 358 olması normal midir, ortalamalara uygun mudur? Üstelik bunlar arasında yurtdışı üniversitelerde bulunanları da dikkate alırsak?
HAYDİ AZİZ!
Başka soru: h-40 değerini aşanlar çok başarılı kabsul ediliyor, bu yönteme- sınıflamaya göre. Listemizde burada 57 bilim insanı var. Ama bunların 25’i yabancı üniversitelerde çalışmalarıyla bu başarıya ulaşmışlar. Üstelik h değeri yükseldikçe, yabancı üniversite adresleri artıyor. H-60 üzeri sadece Mustafa Soylak var (h-63). Ardından h-58 ile Salim Çıracı geliyor. Listeyi inceleyin.. Tabii Aziz Sancar dostumuz listenin başında! Sadece sayısal ve yüksek değerler olarak değil, yaptığı bilimsel çalışmaların yüksek niteliği nedeniyle, çığır açıcı temel bilimsel araştırmaları ve bu araştırmaların etkileri nerdeniyle de, Nobel’e aday olabilecek bir insanımız. Umarım son çalışmalarıyla da Nobel potasına basketini atar!
h-40 üzerine listesde toplam 8 kadın bilimci var. h-50 üzeri iki bilimcimiz yabancı üniversitelerde.
Bir başka mesele de, h değerinin gerçek değerleri ölçüp ölçmediği konusu. Sanırım böyle kitlesel ölçüm yöntemlerini devreye soktuğunuz her zaman, listelere giremeyecek ama önemli araştırmalara imza atmış bilim insanları olacaktır. Onlar ülkemizde de varlar, ama listemizde, kriterler nedeniyle bulunmuyorlar. Saygıyla selamlarım hepsini..

SORULAR SORULAR SORULAR
Soruları çoğaltabiliriz: Mesela h-değeri belirli kaliteyi öngörmesine ragmen, bilim insanlarımızın araştırma kalitesi, yeterli mi? Aralarında “çığır açan” kaç tane araştırma var? Bunların kaçı mesela patent doğurdu? Hayata geçirilerek uygulama alanları buldu. En azından önemli bilimsel araştırmalarda mihenk noktası kabul edildi.
Aralarında dünya biliminin kullandığı-kullanabileceği bir “yöntem keşfi” var mı?
Tabii şu soru hepsi kadar önemli: Türkiye’de yapılan bu bilimsel araştırmaların sonuçları itibariyle ülkemizde hayata geçmiş olanları var mı, varsa kaç tane? Türkiye’ye toplumsal-ekonomik değer olarak dönen araştırmaların  katkısı azsa veya hiç yoksa, burada temel bir sorun var mı, Varsa nedir ve bu sorun nasıl aşılır? Veya böyle bir sorunun yöneltilmesi çok mu anlamsız?
Bu listelerin, üniversitelerimizin bilimsel başarımlarında etkisi nedir?
Yayın yapmayan veya salt akademik yükseltme için “çöp yayın” kategorisine girecek kaç tane “araştırma makalesi” var?
Biliyorum ki, listeleri hazırlayan hocalarımız ünlü intihalcileri elimine ettiler. Fakat yine de ülkemizin dünya bilimcileri arasında epey düzeyde intihalciler düzeyinde görüldüğünü de hiç saklamadan dile getirelim..
Tabi, Mehmet Doğan hoca yazacaktır mutlaka: Toplam bilimsel yayınlarımızın yüzde kaçı, düşük değerde, üçüncü dünya ülkelerinde imal edilen, salt makale basarak para kazanmak amacıyla yayınlanan dergilerde yayınlanmıştır, makalelerimizin sayısı bu tür on paralık dergilerde mi artıyor yoksa itibarlı dergilerde mi?
Neyse epey tehlikeli soru günedem getirdik, daha fazla deşmeden Gündem’I bitirelim.
Gelecek hafta Cuma yeniden birlikteyiz, unutmayın!
Sevgiyle kalın..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder