Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Yurtdışından Beyin Göçü, gerçekçi mi?

Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, 13 Temmuz 2012, Sayı 1321Gündem


Başta ABD olmak üzere çeşitli ülkelerde birbirinden çok farklı bilim alanlarında başarılı araştırmalar yapmakta olan bilim insanlarımızla bizim hükümet TÜBİTAK aracılığıyla bir kurultay düzenledi. Programa bakıyorum, yurtiçinden de bilim insanlarımız var. Umarım çok sayıda izleyen olur ve en azından fikir alış verişi ile bilim dünyaları arasında daha sıkı ilişkiler kurulur.. Doğrusu ben çok fazla bir şey beklemiyorum..
Kurultay başlamadan bu yazıyı yazdığım için, orada dile gelen düşüncelere değinemiyorum.. Geçen Pazar ve Pazartesi günü Cumhuriyet’teki köşemde “Bilime Evet, Evrime Hayır” başlıklı iki yazı yayımladım ve hükümetin ülkede eğitim ve bilim politikalarını bu başlık altında özetlemeye ve eleştirmeye çalıştım (Bloğumdan da ulaşabilirsiniz).
Tabii, mesele salt evrim meselesi değil. Ama evrim konusundaki berbat eğitim politikaları, ilköğretim ve liseden Darwin’i ve evrim meselesini dışlamaları, bilimde liyakatı değil yandaşı tercih ederek kurumların ve üniversitelerin başlarına getirmeleri, bu hükümetin bilim ve teknolojiden beklentileri ile temelden çelişmektedir. Liyakatı dikkate almayan bir anlayış bilimden bir şey bekleyemez.. Sanıyorlar ki “biz siyaset olarak emrederiz, onlar yapar..” Mesele öyle değil.. İşin başına getirdiğiniz adamın niteliği, herşeyi belirleyicidir..
Peki, TÜBİTAK dahil hükümetin çevresindeki bilim insanlarından hiç kimse yok mu gerçekleri dile getirecek!? Ama şüphesiz “Yurt Dışındaki Türk Bilim İnsanları Kurultayı”na gelenler arasında, gerçekleri dile getirenler olacaktır.
***
Toplantının amacına bakıyorum, beklenti “Türkiye Araştırma Alanı’nın güçlendirilmesine katkı” sağlamaları..  Açıklamada şunların altı çiziliyor:
“Türkiye Araştırma Alanı’nın mevcut durumunun tartışılması, sorunların ortaya koyulması ve önerilerin paylaşılması,
* “Bilim ve teknoloji alanında önümüzdeki yıllarda öne çıkacak alan ve sektörler ile ülkemiz için beliren fırsatların tartışılması,
* “Yurt dışındaki bilim insanlarının Türkiye’ye yapabilecekleri katkıların belirlenmesi ve onlarla Türk ARGE aktörlerinin etkileşiminin artırılması,
* “Türkiye’deki araştırma olanaklarının ve destek mekanizmalarının tanıtılması ve tersine beyin göçünün hızlandırılması...”
Tersine beyin göçü ne kadar mümkün?
Tersine beyin göçü henüz epey bir hayal. Veya şöyle diyeyim: Ancak kurumlaşmış, bilimsel likayatlara göre yönetilen az sayıdaki üniversite ve araştırma biriminde, dışarıdan gelecek bilimciler kendilerine belki alan açabilir.. O da laboratuvar vb garantileri kesin sağlanması halinde! Veya artık dışarıda işini bitirmiştir ve yurda dönmek istemektedir….
Yurtdışında bilim ortamlarına alışmış insanlarımızın, gelişmemiş bir üniversiteye gidip de birşeyler yapabilmesi olanaksızdır. Orada ancak harcanıp giderler.. Özellikle örneğin Doğuda yeni kurulan üniversiteleri seçmiş İstanbul’da başarılı çalışmalar yapan gençlerin başına gelenleri okuyoruz da… Aman aman..
Bu nedenle diyoruz ki, bilimsel liyakat, yani bilim kurumlarının başına, yandaşlıktan değil de bilimsel yüksek kariyeri ile gelmiş veya getirilmiş insanların varlığı birinci derecede önemlidir. Çünkü gerçek veya iyi bilimci, her zaman daha iyisini yapmak ister. Siyasi değil, bilimsel davranır. Esas olan, iyi şeyler başarmaktır. Bu nedenle de çevresinde kaliteyi yaratmaya önem verir..
Cemaatçi, dinci, siyasal iktidara bağımlı yöneticiler veya kişiler, ancak kendi niteliklerine uygun yönetim ilişkileri sergiler.. Gerisi palavradır! Ne yazık ki iktidarın bilim politikaları, bilimselliği yüksekte tutmayı amaçlamadığı ve böyle bir bakışı olmadığı için, kalite çok kolay harcanabilmektedir.
Yine de bu kurultaya önem veriyorum.. Belki ülke dışındaki iyi bilimcilerimizin bakışı, bizim iktidardaki politikacıları gerçekler konusunda terbiye edici, doğru yolu gösterici bir etki yapar, rol oynar! Umut bu ya!
Ve iyi işbirlikleri, bilgi aktarımını ve üretmeyi gerçekleştirecek mekanizmalar kurulur.. Gerçi buna yönelik toplantılar yıllardır yapılıyor.. Buradan yeni ne çıkacak merakla bekliyorum..
ÜNİVERSİTELERDE SEÇİM OYUN
YÖK ve Çankaya, üniversitelere rektör atamalarında her zamanki gibi keyfi davrandı. Bu iktidar ekibi, daha önceki YÖK’ü anti demokratik olmakla suçlayıp dururdu.. Sanırsınız ki bunlar çok demokrat! Hayır, demokratlıkla bin kez daha az ilişkileri olduğunu, her zaman kanıtlıyorlar. En çok oyu alan pek çok rektör adayı elendi.. Yerlerine çok çok az oy alanlar getirildi! İTÜ Rektörü’nü yolladılar! Üniversite ise onu yeniden rektörü seçmişti!
YÖK ve Çankaya dedi ki, hayır sizin oy verdiğiniz değil, benim tercihim önemli! Gazi ve Fırat’ın da seçilmiş rektörlerinin yerine de atanmış rektörler getirildi! Gazi’ye beşinci sıradaki Süleyman Büyükberber kondu.
Üniversitelinin seçimlerine saygı lütfen.. Cemaat, din, siyaset ilişkileri rektörleri belirlememeli! Bilimsel liyakat ve yönetici yetenekleri belirlemeli.. seçim kriterlerini böyle belirleyin ve insanlar ona göre seçsinler! İktidara ve cemaatleri bağlı yönetimler üniversiteleri ancak bitirirler!
***
Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak üzere..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder