Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

25 Temmuz 2011 Pazartesi

İleri Demokrasiye Dörtnala: Değerler Araştırmasına Kadın Açısından Bakış


Prof. Yılmaz Esmer, beş kıtada sürdürülen çok geniş içerikli en büyük sosyal bilimler projesi olan Dünya Değerler Araştırması’nın ve Türkiye Değerler Araştırması’nın Türkiye’deki yürütücüsüdür. Bu araştırnalar pek çok konuda toplumların genel düşünce/yargı ortalamaları hakkında bilgi verir. Nasıl bir toplum içinde yaşadığımız hakkında genel bir fikir sahibi oluruz.
Bu bakımdan da araştırma sonuçları önemlidir. Hem değerlendirme yapmak için hem de topluma yönelik siyasal, kültürel, sosyal ve hatta ekonomik projeleri olanlar için...
Bu yıl Türkiye’ye ilişkin yapılan araştırmanın bazı sonuçlarını gazete sayfalarında okudunuz.. Araştırılan ana konu başlıklarına bir göz attım: “Temel Değerler: Yaşama Bakış, Hayatın Anlamı; Mutluluk, Hayattan Doyum, Gelecekle İlgili Bireysel Endişeler, Siyaset; Ekonomi, İş Hayatı, Çalışmaya İlişkin Değerler; Sosyal Sermaye; Dini Değerler; Kadın-Erkek İlişkileri Ve Eşitliğine İlişkin Değerler; Aile, Evlilik, Çocuk; Bilim Ve Teknolojiye İlişkin Değerler; Çevre Sorunları, Çevrenin Korunması, Çevre-Ekonomi; İkilemi; Gençlik-Yaşlılık Algısı; Sağlık..”
Sonuçlar, Türkiye’nin tutucu bir toplum olma özelliğini koruduğunu, bunun da ötesinde, AKP’nin 9 yıllık iktidarına özgü bazı muhafazakarlaşma eğilimlerinin arttığını görüyoruz.
Öncelikle kadınlara ve aileye yönelik değer yargılarına baktım.
***
Bazı kadınlar kocalarından dayak yemeği hak ediyor”: 1996’da %19 iken  2011 değeri %30. Kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin bu iktidar döneminde arttığını dikkate alırsak, 9 yıl boyunca en çok kadınların haklar ve özgürlükler konusunda kayba uğrayan kesim olduğunu anlıyoruz. Kadın yönelik yanıtlar da bu bulguları destekliyor:
Kadın her zaman kocasına itaat etmeli, onun sözünden çıkmamalı”: 1996’dan bu yana oran yaklaşık aynı, %60. Demek bir milim ilerleme yok!
Dahası var: “Bir erkeğin, birden fazla eşinin olması kabul edilebilir, sözüne katılanların oranı 1996’da %10, 2009’da ise %11’di.  2011’de bu oran %23” oldu. Üstelik her beş kadından biri bu görüşe katılıyor!
Esmer’in özetinden bazı noktalar daha alıyorum:
*Dışarıda çalışan bir annenin çocukları bundan zarar görür: %70
*Genelde erkekler, kadınlardan daha iyi siyasi lider olur: %71
*Üniversite eğitimi, kız çocuktan çok erkek çocuk için önemlidir: %38
*Genelde erkekler, kadınlardan daha iyi şirket yöneticisi olur: %67
*Ev kadını olmak da, çalışmak ve para kazanmak kadar tatmin edicidir: %69
*Bizim toplumumuzda ailenin reisi erkek olmalıdır: %74
*Kadın her zaman kocasına itaat etmeli, onun sözünden çıkmamalı: %62
İşin ilginç yanı, kadınların da bütün bu sorulara verdikleri yanıtlar, biraz altında olmasına rağmen genel ortalamalara yakın! Tabii bu genel duruma uygun olarak toplumun yüzde 61’i (2007 sonuçlarına benzer) kadınların mayo girmesine karşı..
Yılmaz Esmer yorumluyor:
Kadın-erkek eşitliğinin yaygın bir değer olması isteniyorsa, Türkiye’nin bu konuda önünde uzun bir yol bulunduğu görülüyor.  Düşünce yapısı açısından son 15-20 yıl içinde bu yönde bir gelişme gözlenmediği gibi, bazı alanlarda eşitlikçi değerlerden daha da uzaklaşıldığı söylenebilir. Kesin olan bir bulgu da, erkek üstünlüğü vurgulayan değerlerin, kadınlar tarafından da önemli ölçüde benimsenmiş, içselleştirilmiş olması..”
***
Din ile ilgili sorulara verilen yanıtlar da, Türkiye toplumunun dinine en bağlı ülkelerden biri olduğunu göstermekte (yüzde 81, dindarım, diyor). Kadına karşı toplumdaki genel yargı ile yüksek dindarlık oranında bire bir ilişki kurmak mümkün!
Ayrıca dindarlığı da toplum “ahrete hazırlanmak”, yani dini ritüellerin yerine getirilmesi olarak algılıyor.. Yoksa toplumsal yaşama ilişkin düzenleyici ahlakı kurallar olarak değil!
Dindarlık ve kadına ilişkin tutumlar, doğal olarak hoşgörüsüzlük de yaratıyor. Esmer yorumluyor:
Türkiye’de hoşgörü düzeyleri, bazı iniş çıkışlar gösterse de, daima dünya ortalamalarının çok altında. Başka ırktan, başka dinden, başka renkten, hattâ başka düşünceden komşu istemeyenlerin oranları hayli yüksek.”
Türkiye’nin onyıllardır nereden nereye gelemediğinin fotoğrafıdır araştırma sonuçları.. İleri demokratlara acilen duyurulur!
24 Temmuz Pazar /Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder