Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

16 Ağustos 2023 Çarşamba

Sahillere havlu hareketi, anayasal ve yasal hak savunmadır

 obursali@cumhuriyet.com.tr

14 Ağustos 2023 Pazartesi


Halk kumsallara havlu atma eylemlerine girişmiş. Yunanistan’da başlayan halk hareketinin hem de çok hızlı Türkiye’de yayılması gerekir. Çeşme’de “Kıyılar, ücretsiz ve halkındır” benzeri yazılı sloganlarla, anayasal haklarına sahip çıkmaya başlamış millet. Evet, 100 metreye kadar tüm sahillerin halkın kullanımına amasız açık olması anayasal ve yasal haktır. Ama biliyoruz ki sahiller hemen arkalarındaki “turistik tesisler”ce silme kapatılmakta ve hatta sahile girme parası alınmaktadır.

Bu bir zorbalıktır, milletin anayasal ve yasal hakkının gaspıdır.

Zorbaların halka karşı besledikleri ve kullandıkları adamları da vardır. Dayak da yersiniz.

Bu zorbalığa ancak kitlesel halk hareketi ile karşı koyulabilir. Birleşip sahilleri serbestçe kullanmalıyız.

Denizden 50 metreye kadar kara bölümünü hiçbir tesis kapatamaz, şezlong vb. koyamaz, koyamamalıdır.

Hepsi bu sınırın gerisine çekilmelidir.

ANAYASAL YASAL HAKLAR

Anayasa maddesi 43 – Kıyılar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.

3621 sayılı kıyılarla ilgili yasa, genel esaslar: Madde 5- ...Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz.

Biliyoruz ki böyle değil, mesela bizim Büyükada’da sahillerin deniz çizgisi boyunca kesintisiz bütünlüğü kaybolmuştur. Sahiller, sanki babalarının malı gibi, sahile yakın evler konaklar vb. tarafından parsellenmiş, duvarlar çekilmiştir ve buralara inmek de olanak dışıdır. Aynı parselde, öndeki ev sahibi, arkadaki parselde oturanlara denize iniş hakkı bile vermemektedir.

Mesela biz sahile yakın evlerde oturuyoruz, denize iniş yok, adamın mülkü kapatmış. Aşağıda tam denizin üzerinde beyaz bir ev var, asla olmaması gereken yerde ama yasa masa uygulanmadığı için orada duruyor. İmar affı bile almış olabilir, ama anayasa ve yasaların amir hükmü bu gibi durumlarda imar affını geçersiz kılmalıdır. Bunu anayasa hukukçuları ve uzman avukatlar daha iyi bilir.

MEKSİKA ÖRNEĞİ

Çok uzak olmayan bir tarihte, krizden birkaç yıl önce, bir grup arkadaşla Meksika gezisi yapmıştık. En pahalı ve en tanınmış turizm bölgesinde bile denizin 50 metrelik kumsal bölgesi tamamen halkın kullanımına aitti ve tesislerin şezlongları şemsiyeleri bu bölgenin gerisinde kalıyordu. Burada size sunulan olanakları ya bir şeyler yeme içme karşılığında ya da cüzi bir ücretle kullanıyordu herkes.

Fransa’da Nice kentinin sahillerinin de şimdi halka açık olduğunu öğreniyorum. Fransızlara sahilleri kapatamazsınız.

İktidar halktan yana değil, tesislerden yana, anayasa ve yasaların çiğnenmesinden yana tavır içindedir. Onlar için önemli olan oradaki tesis ve sahibinin yasaları gasp ederek halkın hakkı üzerinden büyük paralar kazanmasını sağlamaktır.

Diyeceksiniz ki iktidarın gasp etmediği, iğfal etmediği anayasa maddesi mi kaldı!

Bazı belediyeler, sahilleri açık artırmayla işletmelere bile verme ve halka kapatma utanmazlığını gösterebilmektedir. İhaleyle aldım şu kadar para verdim demektedirler.

Halk savunmasız ve kendi başına bırakılmıştır.

Muhalefet partileri mi, onların halkın somut durumuyla ne ilgisi olabilir ki!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder