Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

1 Nisan 2023 Cumartesi

Bilimi bilgiyi iktidar yaparsak sorun çözülür

 obursali@cumhuriyet.com.tr

Bilimi bilgiyi iktidar yaparsak sorun çözülür

19 Mart 2023 Pazar


Dün Rotary kulüplerinin “bilim ve barış” konulu toplantısında Şevket Ruacan ve Mustafa Çetiner hocalarla birlikte konuşmacıydık. Konuşmam, bilimin başardıklarını anlatırken, dünya barışına katkıyı başaramadığı üzerine idi.

Bilim insanları, dünyanın ismi konmamış en evrensel kurumsal yapısıdır. Küresel işbirlikleri olağanüstüdür. Bir ülkede yapılan araştırma, dünyada ilgili bilim insanları tarafından eleştirilir, katkılarla geliştirilir, yanlışlıkları ortaya çıkarırlar, bu araştırmadan esinlenerek yepyeni araştırmalar gündeme gelir...

Ortak amaç, bilimsel hakikate sadık kalınarak en doğru bilgiye ulaşmaktır. Ne din, ne ırk, ne dil ayrıcalığı aralarında vardır (şüphesiz genel doğru olarak yazıyorum, yoksa arada sırada sorunlar çıkar).

BİLİM VE SİYASETİN KAVGALARI

Ruacan Hoca dedi ki bilim insanları birbirleriyle kavga etmez, ederlerse hakikate ulaşmak içindir, bilim üzerinedir; ama ülkeler, siyasiler birbiriyle topla tüfek savaşırlar.

Bilim ve siyaset ilişkisi üzerine ileride pek çok yazıda işleyeceğim.

Bilimin barışa katkılarının başarısızlığının temel nedeni, iktidarda olamayışıdır.

Bilimcilerin kendi aralarında kurdukları hakikat diliyle, siyasilerin kendi aralarındaki çoğu yalan ve tahakküme dayanan dili arasında zerre ilişki yoktur.

Politikacı bilimin yarattığı parasal değerleri, barış için değil, gerektiğinde savaş için de kullanır.

Muazzam paralar silahlanmaya aktarılır.

POLİTİKACI İÇİN BİLİM BİR GÜÇ ARACIDIR

Politikacı, bilimi güç aracı; diğer ülkeler üzerinde hegemonya ve sömürü aracı olarak kullanır.

Bilim, bilgi, resmen iktidar olmadıkça, dünyada savaşların sonu gelmez, barışa da hizmet edemez.

Bilim ve siyaset, tamamen iki ayrı dünyadır. Dahası bazen birbirlerini reddedebilirler de.

Ama bilimin iktidar olma olasılığı bugünkü dünya yönetim sistemlerinde yok gibidir.

Gerçi pek çok ülkede kurumsal siyaset, bilimin yarattığı değerleri, ülke ve kendi çıkarına olduğu için bilimi son derece destekler. Para akıtır.

Fakat yine de bu destek, bilimin barışa hizmet etmesine yaramaz.

Ama siyasetin kulak verdiği ülkelerde, bilimin yararı büyüktür. Mesela deprem ülkesinde Japonya’da hasarlar çok azdır.

Bu konu uzun, tartışmaya açık, ileride deşeceğim.

CEZAYI ÜLKE-TOPLUM ÇEKER

Bilimin özellikle bizim gibi ülkelerde tam “iktidarsızlığı”nın cezasını tüm ülke çeker, tüm toplum çeker.

Toplantıda tartışma sırasında bir genç, konuyu ülkemize, son depreme getirdi ve bilimin siyasi iktidarlar üzerinde sıfır etkisinin, ülkeye verdiği zarara dikkat çekti.

Çok doğru.

Türkiye deprem ülkesi mi, evet. Bunu bilmeyen var mı, hayır, bırakın tüm dünya bilimcilerini, sağır sultan bile bilir.

Her depremde Türkiye’nin nasıl fay hatlarıyla kuzeyde güneyden Ege’den kuşatıldığını gösteren haritalar ekranda boy gösterir.

EĞER TOPLUMU SEVSELERDİ..  

Bu ülkede işbaşına gelen siyasi iktidarların zerre aklı, millet sevgisi, ülke sevgisi olsaydı, yaşadığımız ağır depremlerin acısını yüreğinde hissederek, yarattığı ekonomik kayıpların büyüklüğünü düşünerek haritayı önüne koyar, ülkenin milletin depreme karşı güvenli hale getirilmesi için, yapılacak işlerin tümümün kararını vermesi için, çalışmaları sadece uzman ve bilimcilerden oluşan bir Deprem Konseyi’ne devrederdi.

Bu, ülkenin güvenliği ve milletin geleceği için iktidarının bir parçasından vazgeçmek demek olurdu ve doğru bir iş yapmış olurlardı.

Bugünkü 50 bin insanımızı kaybetmenin acısını ve yıllarca sürecek travmasını yaşamazdık.

100 milyar dolarlık bir kaybı yaşamazdık.

Şimdi söyleyin: Siyasi iktidarlar, ülke-toplum yararı için mi çalışıyorlar?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder