Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

19 Temmuz 2022 Salı

AKP-FETÖ işbirliğinin kanıtı iki büyük olay

obursali@cumhuriyet.com.trSon Yazısı / Tüm Yazıları

AKP-FETÖ işbirliğinin kanıtı iki büyük olay

18 Temmuz 2022 Pazartesi


Balyoz, Ergenekon, Poyraz, Casusluk gibi ordunun üst ve başarılı kademesini tasfiye edip FETÖ’cü güçlere yükselme ve orduya hâkim olma yolunu açan sahte belgelere dayalı tüm operasyonların merkezinde, şüphesiz ki Erdoğan vardı. Bu süreç 2016 kanlı darbe girişiminin de yolunu açtı.

Bu konu tartışmasızdır.

AKP, Erdoğan ve Gül, “Ordunun geleneksel yapısını derdest etmezsek bize rahat yok” saptamasını 2007’de yaptılar. Büyük olaylar yılıdır 2007. Bunu yazıyorum bir yandan da. Hayır yanlış anlaşılmasın, AKP kurucularının iktidara geldiklerinde ordu karşısında zaten “ambargoları” vardı ve bagajları doluydu. Erbakan’ın başbakanlığın ortağı Tansu Çiller adındaki politikacıya verilmesi koşuluyla istifa ettiği, 1997 Şubat’ına giden ve onu izleyen olaylar zincirinde şüphesiz ki ordu bir numaralı etkendi. AKP, bu bilgi bagajlarıyla, 2001’de kuruldu. 

Ve iktidarda anayasal ve yasal çerçeveleri aşarak kök ideolojilerine uygun bir ülke kurmanın yolu, orduyu pasifize-kontrol etmekten geçiyordu.

2007 olayları AKP’ye bu fırsatı yarattı. Ve devlet içinde hazır buldukları FETÖ güçleriyle, yedi yıl sürecek orduyu tasfiye operasyonlarını başlattılar. İşaret fişeği, düzenlenmiş Ümraniye silahları olayı oldu.

ORDU HEP ‘DÜŞMAN’

Dikkat ederseniz, orduya yönelik çok sayıda değişiklik yapıldı. Okulları, eğitimleri vb. jandarma 2016’da İçişleri Bakanlığı’nın emir komutasına girdi.

Fakat bütün bunlara rağmen ordunun AKP’nin, Erdoğan’ın hâlâ korktuğu bir kurum olduğunu, net bir şekilde iki büyük ve önemli dava ile gördük.

İlki, 28 Şubat davası, sözde darbeye teşebbüs suçlamasıyla yaşları 80’i aşmış emekli generaller, Çetin Doğan’dan tutun Çevik Bir’e kadar, Hakkı Kılınç, Cevat Temel Özkaynak, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri, Yıldırım Türker, Ahmet Çörekçi, Aydan Erol, Çetin Saner, İdris Koralp, İlhan Kılıç, Kenan Deniz, Vural Avar müebbet hapse mahkûm edildiler. Yargıtay onayladı. Rütbeleri söküldü.

Bir ucube dava, ne yasal ne anayasal ne hukuki hiçbir tutar yeri olmayan, tamamen siyasal kararla verilmiş bir mahkûmiyet var karşımızda.. Bu dava eninde sonunda bozulacak ve çöpe atılacaktır, bir utanç vesikası olarak; bu kararı verenlerin yüzleri o dönem gelince morarır mı dersiniz?

Peki AKP’nin bu mahkûmiyetten çıkarı ne?

AMİRALLER DAVASI

İkinci önemli dava “amirallerin Montrö bildirisi” olarak biliniyor. Amiraller çok iyi bildikleri ve uzmanı oldukları Montrö Boğazlar Sözleşmesi konusunda iktidarın adamlarının değişiklik yapılabileceği yönündeki açıklamaları karşısında, bu değişikliğin Türkiye’nin boğazlardaki egemenliğini tehlikeye düşürebileceğini, üstelik Kanal İstanbul projesinin de bu anlamda tehlikeli olduğunu açıklamışlardı. İmzacı 103 emekli amiral hakkında, “devletin güvenliğine veya anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma” suçundan 12’şer yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. 19 Eylül’de karar verilecek.(*)

Her yurttaşın açıklama yapması tek veya toplu olarak fikrini beyan etmesi yasal hak iken, şüphesiz ki Saray güdümlü açtırılan bu davadan RTE ve adamlarının amacı nedir?

Buradan siyasi beklentileri ne ola ki?

ORDU KORKUSU

Bu iki dava da iktidarın ordu konusunda endişelerinin hiç tükenmeden sürdüğünün göstergeleri. Bu iki dava ile orduya verilmek istenen mesaj: Defterinizi düreriz!

Peki neden bu korku? 

Aklıma gelen tek şey: Saray, ordunun kendi kontrolü altında olsa bile, bizzat varlığının, sınırsız dizginsiz gücünü kısıtladığını düşünüyor.

28 Şubat kararını da amiraller bildirisini de neler yapabileceklerinin örnekleri olarak sunuyor.

2007 Ümraniye düzmecesi ile FETÖ işbirliğiyle başlayan ordu üzerindeki operasyonlar, haksız, belgesiz, hukuksuz, anayasasız, yasasız bir şekilde sürüyor.Tıpkı, sanki FETÖ işbaşındaymış gibi..


(*) Atatürk şöyle demişti: “Millet işlerinde her bireyin bilincinin, tek başına çalışır durumda bulunması gerekir.” Fikirlerini açıklayan amiraller vatanseverlerdir. WhatsApp grubunda bu bildiri hazırlığını iktidara ihbar eden bir hain var mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder