Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

26 Şubat 2020 Çarşamba

Sahada olmak, masadan pay almak için mi, yoksa ülke güvenliği için mi?

24 Şubat 2020 Pazartesi / bilim ve siyaset


“Sahada olmak” artık alıştığımız bir kavram, Suriye meselesi (dahası Irak ve son olarak Libya) her açıldığında, “kazanmak istiyorsan sahada olacaksın, sonra kurulacak masada olamazsın” beylik terimini duyuyoruz. Dış politikada uzman akademisyeninden tutun, güvenlik uzmanlarına ve gazetecilerine kadar artık kabul edilmiş bir “gerçek” olarak kafalara kakılıyor, düşünceleri esir almış durumda: “Masada olabilmek için sahada olacaksın.”
Bunu biraz daha açanlar, sahada ve masada olmayı, çıkar elde etmekle eşdeğer olarak yorumluyorlar! Şüphesiz bu kavram öncelikle Saray’ın, iktidarın dilinden düşmüyor.
Cumhurbaşkanı en son yine liderlerle yaptığı görümden sonra gazetecilere masada olacağız dedi.

Masada olmak iyi de!

Masada olmaya bir itirazım yok. En sonunda bizi çok yakından ilgilendiren bir komşu, sınır güvenliği, terör, cihatçılar, mülteciler var.
Bunları konuşmak alınacak kararlarda ağırlığımızı koymak ve ülke lehine düzenlemeler ve kararlar alınmasını sağlamaya çalışmak için orada olmalıyız. Tamam.
Fakat “masada olmak için sahada olmalıyız” görüşünün içeriğinden herkes ne anlıyor bilmiyorum. İzlenimim, farklı farklı şeyler.
Mesela ekranlarda boy gösteren çeşitli güvenlik uzmanları bu konuda görüşlerini açıklamıyorlar (Bir uzman, Esat’ın bir hafta içinde öleceğini buyurdu, terör uzmanı olarak, tahmin ettiği, dahası duyumunu aldığı bir şeyler mi var!..)
Saray’ın gazetecileri uzmanları de açık konuşmuyor. Daha doğrusu umdukları, bildikleri niyetleri açık etmiyorlar.

Akla gelenler

Saray iki arada bir derede. İdlib’e Şam askerlerini sokmamak için eyalete binlerce asker, tank ve top yığdığı biliniyor. Dahası, Şam’ı geldiği yerlerden geri püskürteceğini bile açıkladı, neyse ki bu konu es geçildi.
Bu açık seçik ki Saray İdlib’i “donduruyor”. Zaman olarak da tarih olarak da.  Pek İdlib meselesini Saray nasıl çözmeyi planlıyor? İdlib Suriye toprağı. 30 bin kadar, terörist olarak tescilli Cihatçı var. Ne olacak orası, mesela 3 ay diyelim olay donduruldu, veya 1 yıl daha, sonrası için planları ne Ankara’nın? Şam ile düşman, hamisi diyelim Rusya, onlara sunacağı bir planı programı var mı? Hayır.
Planı biliyoruz aslında, İdlib, güttüğümüz ÖSO’nun yönetiminde, en asgarisi özerk bir eyalet – yapı olarak var olsun. Nasılsa her şeyini biz kontrol ediyoruz. Sonrası Allah kerim. Sahada olmanın anlamı bu mu?

Masa temiz olmalı

Evet masada olmalı Türkiye, ama Suriye’nin bütünlüğü için.
Oradaki Cihatçılar sorununa akli bir çözüm bulmak, şu veya şekilde ülkemize girmelerini engellemek için...
İdlib’in Suriyeliler için, mülteciler için yeniden yaşayabilecekleri bir barış toprağına dönüşmesi için...
Teröre karşı sınır güvenliğimizin kesin sağlanması için... Bu konuda Şam ile ortaklaşa güvenceli bir ortam yaratmak için...
Amerikalıların sınır boyunca PKK güdümlü bir bağımsız yapı kurmasının önünü almak, bu konuda Şam ile birlikte hareket etmek için.
Amerikalıların Suriye’ye bölme politikalarına karşı çıkmak için.
Amerikalıların Suriye’nin petrol bölgesi ve çevresindeki işgalini son erdirmek için.

Bir paylaşım savaşında mıyız?

PYD’nin Suriye’nin merkezi otoritesine kesin bağlanması için..
Suriye sınırımız boyunca ülkemize yönelik teröre faaliyetlerinin sızmasını, Şam’ın belki de birlikte kontrolünü istemek için.
Suriye’de yaşayan tüm etnisite ve dini grupların barış içinde yaşamalarını sağlamaya yönelik bir demokratik anayasa yapılmasını desteklemek için.
En sonunda Suriyeliler verecektir kendi kaderlerine..
Biz onlara sadece yardımcı olmalıyız.
Yoksa “masadan pay almak” için sahada bulunma düşüncesinin çağımızda bir karşılığı yoktur ve olmamalıdır.
Nedir bu? Kirli bir “paylaşım savaşı” mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder