Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

27 Aralık 2019 Cuma

Karanlık ve gizlilikten, Aydınlık ve Şeffaflığa,, İstanbul Büyük Şehir ve İmamoğlu


24 Aralık 2019 Salı / Bilim ve Siyaset -  Orhan Bursalı
Dün Ekrem İmamoğlu’nu dinledik.. Büyük bir medya ordusu ile birlikte. Tüm kadrosu arkasındaydı. Ne yapıyor bu adam, sağa sola gezmekten ve siyasetle uğraşmaktan başka, derken, dört başı mamur bir programla karşılaştık. Bir de siyasi ve yetkili insan cesaretiyle..
Burada siyasilere övgü genellikle yoktur veya kıyısından köşesinden iyi yaptı vb gibi yorumlar olur. Ekrem beyi de övmeyi düşünmem. Yaptığıyla zaten övgü veya yergi alır milletten! Medya ise nesnel davranmalı. Ama siyasi ve pratik eylemlerini değerlendirmede olumlu puanı da esirgememeli.. Peki neye göre?
Geçmiş büyükşehrin gizli saklı, ihaleleri yandaşlara genellikle rekabetsiz, kayırıcı ve pahalı olarak veren ve bunu bir ülke ve belediye yönetimlerinin artık doğmatikleşmiş bir uygulamasına dönüştüren, ülke ve İstanbul’u yiyip bitiren politikalarına göre...

Başarının sırrı nerede olacak?

Yani, İmamoğlu’nun mottosu şeffaflık ve katılımcılık olunca, buna kayıtsız kalmak mümkün olmaz. Bir de, “hesap vermek” gibi bir ilkeyi açıklarsanız.. 25 yıl hesap veren bir belediye gördük mü? Böylece elimize, gazeteci olarak, kamu, ülke, İstanbul yararını öncelikle gözetmek için büyük bir fırsat çıkıyor. Medya bunu ister. İmamoğlu “hesap vermeye yanaşmıyorsa yönetici, orada işler ters gidiyordur” diyor. Çok doğru!
Zaten bu ilkeler, İmamoğlu’nu yükseltecek, başarılı kılacak ve İstanbul’un bir daha karanlığa teslim edilmesini önleyecek en önemli kıstaslardandır.. Bu çerçevede gerçekten 16 milyonun, İstanbul’un yararına, insanların doğrudan hayatlarına dokunacak başarılı işlerde bulunursanız, halka ve ülkeye hizmet edersiniz. Övgü ve takdiri sizde kalır.. Bir yönetici daha ne ister?
“Adam belediyede değil, geziyor” deniyor ya, işin aslını öğrendik: Tüm yöneticilerine, saptadıkları ilkeler çerçevesinde yetki verilmiş. Hiç biri, tepeden gelecek emir ve talimatlara göre hareket etmiyor dedi İmamoğlu.. Bu önemli. Deneyimli yönetici için bulunmaz bir fırsat.. Eskinin yöneticilerinin kulağı nerelerdeydi? Belediye başkanında bile değil, AKP örgütünde ve Ankara yönetiminde!
Kapalı kapılar ardında hesapsız kitapsız iş yapılmayacak, diyor İmamoğlu; yapılırsa görülür, ayrıca belediye daha da batar, kaynakları heba eder, halk da ilk fırsatta gereğini yapar...
6 aylık hesapta, 3,2 milyar liralık tasarruf yapmışlar. Yani 1300 kreşe denk düşecek kadar. Net finansman ihtiyacını 6,4’ten 3 milyar liraya düşürmüşler. 27 şirktin çoğunu zarardan kurtarmışlar. İhalelerde rekabet sağlanınca, mesela 400 milyonluk ihale 200 milyona düşürülmüş. Eski yönetimin, belediye şirketlerinin belediye ihalelerine girmesini engellemiş.. Nasıl? Borçlu kılarak ve bu yolla ihalelere girmesini engelleyerek. Böylece ihaleler yüksek bedellerle peşkeş çekilmiş. İstanbul’un hakkı hukuku malı..
Peki İspark’ın 6 aylık gelir gider dengesi ne oldu?

İlkeleri:

İsraf yok.. En çok tasarruf.. gereksiz işlere para yok.. Kaynaklar 16 milyon için.. Demokratik katılım ve ortak akıl..
Neler yaptıklarını sağda solda okuyacaksınız. Ben İstanbul için üç ana çerveveyi beğendim: Adil, Yeşil, Yaratıcı.. En önemlisi, bilim ve aklı yönetime sokacağız sözü. Bu amaçla İstanbul 2050 Vizyonu planlaması. Bu amaçla, eski yönetime Ankara’nın (daha iyi yağma için) lağvettirdiği İstanbul Master Planlaması Vizyon İstanbul Ofisi’nce yeniden diriltiliyor. İstanbul İstatistik Ofisi ve Enstitü İstanbul kuruluyor.
Şu önemli: Tüm çocukların, zengin yoksul, benzer koşullarda yetişmesi. En zor konudur ve gerçekleştirilmesi de olanaksızdır. Ama bu yolda çaba sarf etmek takdire değer. Kadın istihdamına öncelik vermek de önemli..
Kırsalı kentle bütünleştirmek, üreticiye destek organizasyonları önemli.. Köyleri kentle buluşturmak, kırsalın düşünce – sosyal yapısını da değiştirecek önemli bir adımdır.
Daha bir sürü şey.
Doyurucu bir sunum. Bize izlemek düşecek.

İstanbul’un hakkını savunmak

İstanbul gibi 16 milyonluk bir yapı ve ülke için önemi, İmamoğlu’nu siyasi olarak da öne çıkartıyor.
İstanbul’u Ankara’ya yedirmemek için elinden geleni yapacak heyecan ve gençlik var.
Ankara ile çok çatışmasını izleyeceğiz. İstanbul’un hakkını savunacak bir yönetim işbaşında gözüküyor.
Bu da İmamoğlu’nun siyasi yükselişini hızlandıracak etki yapacak, hele kent yönetim başarısıyla birleşirse...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder