Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

20 Ağustos 2018 Pazartesi

Suriye ile el sıkışmaya doğru


19 Ağustos 2018 Pazar / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet




Suudistan Suriye’de PKK- PYD’nin arkasında!
Erdoğan ve Gül’ün Türkiye’ye gelen Suudi Kralını 2007’de Ankara’da kaldığı otele giderek ziyaret ettiğini anımsıyorsunuz değil mi? Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir skandal ilk kez yaşanmıştı! Ve Kral’a Devlet Şeref Madalyası takılmıştı!
Boğazda Özal zamanında Kral’a Sevda Tepesi peşkeş çekilmişti! 2014’te TURGEV isimli iktidar vakfına yüklü bir bağış yapıldığı iddiası ile Sevda Tepesi’ne yasalara aykırı imar izni verilmişti. Mahkemeler bu izni iptal etmişti.
Bizimkilerde tek taraflı bir Arap hayranlığı hep vardır. Karşılığında ise Arapların Türk nefreti durur. Bizimkiler ümmetçidir. Arapların hiç birinde “ümmetçilik” yoktur. Bizimkilerin “Türklüğü” siyasidir. MHP vb ile siyasi ittifaklarda kabarır. MHP’liler de bunu “yutar”.
Bu kısa anımsatmalardan sonra güncele gelelim:

100 milyon

Suriye’de PKK / PYD’nin denetimi altındaki bölgelere yardım için Suudi Arabistan 100 milyon dolar bağışladı. Beyaz Saray yardımın 320 milyon dolara çıkacağını belirtti.
Şüphesiz, ağırlıklı Kürt bölgelerinin de içme suyu, yol, enkaz kaldırma vb gibi gereksinimleri var. Burada yardımın siyasi tercihine dikkat çekiyorum.
Suudi araplar + ABD + PKK/ PYD, İran’a, Türkiye’ye ve arkada Rusya’ya karşı bir aks oluşturdu. Şüphesiz İsrail de bunun bir parçası.
Bu aksta iki üç yıl önceye kadar Davutoğlu- Erdoğan da vardı. Hepsi birden Şam’da Esat’ı yıkmak için iç savaşı körüklüyorlardı.
Fakat Ankara yanlış yerde durduğunu, PKK ve PYD’nin tüm Güney sınırlarımızı kontrol altına aldığını görünce, yarım saf değiştirdi.
Fakat arafta duruyor. Ya o tarafa ya bu tarafa devrilecek.

Şam sınırlarımızda

Suriye ülkesini kurtara kurtara geldi kontrolümüzdeki kendi topraklarına dayandı. Teröristler orada. Rusya- İran- Türkiye arasındaki Astana  anlaşması İdlip’de savaş denetlemeyi öngörüyor ama teröristler hariç. Suriye’yi parçalamaya, Şam’ı yıkmaya ve ayrı devletçikler kurmaya yeminli ne kadar terör örgütü varsa hemen hepsi İdlip eyaletinde.
Suriye bunları temizleyecek, topraklarını kurtaracak ve ülkesinin birliğini sağlayacak.
Ama nasıl? Dayandığı topraklarda Türk askerleri var! Ayrıca teröristlerin denetiminde Suriye halkı da var.
Hayatın ta başından beri gelip dayattığı siyaset, Ankara ile Şam’ın yeniden el sıkışmasıdır. Ankara’nın kontrolündeki özgür Suriye Ordusu bir hikayedir. Kimse onlara, arkasında Türkiye’nin olacağı bir “derebeylik” vermez. O nedenle, ÖSO’ya boşu boşuna yüz milyonları yedirip durmayın. Yazık paralarımıza..
Ankara’nın yolu daraldı. Lavrov ile nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerine görüşmeler sıklaştı. Akar ve MİT Başkanı Rusya’ya gitti. Çavuşoğlu, “teröristlerle sivil halkın nasıl ayrışacağı önemli” demeye yöneldi. İdlip önümüzdeki süreçte Suriye’ye devredilecektir. Teröristlerin nasıl ayıklanacağının görüşmeleri yapılıyor.

Nikah tazeleme

Cumhurbaşkanı da uzun zamandan sonra ilk kez Atatürk’ün “Yurtta sulh  Cihanda Sulh” politikasını vurguladı. Bu, Davutoğlu ile birlikte Orta Doğu’da uyguladıkları “Osmanlı bölgeleri bizim kültürel hinterlandımızdır” gibi genişlemeci politikanın sonunun ilanı olabilir.
O halde Şam ile birlikte yeniden bir “nikah tazelemek” gündemde.
Burada bizim için iki önemli konu var: Şam’ın tüm topraklarına hakim olması.
PYD’nin kontrolündeki  Fırat’ın doğusunun, şu veya bu şekilde ama mutlaka Şam’ın merkezi yönetimine entegre edilmesi önemli.
Ve sınırlarımızın öte yanı da, Ahmet Yavuz’un dediği gibi, PKK- PYD’lilerce değil, Suriye Ordusunca denetlenmeli.
İkincisi İdlip- Afrin bölgelerinde PKK-PYD yayılmasına, idari vb Suriye’nin asla izin vermemesi ve Ankara – Şam arasında bu konunun da kesin anlaşmaya bağlanması.
Bizim için önemli olan Suriye topraklarından Türkiye’ye yönelik herhangi bir terör saldırısının kesin önlenmesidir.
Eğer bunu hedef alan kararlı bir politika izlenirse, ABD’nin Fırat’ın Doğusun İran’a, Türkiye’ye karşı bir üs olarak kullanma olasılığı da önlenmiş olur.
Hayat Türkiye’yi bu noktaya sürüklemelidir.
Arafta kalındığı sürece, acısını ve zararını feci çekeceğiz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder