Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

1 Mart 2016 Salı

Mahkemeleri isyana çağırış

Evet Cumhurbaşkanı Afrika’ya giderayak bombasını patlattı. Can ve Erdem’in serbest bırakılmasını sağlayan Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımadığını açıkladı. Önce, “Bu karara sadece sessiz kalırım, o kadar” dedi ama “o kararı tanımak durumunda değilim, verdiği karara da uymuyorum.. mahkeme kararında direnebilirdi.. direnebilseydi, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar boşa çıkacaktı..”
Dün bir grup dostla oturup bunu konuşurken, iş dünyamızın tanınmış bir siması “bu, mahkemelere, açıkça Anayasa mahkemesi’ne karşı direniş çağrısıdır” dedi.

Anayasa Mahkemesi etkisiz bir süs

Açık ve seçik. Anayasa Mahkemesini takmayın diyor adeta Cumhurbaşkanı..
Neden? Anayasa Mahkemesi istediği yönde karar almadı; Anayasa’ya, hukuka, yasalara uygun davrandı diye.
Anayasa Mahkemesi kendisinden yana değil, ama mahkemeleri dolaylı veya doğrudan, HSYK eliyle kontrol edebiliyor.
Bu nedenle de, kararı uygulama, tanıma diyerek, bu mahkemeleri Anayasa Mahkemesi’ne karşı adeta isyana teşvik ediyor.
Elde etmek istediği sonuç, Anayasa Mahkemesi’ni işlevsiz, etkisiz, bir süs organı olarak bırakmaktır.

Anayasa Mahkemesi savaş örgütü değil

Anayasa Mahkemesi’ne bağlı bir polis örgütü yok, savcılık yok, asker- jandarma yok.. Yani bu anlamda bir doğrudan yaptırım gücü yok.
Tutuklama kararı veren mahkeme uymuyorum kararına dese, başına bir şey gelmeyecek. En azından bugünkü koşullarda. Yarın hesabını verir, o başka.
Ama bugün üyeleri iktidar ve hempaları tarafından kahraman bile ilan edilir, terfi ettirilir. Önemli kişiler olarak Türk büyükleri arasına katılır.
Anayasa Mahkemesi bir savaş örgütü değil. Hukukun, Anayasa’nın ve tüm sistemin en üst koruyucusu. Kararları kesin. Tüm kurumlar buna uymak zorunda. Yoksa sistem çöker.
Aslında Cumhurbaşkanı tüm sistemi çökertme uğraşısı içinde bu çağrısı ile.
Eğer bir tek mahkeme Anayasa Mahkemesi’ne uymazsa, sistem çökmüş demektir.

Kaleyi ele geçirmiş isyancı rolü

Cumhurbaşkanı adeta kaleyi ele geçirmiş bir isyancı gibi.. Oradan tüm ülkeye, tüm kurumlara, tüm sisteme meydan okuyor.
Cumhurbaşkanı kargaşa yaratmayı seviyor. Zaten 7 Haziran seçimlerinden sonra, sandık sonuçlarını elinin tersiyle iteleyerek, yaşanan 5 aylık bir kaos süreci sonucu ülkeyi 1 Kasım’a götürmesi de, bu sevgisinin bir sonucu!
Şimdi de Afrika’ya giderken sarfettiği sözler de, yeni bir kargaşa yarattı.

İzlediği çizginin doğal sonucu

Fakat, Cumhurbaşkanı’nın bugüne kadar Anayasa Mahkemesi’ni bir kerana bırakın, Anayasa’yı “rafa kaldırma” eğilimi çok kez görüldü.
Parlamenter sistemi “bekleme odası”na aldı.
Anayasa’nın emredici hükmüne ragmen, partili bir Cumhurbaşkanı olarak davrandı.
AKP için meydanlara çıkıp oy istedi.
Parti’nin iç işlerine karışıp durdu.
Yani Cumhurbaşkanı aslında seçildiğinden bu yana Anayasa’yı ve parlamenter sistemi istediği gibi eğip büküyor.
Anayasa üzerine gerdiği ince ve kırılgan ipte yürümeye başladığından bu yana bugün vardığı yer, Anayasa’yı yok sayma, mahkemeleri Anayasa Mahkemesi’ne karşı direnişe teşvik noktasıdır.
Buraya varmasını, 1,5 yıllık pratiğinin doğal sonucu olarak görmek gerekir.

Bilinçli davranıyor

Cumhurbaşkanı giderayak dile getirdiği bu görüşlerini acele ağzından kaçırmış delikanlı sözler olarak görmeyin.
Tam tersine, Cumhurbaşkanı çok bilinçli, planlı hareket ediyor.
Sistemi işlemez hale getiriyor.
Çünkü yerine koymak istediği otoriter başkanlık rejimi var.
Bu kendisi için hayat memat meselesi kadar önemlidir, Anayasa Mahkemesi’ni yok sayacak derecede.
Bu sözleri veya politikası, içinde bulunduğumuz yeni anayasa sürecinde, ülkeyi götürmek istediği yönelişin bir parçasıdır.
Kendisine yönelik hiç bir tehlikeli güç görmüyor.
Hakkında kimse bir soruşturma açamaz.
PKK’ya karşı savaşta hem halkla hem Ordu ile önemli bir güçbirliği, ittifak içindedir.
Ama ülkeyi yönetilemez bir duruma da sokmuştur.
Dolayısıyla ülkeyi yönetme ehliyetini, meşruluğunu ortadan kaldıracak durumları yarattığı da bir gerçek.
1 Mart 2016 Salı / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder