Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

11 Ocak 2016 Pazartesi

Başkanlık Rejimi: RTE-HDP ittifakı olabilir mi?

Meclis’te bir anayasa komisyon kurulması sürecine girildi. Oradan ne çıkar sorusundan çok, bu komisyon ne kadar süre çalışır sorusu önemli.
AKP’liler 6 ay kadar bir süreyi dillendirdi. Hımmm, demek ki Meclis yaz tatiline girmeden, temmuz ayına kadar komisyon süreci tüketilecek. Yoksa, açıldıktan hemen sonra devam.. Komisyondan tabii ki uzlaşmazlık çıkma olasılığı çok çok yüksek.
Bu durumda RTE, önemli ölçüde hazır olduğunu varsaydığım başkanlık rejimini Meclis’e indirir. Bunun tartışması ekim ayından sonra bir kaç ayı alabilir. Epey kavga gürültülü, gece uzatmalı bir Meclis olacağı kesin. AKP kış aylarında milleti Anayasa referandumuna götürmeyi planlıyor.
Meclis’te başkanlık rejimini referanduma götürecek sayıyı (330) yakalayabilirler mi, esas bilinmez budur. Ve iktidar tamamen bunun üzerine siyasi oyun alanını kurdu.

HDP AKP ittifakı olur mu?
İktidar için ilk aşama, 330 oyu bularak, referanduma gitmektir. RTE kendine güveniyor. Ayrıca Meclis’teki komisyon çalışmalarına paralel, Sarayında kurduğu propaganda mekanizmasını da tam sürdürerek, başkanlık rejimini halka kabul ettirmenin zeminini yaratmaya soyundu.
RTE, halka ne düşünüyor ölçümleri yapacak, buna uygun politik ve halkla ilişkiler kampanyaları gündeme sokacak. Mesela geçen hafta yaşadığımız “başkanlık rejimine destek yüzde 55’e yükseldi” gibi palavra anketleri dahil
Peki, Meclis’e gelecek başkanlık rejimli anayasa taslağına HDP destek verir mi? Verir. Her zaman ve her an verir.
Ama hangi şartla: Ver özerkliği, federatif yapıyı al başkanlığı; ikili için “kazan-kazan” ve Türkiye açısından da “kaybet-kaybet” formülü ile. Bu AKP (RTE)-HDP-Kandil-İmralı arasındaki eski göz ağrısı, veya ilan edilmemiş anlaşmadır. Kürtler için tek meseledir özerklik vb. 2013 Şubatında açıklanan İmralı Tutanaklarını okuduktan sonra, “anlaşma” daha da kesinleşmişti.
Türkiye’nin gerçekten demokratikleşmesi sorunu, Kürtlerin partilerini ve mücadelelerini ilgilendirmiyor. Onlar için demokratikleşme, Kürtlerin yapısal ve yasal özgürlüklerine kavuşması demek. 4-5 yıldır bu görüşümü çürüten bir olay olmadı.
HDP liderleri başladı: ilke olarak başkanlığa karşı değiliz. Gelin görüşelim! HDP’lilerin bu çırpınışlarına RTE tamam gelin anlaşalım der mi? Temel soru budur.

RTE HDP’ye hayır der
Yanıtım hayırdır. Ortadaki oyun planı buna evet demiyor. RTE’nin bu süreçte ve dönemde HDP/PKK ile bir “anayasal ortaklık” temelinde anlaşmaya yanaşmayacağı görülüyor. (*)
RTE’nin oyun planı, HDP’yi (ve MHP’yi) baraj altına itmek üzerine kurulu.
PKK’yı “kurtarılmış bölgelerden” sürüp atma savaşı, ve üstüne üstlük, HDP yöneticilerinin dokunulmazlıklarını kaldırarak yargılama girişimi de, bu planın parçaları. RTE bir “yan etki” olarak bir kazanç daha sağlamayı umuyor bundan: MHP’li seçmeni partisine çekmek. MHP’li seçmenin önemli bir kesimi için PKK/HDP en önemli mesele ise, bir kısmı daha RTE’ye kayabilir.
Bu yürürlükteki senaryoya göre, anayasa için 330’ı bulamazsa (ki bu desteği sadece MHP’liler verebilir), tez elden, en kısa zamanda üçüncü seçim gündemdedir. En kısa zaman, kıştır. İlkbahara doğru ancak yasal nedenlerden dolayı sarkabilir.

Neden HDP desteğini istemez?
RTE neden HDP’nin anayasa ortaklığını istemez? Evet, HDP destek verirse, anayasa planı referanduma götürürler ama...
..bu kez başka bir yan etki devreye girer: AKP’den de büyük bir seçmen kitlesi kopar ve MHP’ye kayar. Referandum’da hayır çıkma olasılığı büyük ölçüde artar.
Tabii, federatif yapı-özerk bölge falan, ülkenin bölünmesi olarak algılanacağı için, AKP’li seçmen bile hayır der..
Zaten önemli bir kitlesi hayır diyor..
(*) Aralarında böyle resmi bir anlaşma olmadan HDP’nin Meclis’te anayasaya desteği olursa, arka planda bir “gizli anlaşma” devreye girmiş demektir. Ama böyle bir şey olmaz.

11 Ocak 2016 Pazartesi / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

2 yorum:

  1. Merhaba,
    Sorunuza: "Başkanlık Rejimi: RTE-HDP ittifakı olabilir mi?" kestirmeden benim yanıtım, olabilir minin ötesinde böyle bir ittifakın zorunlu olduğunu, yönünde. Burada, neden ittifak yapmak zorunda, olduklarının uzun uzun çözümlemesini yapmak doğru olmaz ama kısaca değinmek, konunun anlaşılması için gerekli. Siyasal İslam ve sözcüsü AKP ile Siyasal Kürt devinimi ve temsilcisi PKK, ikisi de Cumhuriyet değerlerinin (kapitalizm salt bir sömürüyü dayatmaz; feodalizme karşı devrimci yönü neden unutulur!) getirdiği temel ereklere karşı olan oluşumlar; ikisinin de siyasal meşruiyeti yok ve ikisinin de kendilerine taban aldıkları belli bir halk desteği var. Tek meşruiyet de bu ama yasallık kazanabilmek için yeterli değil. İkisinin de bana göre sağlamaya çalıştıkları yasallık oluyor. İki siyasi gücün sıklıkla ittifaklık yapıp sonra yeniden savaşa tutuşmalarının nedenin buradan anlaşılabilir olduğu kanısındayım. İttifaklık Cumhuriyet ve demokrasi güçlerine karşı ve aralarındaki gizli-açık anlaşma nedeni, sanırım bugün tüm çıplaklığıyla açıklığa çıkmış durumda. RTE Yeniosmanlıca düşüyle Arap Yarımadası’na açılmak istiyordu. Türkiye burjuvazisi için de bu, bulunmaz bir nimetti. Ancak gerçeklikten çok uzaktı. Bir kez düşün büyüsüne kapılmışlardı, dönüşü olmaz noktaya geldiklerinde, üniter yapı içinde siyasal İslam erkini yıkılmaz biçimde sağlamak telaşına düştüler. Öte yandan siyasal Kürt devinimi de savaşın sürdürülemez olduğunu gördü ve bu aşamadan sonra hiçbir şey elde etmeden dönmektense, en azında bir özyönetim, özerk yönetim adı her neyse bir kazanımla dönmek zorunda olduğunu... İkisi de biliyor ki bir kez sağladıkları gücü yitirdiklerinde yok olacaklar. İşte bu nedenle anlaşmak zorundalar. Şu soru merak edilebilir; peki Doğu’da bu savaş neden yaşandı? Bana kalırsa siyasal İslam, Arap Yarımadası’na açılmada gördüğü engellerden biri Esad’sa öteki PKK’ydi ama PKK aynı zamanda bir atlama tahtası da olabilirdi. (Irak-Barzani düşünülecek olursa...) Suriye’nin karıştırılmasının nedeni başka ne olabilir?. Ama PKK dışarıda değil yani halk desteği Türkiye’de ve sol bir gelenekten geliyor. RTE o akademik zekasıyla tıpkı Esad’a yaptığı gibi PKK’yi de arkadan vurabileceğini sandı. İki güç de kendilerini abartılı biçimde büyük görünce savaşa tutuşmaktan çekinmediler. Bu savaşın bir gün bile sürdürülemez olduğu noktaya gelinmiş bulunuyor. Bu noktadan sonra anlaşmaktan başka yolları kalmadı.
    Saygılar sunarım
    Selçuk Oğuz
    Gazeteci-yazar

    YanıtlaSil
  2. Merhaba,
    Sorunuza: "Başkanlık Rejimi: RTE-HDP ittifakı olabilir mi?" kestirmeden benim yanıtım, olabilir minin ötesinde böyle bir ittifakın zorunlu olduğunu, yönünde. Burada, neden ittifak yapmak zorunda, olduklarının uzun uzun çözümlemesini yapmak doğru olmaz ama kısaca değinmek, konunun anlaşılması için gerekli. Siyasal İslam ve sözcüsü AKP ile Siyasal Kürt devinimi ve temsilcisi PKK, ikisi de Cumhuriyet değerlerinin (kapitalizm salt bir sömürüyü dayatmaz; feodalizme karşı devrimci yönü neden unutulur!) getirdiği temel ereklere karşı olan oluşumlar; ikisinin de siyasal meşruiyeti yok ve ikisinin de kendilerine taban aldıkları belli bir halk desteği var. Tek meşruiyet de bu ama yasallık kazanabilmek için yeterli değil. İkisinin de bana göre sağlamaya çalıştıkları yasallık oluyor. İki siyasi gücün sıklıkla ittifaklık yapıp sonra yeniden savaşa tutuşmalarının nedenin buradan anlaşılabilir olduğu kanısındayım. İttifaklık Cumhuriyet ve demokrasi güçlerine karşı ve aralarındaki gizli-açık anlaşma nedeni, sanırım bugün tüm çıplaklığıyla açıklığa çıkmış durumda. RTE Yeniosmanlıca düşüyle Arap Yarımadası’na açılmak istiyordu. Türkiye burjuvazisi için de bu, bulunmaz bir nimetti. Ancak gerçeklikten çok uzaktı. Bir kez düşün büyüsüne kapılmışlardı, dönüşü olmaz noktaya geldiklerinde, üniter yapı içinde siyasal İslam erkini yıkılmaz biçimde sağlamak telaşına düştüler. Öte yandan siyasal Kürt devinimi de savaşın sürdürülemez olduğunu gördü ve bu aşamadan sonra hiçbir şey elde etmeden dönmektense, en azında bir özyönetim, özerk yönetim adı her neyse bir kazanımla dönmek zorunda olduğunu... İkisi de biliyor ki bir kez sağladıkları gücü yitirdiklerinde yok olacaklar. İşte bu nedenle anlaşmak zorundalar. Şu soru merak edilebilir; peki Doğu’da bu savaş neden yaşandı? Bana kalırsa siyasal İslam, Arap Yarımadası’na açılmada gördüğü engellerden biri Esad’sa öteki PKK’ydi ama PKK aynı zamanda bir atlama tahtası da olabilirdi. (Irak-Barzani düşünülecek olursa...) Suriye’nin karıştırılmasının nedeni başka ne olabilir?. Ama PKK dışarıda değil yani halk desteği Türkiye’de ve sol bir gelenekten geliyor. RTE o akademik zekasıyla tıpkı Esad’a yaptığı gibi PKK’yi de arkadan vurabileceğini sandı. İki güç de kendilerini abartılı biçimde büyük görünce savaşa tutuşmaktan çekinmediler. Bu savaşın bir gün bile sürdürülemez olduğu noktaya gelinmiş bulunuyor. Bu noktadan sonra anlaşmaktan başka yolları kalmadı.
    Saygılar sunarım
    Selçuk Oğuz
    Gazeteci-yazar

    YanıtlaSil