Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

7 Ekim 2012 Pazar

Gül–Erdoğan Grilimi Her Olasılığa Açık! Gül, Siyasi Program Açıkladı!


Önümüzdeki iki yılın en yakıcı konusudur, Gül ile Erdoğan arasındaki, üslup, dostluk, siyaset ve makam ilişkisi. AKP’nin oluşumunu ve iki liderin birbiriyle ilişkisini “eskiden beri içeriden-yakından” izlemelerine güvenen bazı “tarafsız” gibi köşe yazarları ve iktidar yandaşları diyor ki:
Bugün aralarında farklı görüşler olsa da, Gül Erdoğan’ın önüne rakip olarak çıkmaz. Erdoğan’la oturur konuşurlar (RTE’de Gül de benzer şeyler söyledi), sonunda Erdoğan zarar-ziyan hesabı yapar, kendisinin ve AKP’nin lehine olan kararı verir, Gül eğer Başbakan olacaksa da olur.. Buradan parçalanma bekleyenler avucunu yalar.
Bazı Cumhuriyet okurları ve sosyal medyada ilişki içinde olduğum okurlar da benzer düşüncedeler: Onlar birbirini ısırmaz, aynı yolun yolcusudurlar, bu konuda boşuna yazıp durma...
İktidar yandaşları dahil, bu okurlar sanıyor ki, ben umudu parçalanmalarına bağladım ve oradan siyaset üretiyorum.. 
Öyle bir amaçla siyasi değerlendirmeler yapmıyorum! Niyetim hep “Ne oluyor ve nasıl oluyor?”a yanıt aramak. Ortada bir sorun varsa, onu irdelemek, bu köşenin ana derdi.. Ha, bu değerendirmelerden siyaset ve sonuç çıkarsa, o da iktidar mücadelesi yapanların sorunu. 
Gül ile Erdoğan arasında anlaşmazlıklar varmış gibi olmaz, ya vardır ya yoktur. 
Mesele siyaset bilimiyle ilgilidir, siyasi liderler guruplar, partiler, cemaatler ve bütün bunların birbiriyle ve iktidar konumlarıyla ilişkileri, “iyi polis –kötü polis” gibi siyaset dışı ve çok yüzeysel yaklaşımlarla ne çözümlenir ne de anlaşılır.. 
Benzer “siyaset dışı” yaklaşımlar Erdoğan- Gülen arasında çatışmaları ilk değerlendirdiğim zamanlar da oldu, birileri “onlar etle tırnak gibidir” bile dedi!
RTE’nin en keskin iktidar savaşı Gülen’le sürüyor, CHP ile değil!
Bu, toptan bir yanıt olsun. Ben de işime bakayım!
***
İki konuşma dinledik. Cumhurbaşkanı’nın Meclis açılış ve Başbakan’ın Kongre konuşmaları. RTE, taa 1071’lerden gelerek at üzerinde dıgıdıg dıgıdık bütün “Osmanlı bakiyesi” ulusal devletler arenasına girip kılıç sallarken; Gül, sorunlara çok daha temel ve güncel yaklaşımlarda bulundu.. 
Aralarındaki siyaset ve görüş farklılıkları üzerine herkes bir şeyler yazdı; Emre Kongar madde madde karşılaştırmalı yazdı, arkasından sevgili Ali (Sirmen) de görüş farklılıklarına, içlerini açarak haklı olarak soru işaretleriyle yaklaştı.
Önce bir saptama yapayım: Gül ile Erdoğan farklı kişilikler.. Gül’de, aldığı akademik eğitimin vurgu ve yaklaşımları varken, Erdoğan ise klasik babadan kalma siyaset lideri.. Tamamen yığma olarak nitelendirilebilecek konuşması (incelmemiş- yontulmamış) bunun örneği. Gül, böyle bir konuşma yap(a)maz, mesela..
İkincisi, Gül’ün konuşmasının bütününden çok önemli bir sonuç çıkarmak isterim: Gül, konuşmasıyla aslında derli toplu bir siyasi program açıkladı bile denebilir. Hassas ayrıntılara girerseniz ve Gül’ün daha önceki açıklamalarını da değerlendirmeye alınrsanız, özetlenen 6 maddedeki görüş farklılıklarından daha çoğunu ortaya koyarsınız.
Bence bu, Gül’ün, RTE iktidar ve siyasetine yol gösterici bir konuşmadan çok, kendi siyasi görüşlerini ve programını ortaya koymasıdır. Yani ayrılıkları bilinçli olarak vurgulamasıdır! Erdoğan, bu görüşlerin önemli bir kısmıyla fikirbirliği içinde değil. Cumhurbaşkanı, iki yıl sonra boşaltacağı koltuktan sonraki siyasi hayatını, bu konuşmalarıyla inşa etmeye başladı bence..
***
Gül’ün farklılığı vurgulayan ilk büyük eylemi, Şike Yasasını toptan vetosuydu. Şike Yasası konusu, RTE’nin iktidar hayatında en büyük olaylardan biridir (öteki MİT-Hakan Fidan Olayı!).. Sıradan değildir; Gülencilerin saldırıları karşısında RTE sağlam durdu, ama ortaya Gülenciler-Gül ittifakı çıktı! Burada Gül cemaatçidir gibi ucuz yaklaşımlar yapmam. Ama ittifaklar başka..
Gül’ün ikinci büyük çıkışı, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kısmi iptal kararıyla, Cumhurbaşkanlığına adaylığını yeniden koyma hakkını kazanması ve bunu da Ahmet Sever aracılığıyla ilan etmesidir.. Bunu bize – topluma değil, Erdoğan’a anımsattı!
Gül ile Edoğan arasındaki temel anlaşmazlık, Başbakanlık’ta düğümleniyor. Erdoğan, yönlendirebileceği- yöneteceği bir Başbakan istemiyorsa, Gül’e kapıları açmasında, şimdiden, hiç bir sakınca yok. Ama istemiyor, ortalıkta Mehmet Ali Şahin, Bülent Arınç gibi senaryolar dolaşıyor. Gül, iktidar olursa kendi inşa ettiği programın insanı olacaktır daha çok., RTE’nin kaba, inanılmaz bölücü ve savaşçı politikalarının değil.
Kimileri Gül için “sinsi, niyetini açık etmez” tanımını yaparak, “açıklığıyla” Erdoğan’ı tercih ediyor. Ben öyle düşünmüyorum.. Erdoğan’ı içeride etkileyecek tek güç, en sıradan halkın davranışıdır. Gül ise üst yapısal ilişkileri dikkate alan ve etkilenen bir siyasetçi görünümündedir.
Sonuç: Gül ile Erdoğan arasındaki farklı konumlar siyaset inşaları, en azından şimdilik, her türlü olasılığa açıktır! Hiç kısıtlama yapmıyorum.
Bu olasılık açıklığını, RTE ve Gül’ün konum ve isteklerindeki israr ve dirayetleri belirleyecektir.
Şunu belirteyim: RTE kendi iktidarını inşa ederken aktif kişi, Gül ise RTE’ye bakarak kendini tarif etmeye başlayan pasif ama kararlı kişidir!
Köprünün altından hem çok su aktı, hem de akacak.
---7 Ekim 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder