Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

4 Mart 2017 Cumartesi

İkinci Parti–Devlet dönemi isteği: 80-90 yıl geriye dönüş



Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fuat Kalyoncu ile sohbet ediyoruz. Doktor olarak çok gezdi Anadolu’yu. Bir anısını anlattı ki çok çarpıcıydı:
80’li-90’lı yıllar, bir köyde sağlık taraması yapıyorlar. Köy, Demokrat Parti - sonra da Demirel çizgisinde oyunu kullanıyor. CHP’ye pek oy veren az. Nedenini merak ediyor Kalyoncu..
Bir köylünün akciğerlerinde çok eskiden geçirilmiş verem hastalığının izi kalmış. Köylüye soruyor, ne zamandan kalma bu diye. Ama verem geçirdiğinden haberi yok. Bir kaç soru ile geçmiş deşiliyor.
Çok acı bir dramla karşılaşıyor Kalyoncu... Ama durun, dramı anlatmadan önce koşullara bakın..

İkinci Dünya Savaşı yoklukları
Ülke kurtulmuş, bir ulus ve Cumhuriyet olarak yeniden inşa ediliyor. İnsan yorgun, aileler- Anadolu savaştan perişan. Millet yaralarını sarıyor, çocukları savaşta ölmüyor. Aileler bir arada herhalde 20 yıl gibi bir uzun süre geçirmemişlerdi. Cumhuriyet hükümeti yıllardır salgın hastalıklarla mücadele ediyor ve büyük başarılar kazanıyor. Üretimi arttırma seferberliği var. Kalkınma hızları 30’larda yüzde 8’lere ulaşmış.
Derken İkinci Dünya Savaşı’na gelip dayanıyor ülke kapılarına. Ülke savaşa girmemek için direniyor. Türkiye henüz 20 yıl bile olmamış büyük savaşlardan çıkalı. Savaş istemiyoruz. Savaşın nasıl bir yıkım olduğunu tüm ülke iliklerine kadar biliyor, ancak ülke savunması için savaşılabilir..

Yiyecek kıtlığı ve hastalıklar
Koşullar sıkı. Büyük bir ordu savaş ve saldırıya karşı besleniyor. Ülke varını yoğunu Ordu’nun ihtiyaçlarına odaklamış. Ülkede yokluk - kıtlık var. Ekmek, şeker, her halde gazyağı vb karneye bağlanmış. İhtiyaçlar karşılanamıyor.
Tek Şef ve Parti-Devlet dönemi. Devletin yerel yöneticileri de partili.
Beslenme en önemlisi. Köylünün ürettiğinin de önemli ölçüde elinden alındığı dönemler. Jandarma baskısı, devlet baskısı yoğun. Yer yer dayağı sopası da. Köylü bile yiyecek bulmakta zorlanıyor. Şüphesiz pahalılık ve karaborsa da sökün etmiş.

4 kardeşten tek sağ kalan
Kalyoncu’nun akciğerlerinde veremin izini bulduğu yaşlı adam, geçmişi deşen sorular karşısında anımsadıklarını anlatıyor.
Biz dört kardeştik. Jandarma sürekli tepemizde, ürettiklerimizden bizde kalan, aileyi doyurmaya yetmiyor. Yiyecek son derece kıt. Hastalıklar baş gösteriyor. Ben kardeşlerin küçüğü idim. 3 kardeşim kendi paylarından kısarak benim hayatta kalmamı sağladılar. Üç kardeşim herhalde veremden öldü. Ben kurtuldum, ama gördüğünüz verem izi demek ki hastalıklı o dönemden kalmış, beni de yakalamış ama yıkamamış..
Yaşlı adam sürdürüyor konuşmasını:
“İşte o zamandan beri CHP’ye oy vermeyiz!”
İkinci Dünya Savaşı dönemi şüphesiz ülkeyi vurdu, ama en çok CHP’yi vurdu. Demokrat Parti’yi, CHP’nin içinde çıkanlar kurdu, millet DP’ye yöneldi. Aralarında çok fazla oy farkı yoktu ama DP çoğunlukçu seçim sistemi nedeniyle, milletvekili çoğunluğunu yakaladı. Bu da CHP’nin kabahatiydi, sanmışlardı ki bu çoğunlukçu sistem CHP’yi iktidar yapar.

Geri doğru dönüş isteği
CHP, İnönü, demokrasinin yolunu açan cesaret isteyen büyük kararı ile Parti-Devlet dönemini sona erdirdi ve parlamenter çoğunluk sistemine geçildi.
Şimdi, 21. Yüzyılda, Türkiye, demokrasi, parlamenter sistem ve güçler ayrılığı konularında önemli birikim yarattığı ve bunu perçinleyecek yeni adımlar atması gerektiği bir sırada, Tek Adam/ Şef/ Reis, Parti- Devlet dönemine geri mi dönecek. Atatürk- İnönü’nün bile sahip olmadıkları yetkileri şimdi bir kişi kendine verilmesini istiyor.
Dayatılan referandum kayıtsız kuyutsuz diktatör yaratma yöntemidir. AKP, tek şef tek parti döneminden hayatı boyu şikayet etti. Şimdi ise, 21.Yüzyıl Türkiye’sine o dönemi dayatıyor. Ne büyük siyasi riyakarlık!
Türkiye bu eşiği mutlaka aşmak ve ileriye doğru bir hamle yapmak zorunda. Yoksa, bu ülke acısını daha çok çekecek, büyük siyasi ve toplumsal savurmaların içine yuvarlanacak.

OKUR NOTU: SİSTE NEDEN GİDEMEZMİŞ MOTORLAR GEMİLER?

“Sis oluyor ve Boğaza çöküyor tamam. Ama şunu anlayamıyorum: Vapur seferleri duruyor. Yâhu, her gemide radar denen bir şey var. Dahası AIS denilen, her gemide bulunması gereken nesne mecburi. Tüm tekneler nerede görürsünüz, doğruluğu 10 metre içindedir: https://www.marinetraffic.com/tr/ais/home/centerx:28.9/centery:41.0/zoom:12 radardan daha etraflıdır. Karşınızdaki geminin kaptanı kimmiş o bile kayıtlı. Vapur seferleri durunca insanlar Marmaray’a hücum ediyor. Bunu da anlıyorum. Ama Marmaray’cılar, peş peşe tren kaldıracaklarına seferleri durduruyor. Bunu hiç anlamıyorum. Demek ki, Marmaray iyi gün dostuymuş!”
1 Mart 2017 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder