(Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, sayı 1306, 30 Mart 2012 / Gündem)
Bugün köşemi eğitim görüşlerine ve duyurulara
bırakıyorum.
Türkiye Ekonomi
Politikaları Araştırma Vakfı TEPAV hesapladı, haberi özetleyerek veriyorum:
“İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nda
yapılması teklif edilen değişikliğin maliyeti bu yıl için 20,7 milyar TL, Milli
Eğitim Bakanlığı’nın 2012 Merkezi Yönetim Bütçesi’nde sahip olduğu 38 milyar
TL’lik payın, yaklaşık olarak yüzde 54’ü.”
Bengisu Özenç ile Selin Arslanhan Memiş’in
“Yeni Milli Eğitim Kanun Tasarısı Bütçesi: Nicelik mi, Nitelik mi?” başlıklı
çalışmasında iki senaryo ele alınmış: İlkinde, “varolan öğrenci yoğunlukları
korunarak, yeni yaş grupları ve yükselen okullaşma oranları nedeniyle ortaya
çıkacak derslik ihtiyacı, ilköğretim ve lise seviyesi birlikte hesaplandığında,
18,6 milyar TL’yle karşılanabiliyor.”
Ayrıca,
mevcut öğretmen başına öğrenci sayıları kullanılarak, 110 bin 800 öğretmene
ihtiyaç olacağı hesaplanmış, bu ihtiyaç atanmamış öğretmenler ile karşılanırsa,
ek öğretmen yetiştirme maliyeti doğmayacak, fakat maaşları nedeniyle öğretmen
maliyeti 2012-2013 öğretim yılı için 2,1 milyar TL olacak. Öğretmen ve yatırım
ihtiyacını karşılamaya yönelik toplam bütçe 20,7 milyar TL’yi buluyor.
Peki kalite ne olacak: Hız kazanan okullaşma
oranlarının arttırılmasına ve eğitimin içeriğine yönelik reformlara rağmen,
kaliteye ilişkin beklenen etki yaratılamadı. Eğitimde kalitenin
iyileştirilmesine yönelik ikinci senaryoda, derslik başına düşen öğrenci sayısı
düşürülerek, öğrenci yoğunlukları OECD ortalamalarına yakınlaştırılıyor. Bu
senaryoya göre 12 yıllık zorunlu eğitim sistemi içerisinde 24 kişilik
sınıflarda eğitim verilmesinin toplam maliyeti (öğretmen ve yatırım) 36,6
milyar TL. Bu miktar, MEB 2012 bütçesinin neredeyse tamamına (Yüzde 96) denk
gelmektedir.”
***
Ankara Barosu, İstanbul Barosu ve pek çok sivil
toplum örgütü ellerinizi çocuklarımızın üzerinden çekin çağrısı yaptı.. Şu noktaları vurguladı:
*Eğitim,
geleceğimizdir; ulusal bir konudur; asla siyasi ve ideolojik kavgalara,
hırslara ve iktidar oyunlarına feda edilemez.
*Siyasi iktidarın alelacele
kanunlaştırmak için dayattığı 4+4+4 sistemi, eğitimi ulusal ve bilimsel bir konu olmaktan çıkarmakta,
siyasi bir projeye dönüştürmektedir.
* 12 milyon evladımızı ve ailelerini, yarım milyondan
fazla öğretmeni, bütün bir ulusun geleceğini ilgilendiren böylesine bir
“dönüşüm”, geçici oy çoğunluğuna dayanılarak yapılamaz. İktidar olmak, keyfi
biçimde her istediğini yapabilmek değildir.
* Çocuklarımız, 9-10 yaşında meslek seçmeye zorlanmakta,
körpe yavrularımız siyasi bir şekillendirmenin tezgahına sokulmaktadır.
* Özellikle kız çocuklarının
okumalarını engelleyecek, çocuk gelinler, çocuk işçiler ve mutsuz nesiller
yaratacak böyle bir sistemin uygulanmasının telafisi yoktur. Herkes kendi
kendine sormalı: Bu acele ve ısrar neden?
TÜTÜN
KONTROLÜ “OSCAR ÖDÜLÜ”
15. Dünya
Tütün veya Sağlık Kongresi 20-24 Mart 2012 tarihlerinde Singapur’da 124 ülkeden
2600 uzmanın katılımı ile gerçekleşti. New York Belediye Başkanı
Michael Bloomberg tarafından kurulan Bloomberg Vakfı ödülü, Türkiye’deki tütün
kullanımının azaltılması konusunda yapmış olduğu etkin çalışmaları nedeniyle
Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesine sunuldu. Ödülü Türk Toraks
Derneği adına SSUK Başkanı Prof. Dr. Elif
Dağlı, Michael Bloomberg’den aldı. Dağlı “Böyle
bir ödül, bizim yaralarımızı iyileştirecek en iyi ilaçdır. Türkiye'nin Tütün
Kontrolu Neferleri adına teşekkür ediyorum." dedi.
19 MAYIS
ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİ
büyük sıkıntılarına dikkati çekiyor:
* Geçen yıl öğretime açılan fakülte Samsun ili
Çarşamba ilçesindedir. Merkez kampüsten oldukça uzakta olup ilçenin sosyal
yapısı Hukuk Fakültesini kaldıracak durumda değil.
* Merkez kampüsten tamamen bağımsız, birçok
faaliyetten habersiz, hukuk camiasıyla iletişimsiz adeta bir kapalı kutu gibi eğitim
görmekteyiz.
* Şehrin sosyal yapısından dolayı birçok
sıkıntılar yaşıyoruz. Kız arkadaşlarımız dışarı çıkamamakta daha da ötesi bir
çok sözlü saldırıya maruz kalmakta.
* Merkez kampüste yüksek okul inşaatı yapılırken
bizleri ilçeye taşıdılar. Üç gün boyunca suların akmadığı, elektrikler gittiği
için dersimizin yarıda kaldığı bir ilçeden bahsediyoruz. Bu yer bizleri moral
açısından mahvediyor. Dersler de motivasyon eksikliği had safhada; kimi
arkadaşlarımız okula gelmiyor kimi tekrar sınava girmek için okulu bıraktı.
* Kısıtlı sayıdaki öğretim üyeleri buraya gelmek
istemiyor. Moralleri olmayan mutsuz bir öğrenci kitlesi ile karşı karşıyalar.
Derslerimiz çok düzensiz. Örneğin bir ceza dersini bir dönemde 3 kez her
seferinde sabahtan akşama kadar görerek işliyoruz.
* Bizleri birilerin siyasi menfaatlerine kurban
etmeye müsaade etmeyin. Ve okulumuzun tekrar merkez kampüse taşınması konusunda
yardımlarınızı bekliyoruz.
***
Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak
dileklerimizle..