Yazımı, aşağıda ilk yıldız ayrımına kadar uzanan
bölümle bitirmiştim, şeytan dürttü, "orayı yazı başına al” dedi. Ona uyuyorum:
Ahmet Şık,
Nedim Şener ve Odatv’de sahte belgeler ve
uyduruk suçlamalarla tutuklanıp içeri atılan gazeteci arkadaşlarımızla, Balbay ve Özkan’la ve Ulusal Kanal ve
Aydınlık çalışanlarıyla aylardır büyük bir gazeteci dayanışması yapıldı.
Sonra bunlara KCK davasından tutuklanan gazetecilerle devam edildi.
Geçen gün Balyozdan içerde olan subaylardan
birinin eşi veya kızı, “gazeteciler özgürce arkadaşlarıyla dayanışma
yapıyor, ama içerideki subaylarla dışarıdaki subaylar dayanışma yapamıyor..”
Bu çaresiz haykırışı tenimde hissettim! Çok
doğru! Balyoz tezgahının arkasında olanların bir tv’si, komutanlar
arkadaşlarını hapishanede ziyaret ettiler diye kıyameti koparmıştı, günlerce!
Yok devletin arabalarıyla gittiler, yok suç işlediler.. Sonuçta bir savcıya
soruşturma bile açtırdılar... Ama soruşturmaya yer olmadığı kararını, herhalde
es geçmişlerdir!
Diyorum ki, Nedim ve Ahmet’in ve diğer
meslektaşlarımızın uğradığı düzmecelikler, fazlasıyla bu davalarda var.
Ordu ve askeri sevmeyebilirsiniz. Sevmeyin!
Asker vesayetine karşı olan insanlardan biriyim. En az sizler kadar! Askerin
büyük eziyetlerini çekmiş biriyim..
Ama biz hakikat arayışındayız!
Ordu ve askerle değil, Adalet ile birlikteyiz.. Adil
hukukla, yargılama ile
birlikteyiz!!
Silivri,
Hasdal... ise bir kan gölü! Kan, mutlaka dışarı
akmaz, buralarda insanın içine akıyor, insanı durmadan zehirliyor; adaleti,
yargıyı, hukuku boğuyor..
Oralarda bu kanama durmazsa, hepimiz içinde
boğulacağız..
Hey, duyuyor musunuz!
***
Haksızlıklar sürerken, doğrusu acaba Suriye’de,
Kore’de ne oluyor, 4+4 ne durumda, bunlar hakkında yazmak içimden gelmiyor..
Veya iktidarın bir buçuk yıldır sürdürdüğü Kürt politikasının bugün önümüze
resmi belge olarak konması üzerine de.. Tabii ki yazacağız. İşimiz bu,
bilgilendireceğiz, değerlendireceğiz..
Yorum farkı olacak! Ama doğru bilgilere dayalı
yorum.. Bilgi yanlışsa, düzeltmek tabii ki bu köşenin borcu.
Mustafa Sönmez
bir keresinde, konuyu yürekten vuran bir söz etti: Doğru bilgi, rakam, istatistik bizim namusumuzdur.
Veriler olmasa, üzerine düşünce inşa
edemezsiniz.
Gazeteci şüphesiz ki gerçeği arayan kişidir aynı
zamanda.. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’de bilim ve teknoloji
gazeteciliği derslerine girdiğimde, öğrenci arkadaşlarıma, bilim insanı ile gazeteci arasındaki ortak yönleri anlatmaya özen gösterdim. Hele bir konunun
doğruluğunu araştırmak söz konusu ise.. Bazen dedektif gibi iz sürmeniz, size
yutturulmaya çalışılan “görüntü” ile esas gerçeği karşılaştırabilmeniz şart...
***
Bunun en iyi uygulamalarından birini hayranlıkla
izliyorum: http://cdogangercekler.wordpress.com/
, gerçekten yalın, her veriyi titizlikle inceleyen bir “Balyoz Davası”
gazetesi.. Veya siz internet sitesi deyin!
Başında Dani
Rodrik var ve Pınar Doğan Rodrik!
Balyoz’un bir nolu sanığı Çetin Doğan’ın damadı ve kızı!
Biraz önce Spiegel dergisinin twitter’ından
gelen haber anonslarından birinde, Rodrik için “dünyanın tepe ekonomistlerinden..” terimini kullandığını görünce
gülümsedim!
Dani Rodrik, evet öyledir. Türkiyelidir, Türkçe
bilir.
Bir yandan küresel ekonominin sorunlarıyla
uğraşırken, öte yandan da kendisini “Balyoz
Bulmacası”nın içinde buldu:
Yahu nedir bu,
baba tutuklandı, kızı yanımda gözleri iki çeşme, ana İstanbul’da kahrolmuş,
kayınpeder darbe mi yapacaktı..
diye Pınar’la birlikte olayın içine daldılar,
karşılarında tam bir polisiye olay duruyordu..
Tel tel, bir bir, herşeyi çözmeye başladılar!
Onların bu bulmaca ile uğraşırken aynı zamanda çok eğlendiklerini
kestirebiliyorum! Bilim insanının, teorisini doğrulayacak verilerle, olgularla
karşılaştığı an duyduğu hazzı tadıyorlardır.
Dani Rodrik geçen gün twitter’daki mesajlarından
birinde, bir izleyicisine şu yanıtı veriyordu:
Ben zaten
araştırmacıyım, bilim insanıyım, mesleğim problem çözmek!
İşte bu kadar! Rodrik, bize gazetecilik dersi veriyor, hey arkadaşlar!
Şapka çıkartalım buna..
Burada şapka çıkartmayı mecazi anlamda
kullandım, demek istediğim şudur:
Yukarıdaki internet sitesine/ gazetesine
gidelim, bir bir inceleyelim.. Bu adamlar bu işi nasıl başardı bakalım...
Bunu yapmazsak, kendimize karşı ahlaki olmayız..
Rodrik’ler, özellikle herkesin anlayabileceği ve
çok kolay kullanabileceği bir sunuşu da başarmış. Karmaşıklık yok, basitlik
var. Ve güzellik var.. “Kullanıcı dostu”
ara yüzeylerle dolu konu.
“Kullanıcı dostu” bir amerikan jargonu sanırım.
Sıradan insanın satın aldığı bir malı (örneğin bilgisayarı) mümkün olan en
kolay bir biçimde kullanabilmesi için gerekli olanların yapılmasını anlatır!
Diyorum ki, bu
site gazetecilik ödülünü hakketti!
Duyuyor musunuz!
-- 27 Mayıs 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder