SAYFALAR

5 Mart 2015 Perşembe

Demirtaş: “Bize En Yakın Parti AKP”

Allah kahretsin şu belleği, unutur unutur sonra bir başka bağlamda küt diye çıkartır önüne koyar.. İmralı/BDP/Kandil’in, iktidarın faşizme, otoriterliğe, tek adamlığa gidişini durduracak en büyük güç olarak sunulduğu şu günlerde, Demirtaş’ın iki yıl önceki, 9 Şubat 2013’te gazetelere yansıyan açıklamasını anımsayalım: “Yakın olduğumuz AKP’dir. Bire bir örtüşmüyor ancak yakınlaştığımız parti AKP’dir.” (*)
Bunu Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarıyla ilgili söylüyor. Hepsini alamam konuşmasını, içinde şüphesiz doğrular da var. Yeni Anayasa konusunda AKP ile aralarındaki büyük benzerlikleri dile getirirken bu sözü söylüyor. O sırada AKP’nin yeni anayasa önerilerinin çok önemli bölümü Başkanlık Sistemi’ni öngörüyordu..
O gün de Başbakan RTE, Başkanlık Sistemi peşindeydi, bugünkü gibi. Slovakya’dan dönerken gazetecilere “BDP ile referandum noktasında, müşterek adım atabiliriz” diyordu. Yani AKP ile BDP arasında ‘Yeni Anayasa” yapılacak, Meclis’te 367’yi bulamayacakları için Referandum’a götürecekler ve halka kabul ettirecekler. Ortaklık böyleydi o sırada.
İttifakın Kaynağı İmralı
RTE ile Demirtaş’ın bu “ittifakının” kaynağı, aslında İmralı’da Hükümetin Öcalan ile çözüm sürecinde vardığı uzlaşmaydı. Bu uzlaşma RTE’nin başkanlık sistemini de kabul ediyordu. Bunu, 19 gün sonra, 28 Şubat 2013’te İmralı Tutanakları bombası ile öğrenecektik! Öcalan’ın, İmralı’da buluştukları Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan ile görüşmesinin tutanakları Milliyet Gazetesi'nde yayınlanıyordu…
Görüşmede kendisine, toplumda RTE’nin başkanlık diktatoryası kurma kaygıları anımsatılıyor. Öcalan: “Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz. Yalnız Başkanlık ABD’deki gibi olmalı, devlet meclisi gibi bir senato. İkincisi, bir de halklar meclisi.”
Evet, Öcalan’ın düşündüğü Başkanlık Sistemi tam RTE’nin istediği biçimde olmayabilir. Ama RTE’nin nasıl bir başkanlık sistemi istediği açık ve nettir.
Uzlaşma metni Yeni Anayasa öngörüyor
Hükümet ile BDP arasında açıklanan “10 maddelik” “niyet anlaşması”nın son maddesi de, bu anlaşmanın pek çok maddesinin yeni anayasa ile kabulunu öngörmekte. Normal, çünkü anlaşmanın içinde dile getirilenlerin pek çoğunun karşılığı bugünkü anayasada yok. Tamamen değişmesi gerek.
Peki, RTE’nin nasıl bir anayasa istediği belli, tam yetkili, tam diktatoryal, Meksika’ya hayran.. Bizim gibi demokrasi kültürü gelişmemiş, uluslararası terimle söylersek yarı özgür ve melez rejim biçiminin uygulandığı ülkelerde, Başkanlık Rejimleri diktatoryal özellikler kazanıyor ve ülkenin antidemokratik rejimin pekiştiriyor, sağlamlaştırıyor.
Soru: Güç ve çoğunluk RTE’de, nasıl bir rejim istediği açık, anlaşma metni de yeni anayasa öngörüyor. Bu nasıl bir anayasa ile çözülecek? HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkanlık Sistemi’ne karşı olduklarını ve bunu kendilerinin engelleyeceklerini söyleyip duruyorlar. Bu nasıl olacak?
Kızılkaya: Öcalan RTE’nin isteğini destekliyor
Demirtaş bu kez 15 Ocak 2015’te Milliyet’ten Serpil Çevikcan’a şöyle diyordu: “Asla aramızda bir pazarlık, anlaşma yoktur başkanlık meselesi ile ilgili. Olmamıştır da. İmralı’da da arkadaşlarımızın ziyareti sırasında tesadüfen konuşulmuş bir konudur….Biz BDP olarak kesinlikle AKP’ye Başkanlık konusunda bir taahhüt vermiş değiliz.”
Şunu da diyor: “AKP’nin; tartışıldığı şekli ile, iktidar partisinin bazı sözcülerinin ifade ettiği tarzdaki bir başkanlığa ‘evet’ demedik, demeyiz de..”
Öte yandan Muhsin Kızılkaya, Habertürk yazarı ve RTE kontenjanından milletvekili aday adayı, geçen pazar gecesi Enine Boyuna programında (Ece Üner moderatörlüğünde) şöyle diyordu: Öcalan, Cumhurbaşkanı’nın Başkanlık Sistemine karşı değildir… Zaten KCK yapısı da sıkı bir başkanlık rejimini içerir. Başkanın vereceği kararlar kesindir ve itiraz edilemez..
Sorum şu oldu: Ama Selahattin Demirtaş, RTE’nin istediği Başkanlık Anayasasına karşı olduğunu söylüyor? Kızılkaya’nın yanıtı: “O, Demirtaş’ın sorunu.
 “Tarihi anlaşma” olarak sunulan 10 maddelik metinde, istenilen yeni anayasanın nasıl bir rejim içerdiği konusunda ise hiç bir ipucu yok.
2013’te Başkanlık rejimi tartışmalarının tüm yakıcılığıyla sürdüğü sırada yazdığım yazılara baktım. Ne kadar güncel.  Mesela (http://orhanbursali.blogspot.com.tr/2013/02/cozum-icin-padisahlga-evet-deyin.html) yazıma, hemen aynı yerde diğerlerine ve 2013 Mart başındaki yazıları bir bakın..
HDP Meclis’e Girmeli
HDP, eğer RTE türü Başkanlık rejimine karşıysa, Meclis’e girmeli. Eğer baraja takılırsa, RTE’na böyle bir şans olanağı açabilir. Garantili 35-40 milletvekili ile Meclis’e girmekle, barajı aşamayıp 50-55 milletvekilini AKP’ye hediye etmek arasında dağlar kadar fark var. Barajı aşarsanız, bağımsız aday katılımıyla çıkartacağınız milletvekili sayısı arasında 15 kadar fark olacak. Şüphesiz az değil.
Not: “Kandil, İmralı, BDP arasında görüş ayrılıkları yok, bir ve bütünleşik birbirlerini destekleyerek hareket ediyorlar” görüşü sık dile getiriliyor. İmralı Tutanakları’nda Öcalan’ın şu sözlerini anımsatırım: “Kandil, onların savaş sistemine katılmadığım için... Bu yüzden onlara kızıyorum… PKK bile beni anlamıyor. Beni bir ağabey ve baba gibi görüyor.
Dün dediğim gibi: 10 maddelik anlaşma, görüşme ve pazarlıkları şimdilik seçim sonrasına öteleyen bir anlaşma. AKP şüphesiz Kürt liderlerle, başkanlık rejimi temelinde yeni bir anayasa anlaşması-pazarlığı içinde. Metin, kesinlikle, yeni anayasa ile birlikte yeni bir ülke-cumhuriyet kurulmasını öngörüyor. 
Bu 10 madde ayrıca, İmralı Tutanaklarr’nda da dile getiriliyor, anımsatırım: “Ben 3 aşama ve 10 ilke öneriyorum. Bu yazı üzerine cesurca tartışacaksınız…. Demokratik Çözüm Planı: Bu da toplam 10 maddeden oluşuyor.”
Her şey açıkça tartışılmalı, saydamlık… Kürt meselesi, kapalı kapılar ardında ve halkın önemli bir kesiminin katılımı olmadan çözülemez.
--3 Mart 2015 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

(*) www.milliyet.com.tr/yakin-oldugumuz-parti-ak-parti/siyaset/siyasetyazardetay/09.02.2013/1666506/default.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder