SAYFALAR

3 Eylül 2014 Çarşamba

RTE Hükümeti Sıkı Sıkıya Bağladı

Şüphesiz ki Ahmet Davutoğlu hükümeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın   hükümetidir. RTE, Çankaya’da çok rahattır. Dilini, davranışını görüşlerini tepeden tırnağa bildiği insanlardan oluşan kabinesini korumakla kalmamış, özellikle “yarı beyni” diye ün salan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ile, HAS parti lideri iken AKP’ye “firavunlaşmayacağız” ve “karunlaşmayacağız” seslenmesini çok beğenmiş olacak ki transfer ettiği ve üst görevler verdiği Numan Kurtulmuş’u kabineye soktu.
Yalçın Akdoğan kuruluştan beri RTE’nin yanındadır ve o tarihte partiye yakıştırılan “muhafazakar demokrat” kimliği kitabının da yazarıdır. O zamanlar kitabı elime almış, evirip çevirmiş ve bu kadar eklektik ve uydurulmuş kötü bir giysi olamaz, diyerek yazı yazmak bile içimden gelmemişti.
Şimdi hükümet içinde herkes bilecek ki, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan konuştu mu, esas olarak Çankaya’nın düşüncelerini ve isteklerini birinci elden dile getirmektedir. Artık bunu nasıl yorumlarsanız... Yani RTE’nin gönlü tam rahattır! Hatta artık ilan ettiği hükümete başkanlık etmeye bile o kadar sık kalkışmayabilir..
Numan Kurtulmuş, 2015 seçimlerinde sonra milletvekili olacak; eğer seçimleri kazanıp hükümeti kurarlarsa, öncelikle ekonominin başına geçer. Alternatif olarak da, Davutoğlu bekleneni veremezse, onun yerine hazırlanır.
Gül mü? RTE’nin kafasında egemen düşünce, Gül’ün emekliliğidir! 
Gül, siyaset yapacak şüphesiz, tabii yapacaksa bunun yolu öncelikle milletvekili olmaktan geçiyor. Ama kendisine “Cumhurbaşkanı, başbakan, dış işleri bakanı oldun, daha ne istiyorsun, gözün doysun, milletvekilliğine mi düşeceksin şimdi, yakışır mı..” gibi, milletvekilliği yolunun da kapatılmasının alt yapısı hazırlanıyordur.. Ama zor...
***
 Bu hükümetle RTE arasında müthiş bir uyum vardır. Davutoğlu, kendisini kolundan tutup Parti Başkanlığına ve Başbakanlığa oturtan RTE’yi hiç üzmez. Seçime kadar iyi giderler, tabii doğu sınırlarımızda ve ekonomide bugünkü olaylar böyle sürdüğü sürece.. Bu iki konu kaotik yapıdadır, istikrarsızlığa açıktır, bir raydan çıkarlarsa ülkeyi ve hükümeti gırdabı içine alırlar..
Tabii, Davutoğlu, Türkiye’nin gündemi kızıştığında, “eyvah yine hükümete darbe tezgahlanıyor” dehşetiyle, twitter’i kapayın, şu göstericileri ezin gibi Çankaya’dan kendisine ulaşacak niyetler karrşısında ne tutum alır, göreceğiz.
Dün açıkladığı programında, bugüne kadar yol aldıkları “ileri demokrasi”yi daha da ilerletecekleri konusundaki sözleri, tüyleri de diken diken ediyor..
Ne tür demokraside yol aldılar? Ülkede demokrasi ve medya özgürlüğü evrensel göstergelerinde Türkiye’nin melez ülke ve yarı özgür ülke yapısı ve yeri, Davutoğlu’na bir şey anlatmıyor anlaşılan.. Demokrasi’den anladıkları, türban özgürlüğünü getirdik ve Kürt meselesinde adımlar attık, azınlıklara vakıflarını geri verdik ile sınırlı..
Peki Gezi’de vahşi şiddet ve gençlerimizin öldürülmesi? Anayasa’da kayıtlı önceden bildirilmeksizin gösteri yapma hak ve özgürlükleri?
Toplanma özgürlüğü, Vali beylerin iki büyük dudakları arasında duruyor. Elini ısırtmadan, kavga gürültü çekip alabilirsen ne âlâ!
***
Hüküme Programını okumaya çalışıyoruz.. Tanrım bu kadar boş, gereksiz, zaman kaybı lafı arka arkaya sıralama becerilerine hayranım.. 178 sayfa, yani bir kitap okuyorsunuz adeta.. insanın ancak, evet okudum, olay Türkiye’de hükümet içinde geçiyordu, diyesi geliyor.. Az öz yok..
Demokrasi anlayışlarını anlattıkları şu boş ve toplumsal hayatta karşılığı olmayan sözlere bakın: “toplum-siyaset-devlet arasındaki en­gellerin kaldırılması ve toplumsal talep ve eğilimlerin siyasette ve devlet idaresinde esas alınması anlayışı üzerine bina ediyoruz; toplum-siyaset-devlet arasındaki en­gellerin kaldırılması ve toplumsal talep ve eğilimlerin siyasette ve devlet idaresinde esas alınması anlayışı üzerine bina ediyoruz..”
Yani muhalefetle ilgili bir durum yok.. Muhalefet onların toplumsal anlayışlarının dışında, rahat olun.. İnternet yasakları, sosyal medyaya sansür ve yasaklamalar, medya üzerindeki “ya bendensin ya benden” baskıları, medyayı havuzlama politikaları falan.. 
Bunlar onların evrensel demokrasi çerçevesini aşan, ileri demokrasiye giren, herhalde ülkenin güvenlik ve gül-gülistanlık içinde yönetilmesiyle ilgili meseleler.. Beyinlerde domdom kurşunları patlayınca ne olduğu anlaşılıyor.
Aleviler artık kimliklerini gizlemek zorunda kalmıyormuş.. İnsan bunu programa yazmaya çekinir.. Alevi inancını kültürel bir aidiyet kabul edenler de kendileri..
***
Bu RTE programıdır şüphesiz ki.. Paralel yapı dedikleri devlet içinde (ve dışında!) Cemaatle mücadele, RTE’nin baş konusu! Bunu hükümet programına koydurarak, Davutoğlu’nu sıkı sıkıya bağlıyor.. Davutoğlu zaten hazır herşeye..
İmralı ile görüşmeler ve ne olduğunu hiç bilmediğimiz, sadece Genel Kurmay Başkanı değil milletten de kimsenin bilmediği gizli kapaklı sürdürülen Çözüm Süreci de Program’a konmuş. Üstelik çözüm için sıralamalar yapılmış.. Bu çözüm sıralaması, hangi ve ne tür anlaşmalarla oluşturulmuş, bunu bilen kimse yok..
Daha çok konu var da, yerimiz yok..

---2 Eylül 2014, Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder