Dün, “Recep Tayyip
Erdoğan Atatürk’e ve Atatürk dönemine yeni bir bakışla mı yaklaşıyor?”
sorusunun peşinde, son konuşmalarından parçalar vermiş ve Atatürk dönemine
bakışlarında bir “restorasyon” mu
görülüyor, merak etmiştim.. Bunun doruk noktası da Anıtkabir’de yazdığı nota “Aziz
Atatürk” diye başlamasıydı.
Nedir RTE’nin sorunu?!
***
Dikkatli okurlar anımsar, en az beş yıldır yazılarımda arada
sırada, RTE’nin kendini Atatürk’ün yerine geçirmeye çalıştığına işaret ederim.
Çırpınır durur hazret.. Şimdi onları bulup çıkartacak zamanım yok! Ama, o
yazılarıma sinen düşünce şuydu: RTE ve
adamları kendilerine kadar olan Cumhuriyet dönemini, Kurtuluş Savaşından hemen
sonra kesip atıyor ve yerine kendi dönemlerini yapıştırıyor. Davutoğlu’nda bu
net görülür: Ulusculuk ve ulusal devletle hesaplaşma, bir tarihi yanılgı vb..
Bu Cumhuriyete reddiye, açıkça inkarcılığın dünyada eşi
benzeri görülmemiş bir örneğiydi.. Reddetsen ne olur! O bütünüyle orada ve
bugün de yaşayan bir olgu! AKP tabanının büyük kısmı dahil, milletin yüzde
75’i! Tarihi yok saymanın, belki de çok sık görülen bir İslamcı versiyonu daha,
der geçersiniz... Ama bu düşünce sahipleri iktidarda olunca, bir sürü kaba
beyinde, doğruymuş gibi bir algı oluşuyor..
MİLLETLE
İRTİBATI KURAN BÜYÜK ADAM POZU!
RTE’cilerin düşüncelerini incelediğinizde yukarıdaki
saptamamın, genellikle doğruluğunu koruduğunu görüsünüz, ama bir küçük
revizyonlar var.
Baktılar ki, ayyaş-mayyaş, faşist, diktatör gibi binbir
kötüleme malzemesinin, Mustafa Kemal’in tarihteki ve yarattığı Ulus’un
yüreğindeki yerini milim kıpırdatacak hali yok, üstelik tam tersine Atatürk’ü
daha da fena canlandırıp güncelleştirdiler milletin içinde, şimdi Ata’ya ve
dönemine fazla laf etmeden, Ata’nın 1938 sonrası gerçekleştirilemeyen büyük Türkiye ruhunu, özünü, hayal ve ideallerini dirilttiklerini söylemeye giriştiler. RTE,
Anıtkabır’de bu diriltmeyi, özellikle Cumhurbaşkanının halk tarafından
seçilmesiyle başladığını yazdı. “Türkiye
Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanıyken 10 Kasım 1938'de vefatınızın ardından
cumhurbaşkanlığı makamı ile cumhur arasındaki irtibat maalesef zayıfladı” diyordu
notunda.
Atatürk’ün, Anadolu’da bir
ulus oluşturma girişimini ise hala “tektipçi anlayış” olarak nitelemeyi
sürdürüyorlar, ama RTE’ye bir mazeret sunmuşlar:
“Cumhuriyet bu büyük tarihin ayrılmaz bir parçasıdır, Cumhuriyetimizin
içe kapanmanın, hiyererarşi ve homojenleşme arayışlarının egemen olduğu bir
dünyada kurulduğunu biliyoruz.. Günümüzde ise siyasi dinamikler tamamen
değişmiştir…Hepimiz Osmanlı’nın yan
yana yaşayan farklılıklara sahip topluluklarından geliyoruz. 20. Yüzylın tüm
farklılıkları bir potada eritmeye çalışan tekçi anlayışları ve bunların önümüze
de konduğu sorunlar artık geride kalıyor..” (Adaylığını açıklama konuşmasından)
***
İçe kapanma,
sınırları çizerek, neredeyse sıfırdan bir devlet ve millet oluşturmayı ve büyük
varolma mücadelesini mi kastediyor? Çok ayıp bir düşünce! Osmanlının tamamen
çöktüğü işgal edildiği ve onlarca ulus-devletin doğduğu biri zaman..
Hiyerarşi ne demek?
Herhalde, milletten kopukluk olsa gerek, RTE ve Davutoğlu sözlüğünde. Milletten
kopuk bir devlet ve hükümet/yönetim.. Belki de diktatörlük.. RTE şimdi
“doğrudan demokrasi”nin lideri mi? Evet. Halk seçti çünkü! Bu nedenle de artık
halka sorma ihtiyacı yok herşeyi yapma gücüne sahip!
Ya homojenleşme? Bu
millet/ulus oluşturma süreci… Bunu tektipleşme
olarak açıklıyorlar.. Osmanlı dağılmış ve elde kala kala Türkler kalmış, ve de
Kürtler.. Tabii daha küçük bir sürü dini ve etnik azınlıklar…
Bir devlet/ulus olma ve bu
yolla ayakta kalabilme mücadelesinde, şüphesiz hatalar yapıldı, hemen her ülke
böyle süreçlerden geçti.. Tarihe bir bütün olarak da bakmak zorundayız.. Bugün
hepsi varlığını sürdürüyor ülkemizde.. Sık sık dile gelen bu “tektipleşme”nin aşılıyor olması
meselesi, şüphesiz iktidarın Kürt Açılımıyla yakından ilgili..
Ama bugün ülkemizde bir
ulus, bir devletten bahsedebiliyorsak, “beni
millet seçti” diyebiliyorsanız, ulus ve devlet oluşturma çabalarının bir
sonucunu kullanıyorsunuz....
SAYGI EVET AMA ATA’NIN PABUCU DA ÇÖPE
Sonuca gelelim: RTE diyor ki “91 yıllık Cumhuriyet tarihimizde hatta
diyebilirim ki 2000 yıllık Türk tarihinde ilk kez devletin başındaki isim
milletimizin .. doğrudan doğruya kendi tercihiyle bir Cumhurbaşkanı
belirlenmiştir.. halkın oylarıyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olmanın da
iftiharını yaşadığımı özellikle ifade etmek istiyorum… Bugün kapanan dönem eski
Türkiye dönemidir. Kapıları ardına kadar açılan yeni dönem ise Cumhuriyetimizin
ilk yıllarındaki öz ve ruhu taşıyan yeni Türkiye, büyük Türkiye dönemidir…”
RTE,
bırakın Cumhuriyeti, 2000 yıllık Türk tarihinde, Padişahları bir kenara
bırakıyorum konumuz değil, Atatürk’e
üstünlüğünü de, milletin seçtiği ilk başkan, bir ilk insan olarak kendini ilan
ediyor…
Ve aslında,
seçildiği güne kadar olan Cumhuriyeti, eski Türkiye olarak silip atıyor ve
tarihi kendisiyle yeniden başlatıyor..
Yeni
Türkiye ve büyük Türkiye dönemini başlatan adam.. İkinci Atatürk?
Atatürk’e saygı evet, ama papucu da çöpe..
---1 Eylül 2014 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder