SAYFALAR

27 Haziran 2014 Cuma

CHP Bunu Kabul Ediyor mu: “Müslüman Cumhuriyet”

Şu sıralarda çok sık tartışılıyor, özetliyeyim:
Türkiye muhafazakarlaştı, hatta bunun da ötesinde Türkiye Dindar Cumhuriyet oldu. Laik Cumhuriyet de yok artık. Türkiye’de artık bundan sonra dini referanslar olmadan siyaset yapmak olanaksız. Yaparsınız da, öneminiz olmaz ve kalmaz. Bir yere ulaşamazsınız.. İslami siyaset artık ülkeye bundan sonra damgasını vuracak. Bundan sonra bütün ana akım siyasetler dini referanslı olmak zorundadır. Tek meşru siyaset İslamı referans alan siyasettir. Bundan sonra ülkeye damgasını vuracak olan müslüman referanslı partiler arasındaki siyasettir. İyi müslüman kötü müslüman... Mesela hırsız müslüman ile dürüst müslüman...
***
Bu bağlamda, tv programlarında ve iktidar yazarlarının köşelerinde sık dile gelen bir bakış da, CHP’ye yönelik şudur:
Eğer dincileşmezsen, İslamı referans almazsan, İslami siyasetçileri baştacı etmez ve önemli yerlere aday göstermezsen, artık ne iktidar olabilirsin ne de yüzde 25’lerden kurtulabilirsin... Hatta eriyip gidersin...
Şunu kastediyorlar da denebilir: CHP köklerini bırakmalı.. Laikliği ve laiklik siyasetini terketkeli.. Bunun zamanı geçti.. Halkta bir karşılığı yok.. Bunda israr edersen, İslamcı siyaset karşısında yok olacaksın..
Belki bir tehdit kokusu bile alabilirsiniz: Türkiye’de millet İslamileşiyor dincileşiyor. Laiklik borusu öttürmeyi sürdürürseniz, müslüman mahallede salyangoz satanlara benzersiniz.. Eh, bunun sonuçlarına da katlanırsınız, halkın elini tutamayız..
***
CHP binbin türlü alavereye bulaşmı, rüşvet ve yolsuzluk batağında, ve üs tüne üstlük, bakanlarını kurtarmak için Meclis’teki komisyona adam bile göntermeyen, AKP ve İslamcıların dayattıkları bu “ideolojik oyun”u kabul mu etti? Bu oyunu mu oynuyor?
Ekmeleddin İhsanoğlu, bu genel “kabul”ün dışavurumu mu? Yani, CHP artık bundan sonra tüm politikalarını, politik tercihlerini bu dayatma ve kabule göre mi yapacak? Yani bu kabul, CHP’nin ana politikası mı oldu?
Yoksa, şu aşamada, Türkiye’yi bir diktatörlük-otoriterlik-tek adam demokrasisi cenderesine sokana karşı, taktiksel bir çıkış arayışı mı, ürünü mü? Çatı adayı  kazanamazsa bile,
a) ilk turda RTE’yi seçtirmemek de bir ileri adımdır,
b) ikinci turda RTE’nin Kürtlerin desteğiyle seçilmesi, yeni bir durum ve RTE aleyhinedir,
c) Cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkileyici olabilmenin şimdilik tek çıkış noktası budur..
Veya çok daha temel bir politika değişikliği mi var:
a) Çatı adayı konusunda İslami bir tercih ile, bundan sonra ana politika, MHP ile bir iktidar olasılığı üzerinde gerçekçi siyaset, gereği neyse yapılacaktır,
b) yıkılan merkez sağı CHP’de toparlamaya öncelik verilecektir,
c) CHP artık bu temelde dönüştürülecektir..
***
Bu köşe, analiz ederek tavır almaya çalışır, okurlar bilir. Çatı adayına baştan, “ilkesel” bir yaklaşım”dan çok, pratik ve taktik bir yaklaşım benimsedim, ama ana çizgim doğrultusunda: RTE’nin oyun alanını sınırlandırmak, dahası bozmak ve Türkiye’yi tek adamın cenderesine ne pahasına olursa olsun sokmayı engelleyici politikalar benimsemek.. Bu açıdan, Ekmeleddin Bey’in kimliği yerine, bu politikaya hizmet edip etmemesi önem kazandı.
Epey saldırıya uğradım gerçi, ama vız gelir tırıs gider! Ben çözümleyici olacağım her zaman ve buradan politika üretmeyi deneyeceğim... Ekmeleddin adaylığının da, çoğunlukla, Kılıçdaroğlu’na zaten karşı olanlara yeni bir fırsat verdiğini de görüyorum...
Ben ne Kılıçdaroğlucuyum ne başka bir şey! Ama baştan bazı kalıplara, önkabullere dayalı politikalara saplanmak da istemiyorum. Politika yapma alanını daraltmak değil genişletmek önemli kazanıyor pek çok durumda! Mesela bugün!
Ama şüphesiz, çatı adayına karşı direniş var.. Her ne kadar CHP’ye destekçilerin çoğunluğu oluşturacağını sanıyor olsam bile..
***
Yine de bugün asıl tartışmak istediğim, “müslüman cumhuriyet” ekseni dayatmasıdır.
Hangi koşullar bu varsayımı, sanıyı gerçek gibi algılatıyor? Söyleyeyim:
a)    Bir dikta kişiliğin varlığı ve dayatması..
b)   Ve çok önemli: Eskiden ANAP- Doğru Yol seçmenlerinin, merkez sağ çatı yerle bir olduğu için, AKP çevresinde kenetlenmesi..
c)   2003 öncesine kıyasla göreceli olarak iyileştirilmiş ekonomik durumun bozulmasından endişe eden milyonlarca seçmenin, tercihini değiştirmesi için bir neden görmemesi, yeni AKP’yi iktidarda tutan ana nedenin varlığını sürdürüyor olması..
d)   c maddesinin hala iktidarın bütünlüğünü ve varlığını sürdürmede tayin edici role sahip olması..
***
“Müslüman Cumhuriyet”çiler.. dikkat edin.. zamansal gerçeklikler, sizi ebedi gerçeklikler götürüyor..
Ama, politikasını inanç üzerinde kuranların, bugünü ebedi olarak algılaması da çok doğaldır..
Veya, muhalefeti buna inandırarak ve moral bozarak, kendi iktidarlarına pay çıkarmak düüncesi diyelim, en sıradanından..
***
CHP, dayatılan “müslüman cumhuriyet ve politika” yı, eğer gerçek kabul ettiyse, vay ki vay..
Bu politikanın, bu iktidarın, ülkeyi götüreceği bir yer yok.. Bilgi Toplumu ve Çağı’nı düşünürsek..
CHP, geleceği biçimlendirecek kaçınılmaz olguların politikalarını inşa etmelidir..


--26 Haziran 2014 Perşembe / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder