SAYFALAR

28 Haziran 2014 Cumartesi

İktidar Vakıf Üniversitelerini Kendi Adamlarına mı Devrediyor!? Eski Rektörlerden Yeni Bİr YÖK Önerisi

 CBT Sayı 1423, Gündem, 27 Haziran 2014

Bu hafta, üniversite rektörlüğü yapan ve YÖK üyeliğinde bulunan 11 akademisyenin, toplumsal ve akademik sorumluluk gereği hazırladıkları yeni bir YÖK yasa tasarısı için ilkeleri üzerine yazmak için oturdum. Ki iktidarın Meclis’e sevkettiği o ünlü torba yasalarından sonuncusunun içine, Vakıf üniversitelerinin yönetimine müdahale veya hatta hükümete bağlama anlamına gelecek madde sıkıştırdığını okudum, bu satırları yazarken...
Ama önce  “Yüksek Öğretimin Yeniden yapılandırılması Kapsamında Dikkate Alınması Gereken Temel İlkeler ve Yaklaşımlar” (http://yuksekogretimdeyapilanma.org/rapor-2014-06-19.pdf) üzerine bilgi: 
Ömer Farık Batırel, Mehmet Üstün, Mehmet Durman, Üstün Ergüder, Atilla Eriş, İsa Eşme, Recep Öztürk, Ayşe Soysal, Burhan Şenatalar ve Aydın Uğur’un hazırladıkları raporun sunumuna, fırtınalı ve gökgürültülü güne denk gelince katılamadım ve tartışmalarda bulunamadım.
Rapor, dünyanın Bilgi Çağı ve bunun bilim, teknoloji ve ekonomik alanlarda yol açtığı ve açacağı sonuçlara değinerek, üniversitelerin çok yönlü üretkenliklerini gündeme getiriyor ve ülkemiz üniversitelerinin Bilgiu Çağı’na ayak uyuduracak durumda olmadığını vurguluyor. Peki ülkemiz üniversiteleri ne yapmalı ve nasıl örgütlenmeli? Bu soruya da ilkeler çerçevesinde 38 madde ile önerilerde bulunuyorlar..
Ve bu öneriler ışığında da, bu sayfada verdiğimiz bir yüksek öğrentik üst örgütlenmesi modelini tartışmaya açıyorlar. Göreceğiniz gibi, modelde YÖk kalkıyor ve yerini “Yüksekögretim Koordinasyon ve Planlama Konseyi” almış.. Bu, koordinasyon ve planlama görevi, zaten uzun süredir dile getiriliyordu..
Geliştirdikleri yeni yönetim biçiminin şeması şöyle:


Size 38 maddeyi özetleyemem, yukarıdaki adresten raporun tümüne ulaşmanız mümkün. Ama raporun ilk 5 maddesini özetlemek isterim:
1) Yükseköğretimde bugünkü merkeziyetçi yaklaşım, üniversitelerin özerkliğine ve verimliliğine ciddi bir engeldir. Bu merkezi yapılanma terk edilmeli, ve aşağıdaki ilkeler vazgeçilmezdir:
• _Akademik özgürlük,
• _Kurumsal özerklik (çeşitlilik, mali esneklik, tüzel kişilik, kurum içi akademik ve idari karar süreçlerinin güçlendirilmesi),
• _Hesap verebilirlik (saydamlık, performans değerlendirme, kalite, akreditasyon).
2. Yükseköğretimde ve akademik yapılanmada bu temel ilkeler çerçevesinde saydam, mali özerkliği de içeren hesap verebilir bir yönetişim sistemi oluşturulmalı. Yapılanma, ideolojik ve siyasi önceliklere değil; evrensel kabul edilen bilimsel ölçütlere göre gerçekleştirilmeli.
3. Yükseköğretimde ulusal nitelikte bir üst “eşgüdüm” kurumu bulunmalı. Ancak, bu kurum üniversitelerin özerkliğini zedelemeyecek şekilde “Koordinasyon ve Planlama” organı olarak görev yapmalı. Akademik kalite değerlendirmesi için ise, ayrı ve tamamen özerk bir kurum kurgulanmalı..
4. “Yükseköğretimde Üst Yönetim” yapılanmasındaki kurullarda yükseköğretimle ilgili paydaşlara yer verilmeli (Yükseköğretim Kurum temsilcilerinin yanında; öğrenci, işveren ve işçi sendikalarından birer üye; Kalkınma, Milli Eğitim, Maliye Bakanlıklarından birer üye).
5. Anayasa kapsamında çok ayrıntıya girilmeden, sadece “planlama ve koordinasyon” görevlerini yerine getirmek üzere, kurumsal özerklik ve akademik özgürlüğü esas alacak şekilde üniversiteler ve yükseköğretim üst organlarının kanun ile kurulması hususunun belirtilmesi uygun olacak. Anayasa’da “akademik özgürlük” ve “üniversite özerkliği” vurgulanması gereken temel hususlar olarak belirtilmeli...
***
Tabii, herşeyi merkezi olarak gütmeyi-yönetmeyi ilke edinmiş bir RTE ve iktidarının, bu tür bir önerilere ne kadar kulağını açar, doğrusu yoğun şüphem var. Bildiğiniz gibi AKP liderleri iktidara gelirken YÖK’ü ortadan kaldıracaklarını ve üniversiteleri özgürleştireceklerini söylüyordu. Tabii, tam tersini yaptılar!
Şimdi de Vakıf üniversitelerini siyasi denetim altına alabilmek için Meclis'te görüşülen 'Torba Yasa Tasarısı” içine iki madde sokuşturdular.. Bu maddeler Vakıf üniversiteleri mütevelli heyetlerinin belirlenmesinde YÖK’ü egemen kılıyor. Bir de YÖK'e, kötü mali durum gerekçesiyle üniversiteleri kapatma yetkisi veriyor. Tepki çeken madde şöyle:
"Vakıf üniversitelerinin, vakıf yönetimi dışında en az 7 kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunur. Mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından önerilir ve Yüksek Öğretim Genel Kurulu tarafından, üye tam sayısının en az üçte ikisinin çoğunluğunun oyunu alırsa dört yıl için seçilir."


Yani YÖK, kendisine önerilecek mütevelli heyetini, içine istediği adamlar yerleştirilinceye kadar reddetme yetkisine sahip! Bu tam anlamıyla, para senin ama düdük bende, utanmazlığı! Daha önce de, RTE Vakıf üniversitelerinin rektör seçme hakkını hükümete- YÖK’e vermek istemişti! Tepkiler üzerine vazgeçmişti.. Demek Başbakanın ayranı kabardı yeniden...
Ama bunun bir gasp olduğunu belirtelim.. Bu işlerle uğraşacaklarına, iktidar içinde aklı başında birileri, yukarıda önerilen ilkeleri, ülkenin geleceğini gözönünde bulundurarak incelemeli ve tartımaya açmalı..
Belki de hayatlarında ilk kez, demokratik davranarak..

Gelecek Cuma yeniden buluşmak üzere..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder