SAYFALAR

12 Ağustos 2013 Pazartesi

“Osmanım” Nasıl Kurtarılır?


Hemen aklınıza Vasıf Öngören’in “Asiye Nasıl Kurtulur”u gelmesin. Bu epik tiyatroyu Vasıf, sanırım 1970’lerde yazmadan önce Berlin’e gelmişti; dönemin ünlü Berliner Ensembl tiyatrosunu ziyarette ve bir oyun seyretmekte tıfıl bir öğrenci olarak kendisine eşlik etmiştim. Bu tiyatronun kurucuları, efsane Bertolt Brecht und Helene Weigel idi.
Vasıf’ın “kötü yola düşmüş” Asiyesi’ni kurtaran yoktu, tersine, devlet durmadan Asiyeler doğuran, üreten toplumsal yapının destekçisiydi… Ancak toplumcu bir düzende belki Asiyeler kurtulabilirdi..
Ama aynı devlet bakın benzer bir şekilde “kötü yola düşmüşOsmanım’ı nasıl da kurtarıyor! Demek ki isterse yapabiliyormuş!
Osmanım dediğime bakmayın, bir tabir bana ait değil, “gizli tanık” olarak dinlenirken, polisin savcıların kendisine “Osmanımmmmm” diye seslenmesiyle kimliği açığa çıktı!
Davada tanıktı, sanıktı hem de gizli tanıktı! Dünyada bir kez daha asla görülemeyecek bir “atipik” durum, Propaganda şefi ve uydurukluk makinesi gibi çalışan H. Çelik’in deyimiyle! Yani savcılar ve mahkeme etinden, sütünden, budundan herşeyinden yararlandılar; bu kadar hizmetten sonra, tabii ki salıverdiler! Neymiş? “Osmanım”ın Danıştay cinayetinde parmağı olduğu kanıtlanamamış.. Oysa telefon sinyalleri, Yıldırım’n 10 dakika mesafede olduğunu gösteriyordu!
Yani “çetenin” asli elemanlarından…
***
Osman Yıldırım’ı Danıştay cinayetiyle tanıdık.. “Türban kararları” bahanesiyle Danıştay’ı basan ve Yücel Özbilgin’i öldüren Alparslan Arslan ve ayrıca Cumhuriyet gazetesini de bombalayan çete üyeleri, Ankara’da yargılanıyor ve müebbet ve ağır cezalar alıyor. Bitmiş sonuçlanmış bir dava..
Ergenekon’la ilişkisi ne? Savcıların, Cemaat ve iktidarın, Ergenekon davasında “kanlı bir olay”a ihtiyaç duymalarından.. Danıştay baskını iktidar yandaşlarınca hemen “Ergenekon’un eylemi” diye damgalanmıştı, anımsayın! Didindiler, çırpındılar bu bağı kurmak için.. Öyle ki, İlhan Selçuk’u, Mustafa Balbay’ı ve Cumhuriyet gazetesini, kendi binalarını bombalamakla suçlamaya kadar vardırdılar işi!
“Osmanım”ı ikna bu nedenle önemliydi.. Ergenekon savcıları, iktidar, yüksek yargı organları eşgüdümle çalıştılar mı ‘Osmanım’ı iknada? Ergenekon eski yargıçlarından Köksal Şengün olayı bütünüyle biliyor, bu nedenle soruyor: “Osman Yıldırım’la Ankara’ya gidip kimler konuştu?”Arkadaşımız İlhan Taşçı, Cumhuriyet’te  7 Ağustos’ta “Osmanım’ın sır dolu görüşmesi” başlıklı haberinde açıkça yazıyor: Zekeriye Öz ve Mehmet Ali Pekgüzel Bakanlığın da izniyle Ankara’ya gidiyor, F tipi cezaevinde yatan Osman Yıldırım’la konuşuyor, onu ikna ediyorlar…
“Osmanım” ikna odasında halledilince, hemen yargı tepeden çalışıyor. Yargıtay savcısı Danıştay davası Ergenekon davasıyla birleşsin diyor, Yargıtay kabul ediyor, dava bozuluyor ve dosya Silivri’ye gönderiliyor…
Böylece “Osmanım”ın ulvi görevi başlıyor!
Sorguya alıyorlar, Danıştay baskınını Ergenekon işledi dedirtiyorlar, bazı sanıkları suçlattırıyorlar ve olayı bitiriyorlar. Artık hem sanık hem tanık o, üstelik bir de “gizli tanık”, iyi mi! Yemede yanında yat! Önemli olan hukuk mukuk değil, “Osmanım”ın tek eveti ile idam sehpasının kurulması! Osmanım’ın söylediklerini destekleyecek tek bir kanıta ihtiyaç olabilir mi?!
Osmanım” olayı, aslında bütün Ergenekon davası sanıkları arasında kurulan “suç” bağlarının tıpkısının aynısıdır!
Ama allahları var, Osmanım’a verdikleri sözü tuttular, yattığı süre kadar ceza ile salıverdiler. Yüzünü değiştirecekler, yeni kimlik verecekler, koruyacaklar..
Ohh ne ala, Osmanım için Mualla! 
Ama ben inanıyorum, şu günler geçsin, Osmanım’ın vicdanı dile gelecektir..
Tabii Danıştay cinayeti dosyası da sahipsiz kaldı, çünkü Ankara’daki yargılamada ağır ceza alanların hepsi “delil yetersizliği” ile beraat etti! Peki kim kaldı geride? Tetikçi Alparslan Arslan.. Tetiği onun çektiğinden en küçük bir “karartma” yapabilselerdi, o da dışarıda olacaktı..
***
Ergenekon davası ile Yurt gazetesi genel yayın müdürü ve televizyon programcısı Merdan Yanardağ’ın bir ilgisinin olduğunu anımsayan var mı? Sorguya çağırmışlardı, ifadesini verip normal hayatına dönmüştü.. Sevgili Merdan’a da suç örgütü üyeliği yüklemezler mi? Hadi bakalım, şimdi arıyorlar! Merdan, gazetesiyle programlarıyla Cemaate ve iktidara karşı dik duran bir sosyalist gazeteci arkadaşımız.
“Torba karar”a son anda adeta bir geceyarısı maddesi ekleyerek, suçlu ilan ediverdiler!
İşleri güçleri hayatları karartmak… Solculara karşı bitmek tükenmek bilmeyen kinleri her daim devrede!
---11 Ağustos 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder