Evet, gelin bugün şu mahut Başkanlık Anayasasının
diyelim ki referanduma götürülmesi durumunda neler olabilir üzerine kafa
yoralım. Zaten okurlar da bunu merak edip soruyorlar.. Ben de kendime
soruyorum.. Bugün sesli konuşacağız..
RTE, siyasal hayatının en zor sürecine kendini
sokuyor.. Zorluğun iki ana damarı var..
İlki, RTE’ye diktatöryel
yetkiler verecek Anayasa için Abdullah
Öcalan ile ittifaka giriyor olması.. Bu başlıbaşına bir cinnet halidir!
Görülmemiş bir gözükaralıktır.
İkincisi de buna bağlı olarak,
Referandum’dan milletten evet oyunu koparıp alabileceğini sanmasıdır. Bu da
kendine görülmemiş bir güvenin dışavurumu.
RTE hergün konuşuyor, Kürt Meselesini çözeceğiz, neye mal olursa olsun diyor. Herkes elini taşın altına soksun diyor..
Tabii dikta anayasasından hiç bahsetmiyor! Bunu parti ve bakan
propagandacılarına bırakmış! Onlar da hergün maşallah milletin kafasını ütüleme
işindeler..
Peki RTE bu gözükaralığı ile beklentilerini
gerçekleştirebilir mi? Yani dikta anayasasını kabul millete kabul ettirebilir
mi?
***
Hemen yanıt vereyim: Durumu RTE için hiç de iç açıcı
görmüyorum.. Bu sürecin altından kalkamaz.. Referandum’dan anayasasına evet
çıkmasını zor görüyorum, ayrıca, bir de 2014 Ağustosunda Başkanlık seçimi
yarışına da katılacak.. Burada da, yüzde 50’yi aşmama olasılığı var. O
taktirde, RTE, dünya atmosferine girerek yanan göktaşlarına veya kayan
yıldızlara benzer.. Tepetaklar..
Şimdi bunları biraz gerekçelendirelim..
“Kürt Meselesi
çözülsün de ne olursa olsun.. İster dikta olsun ülkede, ister ülke ikiye
bölünsün..” Bu görüşün milletten onay alacağına inanan varsa bilemem.
MetroPoll ki RTE’ye yakın bir araştırma şirketidir..
İstanbul’da yaptığı araştırmaya göre, AKP’li seçmenin sadece 32,3’ü RTE’nin
Öcalan ile görüşmesine onay veriyor. İstanbul’lu genel seçmenin ise yüzde
25’i.. Yüzde 56,1’i bu görüşmeleri
doğru bulmadığını açıklıyor.
Bunlar sadece “görüşme” ile ilgili.. Ankette
görüşmelerin içeriği hiç sorulmuyor.. Türk kavramının dikta anayasasından
çıkartılması gibi bir soru bile sorulmamış henüz. RTE’ye öngörülen anayasal
haklar ise gündemde bile değil.. Daha işin başında, seçmenden koca bir ret
yiyor RTE..
RTE-Öcalan ittifakıyla bir referanduma gidilecek
olmasının, ülke için tam bir bölünme yaratacağı hesabedilirse, bir bölünme,
üstelik bir dikta anayasasının kabul göreceğini beklemek çok fazla iyimserlik
ve bu milleti çok fazla küçümsemek olur.
“Ekonomi daha da
kötülerse AKP iktidarı gider”in yerini şimdi, daha gerçekçi bir oylama
alacak bence.. Ulusal konular, hele hele RTE’nin gündeme getirdiği bu
boyutuyla, genellikle ülkenin ve milletin varlık-yokluk meselesine dönebilir..
Tabii, ortada ciddi bir muhalefetin örgütlenmesi de gerekir. CHP bitirsin artık
AKP gündemine şu veya bu şekilde ortak veya destek olmayı.. CHP’nin AKP gündemi
ile ne ilgisi var allahaşkına! Kendiniz olun!
Şüphesiz, eğer ciddi bir şekilde dikta anayasası
referanduma sunulursa, bu süreçte, tıpkı 2011 seçimleri öncesi olduğu gibi, bin
bir siyasal çirkefliğin piyasaya sürülmesi de beklenmelidir. Amaca ulaşmakta her şey mübahtır,
iktidar ve hempalarının ilkesidir. İlkesizliğin ilkesi! “İktidarın seçeneği yok ki” lafı ve propagandası da çok daha fazla
işlenecektir.. Sözde kanaat önderleri
konuşturulmaya başlandı bile! (Bknz tarihçi M. Tuncay)
Millete güvenelim derim.
Muhalefet, hem bölünme hem dikta anayasasına hayır
demeyi şimdiden örgütlemeye başlamalı.
Etnik temelde dayatılan çözüm, çözüm olmayacaktır.
RTE ve ekibinin Kürt Meselesi’nin çözümünde samimi olmadığı
açıktır.
Samimi olsaydı, Kürt Meselesi çözümünü, dikta
anayasasına bağlamazdı..
Yeni bir anayasa ve Kürt meselesi çözümünü ayrı
tutardı..
Ama o ortaya attığı taşla, aslında kendi kuşunu vurmak
istiyor..
***
Tabii, ortada olan başka bir seçenek te, RTE’nin, bu
işi kıvıramayacağını görüp, Öcalan ile pazarlığı yokuşa sürmesi, bir anlaşma
olmaması ve dikta anayasından ve referandumdan kaçınmasıdır..
Bütün
bunlar iki üç ay içinde
daha netleşir..
---18 Şubat 2013/ Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder