Silivri’de ve
dün Çağlayan “Adalet” Sarayı’nda avukatlara karşı iktidarın polis ve jandarmaya
uygulattığı “ileri demokrasi vahşeti”nin,
hele tam diktatörlük aşamasına geçilmesi durumunda “çok daha ileri demokratik düzey vahşeti” yaşayacağımızın provası ve
örneği olduğunu kaydederek, söze başlayalım.
“İleri
demokrasi”ye geçildi gibi bir yalanı bu ülkeye yutturmaya kalkışacak kadar
insanın yüzü kapı duvar olur mu? Dünyanın hiç bir yerinde, ülkemizde
uygulanmakta olan açık-gizli diktatörlük politikalarını, kendi halkına ve
dünyaya “demokrasi” olarak sunmayı akıl edecek başka bir iktidar ve
yardakçılarını başka bir ülkede bulamazsınız.
İktidar- RTE
“Kürt Çözümü”ne odaklandı ya, bu sözde “çözüm”den RTE anayasasıyla bir dikta
yönetimi çıkartabilirlermiyi deniyorlar.
Bakıyorum
herkes hâlâ “Kürt Çözümü”nün kuyruğuna takılmış gidiyor.
Sosyal
ağlardaki iletişimde, “çözüm için RTE padişahlığına evet deyin” yazıma
gelen tepkilerden birinde “keşke sizin çözümünüzü de yazsaydınız”
diye, bir mesaj gelmişti. Aslında bu mesajı “başka çözüm mü var, RTE’nin ortaya koyduğundan ve etnik temelde
Kürtlere özerklik vermekten” biçiminde de algılamak mümkündü.
AKP gibi,
küresel egemenlerin ilmeğini iktidarın boynunda taşıyan güçlerin, ülke yararına
bir çözüm üretmeleri mümkün değil.. Böyle bir çözüm yok, bu çözümlerin hiç
birisi Anadolu’nun, ülkenin, Türkiye’nin burada yaşayanların yararına bir sonuç
üretemez.
AKP gibi çalışan
sınıfların, halkın büyük çoğunluğunun yararına, ekonomik yarar, demokratik ve
insanı hak ve özgürlükler üretemeyen bir iktidarın şimdi Kürt Meselesi’ni çözme
girişimine destek çıkanların, herhalde bunu gerekçelendirecek bir kaç sözleri
olmalı!
Kürt meselesinde çözüm giderek zorlaşan bir darboğaza
giriyor. Hele hele AKP egemenleri sorunu özerklik federasyon noktalarına
ulaştırmışsa, konu daha da zorlaşıyor..
***
Fakat, iktidarın politikalarına bağımlı olmadan bazı
ilkeler belirleyebiliriz, ben şunları ortaya atıyorum:
·
Halkın
büyük çoğunluğunun uzlaşısı! Milletin büyük çoğunluğunun kabul etmeyeceği, evet demeyeceği bir
çözümü, tepeden müzakarelerle, al-gülüm ver gülümle, ver bana diktatörlük
yetkisi- al sana özerklik ve ayrılma ilişkisi ile kimse dayatamaz..
·
Çözüm
diye, kendisine modern padişahlık- diktatörlük yetkileri istiyen bir liderin,
hiç bir çözümü samimi olamaz.. Bu kişi, çözüm değil kendisi için tek adamlım
istemektedir…
·
Kürt
Meselesi’nde bir çözüm, emperyalist güçlerin baskısıyla gerçekleşemez. Çözümü
bu millet tartışarak, dış baskılardan arınmış olarak, zorbalıklardan, şiddetten
arınmış olarak, samimiyetle tartışarak geliştirmelidir.. Bunun sonucu, beraber
yaşamak istemiyoruz olsa bile!
·
Şu
gerçeği bilmeliyiz: Etnik temelde çözüm, daha büyük etnik temelde çözümlere yol
açar. Anadolu yakın geçmişiyle bunun örnekleriyle doludur. Etnik temelde çözüm
önerileri, Türklerin de ayrı yaşama isteklerini güçlü bir şekilde gündeme
getirir. Sosyoloji bilimine kulak verirseniz, bunu görürsünüz..
·
Bu
en büyük tehlike bu ülke ve Anadolu için, etnik temelde (Türk-Kürt) çözüm
üzerinde yoğunlaşmaktır. Gündem, bunun alternatifleri ile doldurulmalıdır. Bu
konuda gündemde neredeyse sıfır seçenek vardır.
·
Bütün
çözümler, iktidarda asla olmayan, çalışan- emekçi halkın yararını, adaleti, daha
çok eşitliği gözetmelidir.
·
Çözüm
için büyük demokrasi, büyük eşitlik, büyük adalet, büyük ekonomik eşitlik
sağlanmalıdır. Türkiye’de ise bunlar yoktur.
·
Demokrasi,
Adalet, Eşitlik yoksa, hiç bir görüşmeden halkın yararına ülkenin yararına,
Kürtlerin ve Türklerin yararına bir sonuç çıkamaz.
·
Türk
ve Kürt egemenleri, çalışan halkın ve ülkenin geniş yararına bir çözüm
üretemezler.. bu dünyanın hiç bir yerinde görülmemiştir..
·
Çözüm
için "ekonomi" çok ciddi bir araçtır. Bu, gelir eşitliği ve pastanın
mümkün olduğu kadar eşit dağılımını gündeme getirir..
·
Ve
son bir ilke daha belirtelim: Gerçekten demokrasi, geniş özgürlükler yaratmadan
bir çözüm üretilemez.. Ancak diktatörler yaratılabilir, her iki tarafta da..
***
Nitekim bunu
net olarak görüyoruz. RTE’nin, iktidarın, AKP’nin dayattığı çözüm bir RTE
diktatörlüğüdür..
--- 19 Şubat 2013 Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder