SAYFALAR

25 Aralık 2012 Salı

AKP: Yükselen Tek, Düşen Herkes


Uzun zamandır yazacağım, sırasıdır şimdi.. Hele şu ODTÜ macerası üzerine söylediklerinden sonra: AKP lideri, parti içinde ve ülkede yükselen tek kişidir. Bütün arkadaşları (çelik çekirdek dahil) hep ikinci üçüncü sınıftır veya devre dışıdır. RTE, kendi yıldızını sürekli parlatırken, arkadaşlarının yıldızlarını da sönükleştirmektedir.. Ama sürekli olarak.
Parti tüzüğü gereğince üçüncü dönem milletvekili olamayacak “arkadaş’larına belediye başkanlıkları ayarlamayı düşünürken, kendisini ise, ülkenin tek egemeni pozisyonuna yükseltme çabası içindedir. Parti tüzüğü sadece kendisine eşit davranmıyor! Parti tüzüğünü, sanki herkesi istediği zaman elemek için düzenlemiş!
Başbakan’ın karşısında, kendi ayarında ve kendisine rakip tek kişi var: Abdullah Gül. Gül, gelinen siyasi durumda, kolay üstesinden gelemeyeceği bir siyasi kişilik. En büyük başağrısıdır, Gül.
***
Önce kısaca safdışı bıraktıklarını veya safdışı kalanları anımsayalım. Bir çetele tutmadım, aklıma ilk gelenlerden ikisi, Ertuğrul Yalçınbayır ve Abdüllatif Şener’dir. Bunlar siyasal dürüstlükleriyle tanınmışlardı ve en erken düşenler oldu RTE çevresinden. Unakıtanlar, Dengi Mir’ler ve daha neler. Herhalde kabarık bir listeyi okurlar tamamlar..
***
RTE, ilan ettiği gönlündeki anayasa taslağı ile, bütün partiyi, bütün arkadaşlarını aslında safdışı bırakmaktadır: Hükümeti tamamen meclis dışından kurmayı hayal ederek! Cumhurbaşkanlığı köşküne çıkmak istiyor, ama oradan da partiyi yönetecek, Partili Cumhurbaşkanlığını dayatıyor! Partiyi arkadaşlarına bırakmıyor, bırakamıyor; sanki partiyi yönetebilecek, buna layık ve ehliyetli, başka tek bir kimse yok orada!! Parti kendi yokluğunda biraz demokratikleşir, kendi sultasından kurtulur, insanlar da düşüncelerini özgürce dile getirir korkusu mu var? Ona göre RTE yok, AKP de yok! Belki de öyle?!
Onlara gizlice şunu diyor adeta: Ben varsam size de varsınız!
İsteğine bakın: Partiyi yönetecek.. hükümeti kuracak... Meclisi atayacak.. Üstüne üstlük Köşk’te de oturacak!
***
RTE’nin tek bir eşiti var dedim, Abdullah Gül.
Tam bir yıldan beri bunun analizlerini yapıyorum ve o yazıların hiç biri eskimiş değil, taptaze duruyorlar!  Önce bu tahlillere burun kıvıranlar, yeni yeni meseleyi ciddiye gündemlerine alıyorlar.
Cumhurbaşkanı Gül, her siyasi güncel konuda, RTE’ye inat farklı siyasal tercihlerini dile getiriyor. Başkanlık öngören anayasa görüşlerine itibar etmemişti; en son da, kuvvetler ayrılığı görüşlerine katılmadı RTE’nin. Bunların bir çetelesini yayımlayacağım..
Başbakan, kuvvetler ayrılığı konusunda dile getirdiği o müthiş görüşlerinden, “konuşmam içinde cımbızladılar” diyerek hafiften yan çizdi. Baktı ki ne monarklığı kaldı ne diktatör hevesliliği.. Ve bu istek ve sözlerinden en çok Gül’ün yararlandığını gördü! Gül, AKP ve çeşitli çevrelerde profilini hızla yükseltiyor.. Bir noktayı daha belirteyim: Gül, dışarının daha çok tercih edeceği bir AKP lideri konumuna gelmiştir!
Gül, yazıyorum: RTE’nin en büyük kâbusudur!
2014 Cumhuurbaşlığı seçimleri de RTE için karabasandır. Hangi koşullarda ve nasıl girecektir seçimlere, büyük bir bilinmezlikler içindedir..
Kendisine çizdiği “Başkanlık Yolu” büyük olasılıkla bataklığa çıkıyor. MHP’yi ikna etmesi çok zordur. Bahçeli’nin (ve MHP’nin) defteri dürülür orada.
***
Olayı doğal seyrine bırakabilir mi Erdoğan? Yani düz Cumhurbaşkanlığı ile yetinmek, Parti Başkanlığını ve hükümet kurmayı da artık yeni parti başkanına bırakmak gibi..
Diğer bir olasılık: Tüzüğü değiştirmek ve yeniden Meclis’e girerek Başbakan olarak kalmaktır!
Şimdiki yarı etkili bir cumhurbaşkanlığı mı güçlü, Başbakanlık mı..
Gül ile makam takasına yanaşır mı..
Her durumda, RTE kendisi için başka bir siyasal yolun olmadığını görse ve bu takasa razı gelse bile..
Eğer seçimleri, oyları azalarak da olsa yeniden kazanırlarsa, Gül’ün yönetimi RTE’den epey farklı olacaktır.
RTE’nin yıldızı sönükleşmeye başlayabilir. O zaman çekirdek kadroya, yakın çalışma arkadaşlarına da gün doğabilir.
Tabii, 2014- 2015’ler Türkiye’si neler getirir, hangi olağanüstü koşulları yaşarız, bunlar bir kenara...
---24 Aralık 2012  / Bilim ve siyaset - Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder