Bunda ne var diyeceksiniz, normal değil mi..
Londra’da çimenlerin hem de ilkbaharda sararabileceğini kimse düşünemezdi bile.
En azından bilenler öyle söylüyor. Kurak, yağmursuz bir kış, İngilizleri epey
telaşlandırmış, hatta tamam iklim
değişikliği İngiltere’yi böyle yapacak demek ki düşüncesi gelip oturmuş ada
milletine.. Su kullanımına büyük sınırlamalar getirilmiş, bahçe sulama araba
yıkama yasaklanmış: Gereksiz tek gram su
tüketmeyin!
Yağmur duasına çıkmak üzerelerken, bizimle
birlikte yağmurlar sökün etti! Yağıp duruyor, gece –gündüz demeden!
Kimseden bir teşekkür bile almadık. Olsun,
İngiltere kurtulsun da!
***
Londra 10 yıl önce nasıl bıraktımsa öyle
gibi.. Yahu bir kent bu kadar mı değişmez! Bu kadar mı arkaik kalır!? Neredeyse
her bir taş yerinde, her bir ev olduğu gibi duruyor... Gözlerim İstanbul’daki
gökdelenleri, yeni İstanbul’a benzer manzaraları boşuna arayıp durdu!
Londra’nın bütün büyük parkları hala boş
duruyor! Hem de bomboş!
Hiç birine dokunulmadığını hayretle gördüm!
Bu kadar da büyük açık alanlara kentin ve
insanların ne ihtiyacı olabilir ki! Düşündüm taşındım çıkamadım işin içinden!
Londra Belediyeseninin ve İngilizlerin şu gereksiz parklar meselesini yeniden
düşünmesi gerekir.. Tabii, Topbaş’ın
kendilerine iyi bir danışmanlık hizmeti vereceğini de bilmeliler! İstanbul, 3
saat mesafede!
Veya bi telefon yeter: Alo, Mistır Topbaşşşş!...
Türkiye ve İstanbul’daki değişim ve yeniden
yapılanma politika ve inşaat
mühendisleriyle, Londra belediyesinin ve Londralıların pek acele tanışması
gerekir! Ben öneride bulunacak durumda değilim, şehir planlamacı donanımından
yoksunum, ayrıca Topbaş ve arkadaşlarının, bu konudaki uzmanlıklarına da sonsuz
saygılıyım!
Tam da şu sıralarda Londra Belediye Başkanlığı seçimleri hazırlıkları sürerken..
***
Seçim mi dedim? Nerede o? Hiç bir seçim
faaliyeti yok! İnsanın aklına, yahu bunlar gizli
seçim mi yapacaklar gibi kötü düşünceler geliyor!
“Türkiye’de
Basın Özgürlüğü” üzerine konuşma ve tartışmadan sonra, CHP İngiltere Dayanışma Derneği yönetimi ve üyeleriyle birlikte
yemek sohbetinde, belediye seçimleri
mitingileri falan hiç bir şey görmüyorum, ne bayrak var ne parti flaması,
herşey sessiz sedasız, ne oluyor burada soruma yanıt alıyorum.
Öyle miting falan olmazmış.
Benim gibi şaşırırsınız tabii! Biz de her
türlü seçimde kıyameti koparırız, ortalığı yıkarız, gürültü göklere tırmanır..
Orada öyle bir şey yok. Bir dost açıkladı ve işte buradaki şu yemekli toplantıyı seçim
çalışması olarak kabul edin, dedi! Adaylar, partiler çeşitli örgütlerle,
insanlarla vb. bu tür irili ufaklı yemekli yemeksiz toplantılarla “seçim
propagandası” yaparmış! Programlarını, yapacaklarını falan anlatırlarmış..
Bu işte bir terslik var, ama kimlerde ve
nerede, doğrusu bilemedim!
Aklıma, örneğin AKP il örgütlerinin İstanbul
veya başka kentlerde, öncelikle AKP’li olmayan, ama her kesimden iş, yönetici
gibi, lider veya kanaat önderleri ile yaptıkları yemekli toplantılar geldi! “Sayın bakanımız sizlerle yemekte bir arada
olacak ve bütün sorularınızı yanıtlayacak.. Lütfen hazır olunuz!”..
İnsanlar koşa koşa gidiyor (CHP’nin ilgi ve bilgisine)..
Londra’da CHP ile dayanışma içinde olanlar
büyük bir özveriyle ve bir karşılık beklemeden çalışıyorlar! CHP’ye halkla
ilişkilerde yeni bir dil, yeni bir düzen, yeni bir anlayış gerekiyor..
***
Londra yağmurlu.. Şimdi önce Cahitlerle kahvaltıya gideceğiz,
sonra da British Museum’a..
Orada özellikle, İngilizlerin Ksantos’tan alıp götürdükleri (1840,
İngiliz Fellows) Nereidler Anıtı’na
alıp geliriz belki!
Nisan başında Likya’yı dolaştık, Ksantos’u da
gezdik ve anıtın yerinde hala sadece bir levha duruyordu!
Nereidler, yani Su Perileri, denizlerde zora düşenlerin yardımcılarıydı.. Belki de
bugün artık yerlerinde olmadıkları için bunca felaketi yaşıyoruz..
Kimbilir!
--- 30 Nisan 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet