SAYFALAR

23 Aralık 2011 Cuma

Üniversiteler Hareketli; Uyduruk Dergilerde Yayın; Ege’de Dekanlık Seçimi


Üniversiteler üzerine ölü toprağı serpilmiş” gibi gözüküyor, ancak bazı üniversitelerimiz hiç de öyle değil. Öğretim üyeleri, dernekleri aracılığıyla, özellikle iktidarın Türkiye Bilimler Akademisi’ne siyasi müdahalesini protesto ediyor, sağlık politikalarına karşı direniyor. İstanbul Çapa ve Cerrahpaşalı akademisyenler ve sağlık çalışanlarının protestolarını biliyoruz. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyeleri de, Sağlık Çalışanları Platformu (DEÜTF SÇP) adıyla süreklilik kazanan bir izleme ve tepki verme platformunda buluştu. EGÖDER (Ege Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği) de, sık sık sesini duyuruyor. Şüphesiz bu platformlar, iktidarın ve aracı kurumu YÖK’ün, üniversiteler ve akademik yaşam üzerinde giderek artan karanlık gölgesine karşı da bir tepki nhiteliğinde..
SAAT 10.30 EYLEMLERİ
Dokuz Eylül’den bir akademisyen yazıyor:
DEÜTF'de başlayan eylem çok yalın ve naif sayılabilecek bir biçeme sahip. Her gün saat 10.30'da Fakülte Hastanesi girişinde öğretim üyeleri (cübbelerimizle), araştırma görevlileri, hemşireler, teknikerler, SES, Türk Sağlık-Sen, Sağlık Sen, Türk Hemşireler Derneği, TTB İzmir Tabip Odası'nın katılımıyla kimi zaman 150-200 sağlık çalışanı ve akademisyen bir araya geliyoruz. Bir serbest kürsümüz var, bileşenlerden biri bir gün önce karar verilen bildiriyi okuyor, katılımcılar arasında o gün söyleyecek sözü olan kısaca paylaşıyor, kimi zaman kongre nedeniyle katılamayan, ameliyatlar ve benzeri nedenle orada olamayanların iletileri okunuyor; hizmet almayan gelenler, hastalar konuşuyor.  Eylem ertesi gün 1030'da bir araya gelmek üzere 15 dakika içinde tamamlanıyor. ”
Ülkenin bu gününde ve geleceğinde önemli yeri olan biz akademisyenler ve sağlık çalışanları sözümüzü erke iletinceye kadar seslenmeye, 10.30'larda toplanmaya, çoğalmaya kararlıyız. Eylemlerin bir de dili, sesi oluştu.  Her gün basılan bir yapraktan oluşan bir iletişim aracı.  Adı Alakarga, sahipsiz, aidiyetsiz, kendilerine koca karga diyen bir kaç akademisyen ve sağlık çalışanının ürettiği, ancak DEÜTF kitlesi içinde geniş kabul gören bir basılı material..

TÜBA’YA DESTEK
Öğretim Elemanları Dernekleri:
“Dünyanın hiçbir ülkesinde atamalarla, gerçek bir bilim akademisi kurulamamıştır. Atamalarla bilim akademileri yaşatılamaz. Ülkemiz bilim insanları bu girişimi boşa çıkarabilir. TÜBA üyelerinin önemli bir kısmı yapılan düzenlemenin anlamını açığa çıkarttı ve atamalarla kurulacak bir akademide yer almayacaklarını belirtip istifa etti. Onların bu onurlu ve bilim insanlığına yakışır tutumlarını destekliyoruz.
“Ancak asıl yapılacak olanın, oluşturulmaya çalışılan kurumda yer almamak olduğuna, yani atanmayı kabul etmemek olduğuna inanıyoruz. Bilim insanlarımızı, "bilimler akademisi" adlı bir kurumda atanarak görev almamaya çağırıyoruz.
İmzacıları: Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği adına Prof. Dr. Hilmi Uysal; Ege Öğretim Elemanları Derneği adına Prof. Dr. Ferhan G. Sağın; Abant İzzet Baysal Üniversiteli Öğretim Elemanları Derneği adına Prof. Dr. Bahadır Aydın; İstanbul Üniversitesi  Öğretim Üyeleri Derneği adına Prof. Dr. Serap Kuruca; Üniversite Konseyleri Derneği adına Prof. Dr. Nurettin Abacıoğlu; Tüm Öğretim Elemanları Derneği adına Prof. Dr. Alpaslan Işıklı.
EGE’DE BİR DEKANLIK SEÇİMİ
Bu arada, yer veremediğimiz bir atamayı da burada anımsatalım. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Ekim’de dekanlık seçimi ve ataması oldu. Tabii, tahmin edersiniz neler oldu! EGÖDER’e bırakalım sözü: 
“Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Adayı Belirleme Seçimleri, 8 Eylül 2011 tarihinde gerçekleşti ve adaylardan biri 261, diğeri 126 oy aldı, ayrıca 30 boş oy verildi… YÖK, daha düşük oy alan adayı dekan olarak atadı. Böylelikle, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde de, daha önceleri diğer üniversite ve fakültelerdeki yönetici seçimlerinde görüldüğü gibi, üniversiter dünyanın dışından bir yetki kullanımı yaşandı.  
Toplum hayatımızda sıkça gördüğümüz “ileri demokrasi” ayıplarının bir uzantısı olan ve Türkiye’de akademik özerkliğin fotoğrafını gösteren bu durumun, yasal çerçeve içinde uygulanmış olsa da, akademinin geleneklerine ve etiğe uymadığını, uluslararası önemli bir bildirgeyi ve Türkiye’ye ait bir değerlendirmeyi anımsatarak, kamuoyu ile paylaşır:
“1- Yükseköğretim kurumlarının özerkliği ve akademik özgürlük üzerine Dünya Üniversiteler Servisi’nin 1988 yılında imzaladığı Lima Bildirgesi, “yükseköğretim kurumlarının iç işleyişlerine, mali işlerine ve yönetimlerine ilişkin kararlar almada ve eğitim, araştırma, topluma hizmet ve diğer ilgili faaliyetlerinde kendi politikalarını oluşturmada devlet ve toplumun tüm diğer güçleri karşısında bağımsız olmasını” esas alır. Bu çerçevede, bilimsel ve mali özerklikle birlikte, idari özerklik, akademik geleneğin ve üniversiter yapının olmazsa olmaz koşuludur ve akademik çevre, devletten ya da herhangi bir başka kaynaktan gelebilecek müdahale veya baskı endişesini taşımadan işlevlerini yerine getirme hakkına sahip olmalıdır.
“2- OECD’nin, akademik özerkliği 8 önemli göstergede değerlendiren raporunda, Türkiye’deki üniversitelerin bu 8 alanın sadece 3’ünde, o da “kısmi özerklik” sahibi olduğu vurgulanarak, Türk üniversitelerine bu alanda 8 üzerinden 1.5 notu verilmiştir.
Bugün sayıları 165’e ulaşan üniversitelerimizin, her birinde ortalama 7 fakülte olduğu kabul edilirse, YÖK’ün sadece dekan belirlenmesi sürecinde 1 000’i aşan sayıda değerlendirme (?) ve atama yapıyor olması bile bu sistemin çarpık ve hantal doğasını göstermeye yeter.

UYDURUK DERGİLERDE YAYINLAR
Bir Akademisyen yazıyor (İstanbul’dan):
YÖK Başkanı ile ilgili yazınız üzerine: Bu arkadaşlar bu işin de çaresini bulmuşlar. Örneğin, bizim konularda Energy Education Science and Technology Part A-Energy Science and Research diye bir dergi türemiş. Indekslerde geçiyor. Atıflarının %60’ını, aynı dergide çıkan makaleler oluşturuyor. Dergi atıf raporlarında var. (http://admin-apps.webofknowledge.com/JCR/JCR?SID=Y1fJEFBbnLE2c5Ifgmk)
Bir ornek: Makale 17 Nisan 2011'de dergiye gönderilmiş. Kabul tarihi 20 Mayıs 2011. Buraya kadar, haydi diyelim ki, çok geniş ve seri hakem kadroları var. Daha sonra makale Ocak 2011'de yayınlanıyor ve bugün (19 Aralık 2011) itibari ile 18 atıf almış!
“Konu mu? Lisans Bitirme Ödevi düzeyinde bir hesaplama. Dört işlemin ötesi yok. Bu yalnızca bir örnek. Bu dergide yayınlanan makalelerin neredeyse hepsi benzer... Diyeceğim o ki, yakında bu atıf ve H endeksi meselesinin pek anlamı kalmayacak. Çözümü bulmuşlar. Boşuna çabalıyoruz.”
***
Gelecek Cuma’ya kadar bakalım neler olacak! Hoşçakalın..
--Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, Sayı 1293, 23 Aralık 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder